Sektörde yabancıların son dönemde en çok ilgi gösterdiği kurumlardan biri olarak Medicana gösteriliyor, hatta satışın çok yaklaştığına ilişkin yorumlar yapılıyor. Dönem dönem yabancı fonlarla çeşitli görüşmeler yaptıklarını doğrulayan Medicana Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, "ancak son dönemde görüşmeler yavaşladı. Somut bir gelişme yok" dedi.
Türkiye'de sağlık sektöründe yatırım yapan yabancı sayısı giderek artıyor. Hastane ve yatak sayısı olarak Türkiye'nin en büyük 5 hastane zincirinin dördü halihazırda yabancı ortaklı.
BÜYÜK GRUPLARDAN SADECE MEDICANA KALDI
Acıbadem Hastanesi'nin yüzde 75 hissesi Japon ortaklı Malezyalı yatırım fonu Khazanah ve sağlık birimi Integrated Healthcare'e (IHH) ait. Medical Park'ta yüzde 40 hissenin sahibi ABD'li Carlyle Grup. Memorial'ın yüzde 40 hissesinin sahibi İngiliz Argus Capital ve Katar Yatırım Bankası. Alman Hastaneleri'nin sahibi Universal Grubu'nun yüzde 26 hissesinin sahibi de bir Dünya Bankası kuruluşu olan IFC ile uluslararası yatırımcılar ADM Capital ve PGGM konsorsiyumu.
Bu beş büyük hastane zinciri arasında yer alan Medicana Hastaneler Grubu ise şimdilik yüzde 100 Türk sermayeli. Ancak 8 hastaneye ve 1170 yatağa sahip bu grup da bir süredir yabancı fonlarla dirsek temasında bulunuyor.
'GÖRÜŞÜYORUZ AMA SOMUT BİR ŞEY YOK'
Sağlık sektöründe son dönemde çok konuşulan bu konu ile ilgili iddiaları yanıtlayan Medicana Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, son 4-5 yıldır dönem dönem yabancı yatırımcılarla görüşmeler yaptıklarını ve sektörde bu ortaklık görüşmelerini ilk yapan firmalardan olduklarını söyledi. Ancak söylenenlerin aksine son bir yıldır fazla aktif olmadıklarını söyleyen Bozkurt, "Şimdilik somut bir şey yok. Arada bazı firmalar geliyor ama genellikle görüş alışverişi şeklinde oluyor" şeklinde konuştu.
Öte yandan Medicana adına satış görüşmelerini yürüten Daruma Corporate Finance'tan alınan bilgiye göre de hastane için çok sayıda ciddi teklif ve görüşme olmasına rağmen sonuca ulaşmış somut bir anlaşma henüz gerçekleşmedi.
'AL DİYEN DE VAR SAT DİYEN DE'
Sektördeki büyük firmalar arasında yabancı ortak almayan ender firmalardan birisi olduğunu kaydeden Bozkurt, şunları kaydetti:
"Bizi al diyen de var, ortak olmak isteyen de. Ama satmış olmak için laf olsun diye hisse satmayız. Sonuçta kendi ayakları üzerinde durabilen bir grubuz. Bizi uluslararası arenada büyütecek ve yabancı hasta turizmine katkıda bulunabilecek bir grupla ortaklığa gidebiliriz. "
Sağlık sektöründe Türkiye'ye gösterilen ilginin en önemli nedenlerinden birinin Türkiye'nin lokasyonu ve hastanelerin donanımları olduğunu anlatan Bozkurt, "Son 10 yılda Türkiye'de dev zincirler oluştu. ABD'ye de koysan takır takır çalışacak hastaneler bunlar. Üstelik Türkiye'deki tedavi ücretleri Avrupa'ya ve ABD'ye göre çok düşük. Bu durum Türkiye'yi sağlık turizmi açısından çok cazip bir hale getiriyor. Yabancılar da Türkiye'nin bu anlamda bir merkez olacağı öngörüsüyle büyük ilgi gösteriyor" şeklinde konuştu.
'GURBETÇİ TÜRKLER SEKTÖR İÇİN BÜYÜK POTANSİYEL'
Bozkurt, sağlık sektörü açısından yurtdışında yaşanan Türklerin büyük bir potansiyel oluşturduğunu ancak bunun bir türlü harekete geçirilemediğini belirterek, "Aslında hükümetin konrtrolünde gurbetçi Türklerin bulunduğu ülkelerle anlaşma yapılabilir. Çünkü hem oradaki Türkler burada daha ucuz, daha çabuk ve daha rahat bir tedavi imkanına kavuşur hem de o ülkelerin üzerindeki mali yük hafifler. Bence bir an önce bu potansiyel değerlendirilmeli. Milyarlarca dolar gelir elde edilebilir" dedi.
'KÜÇÜK YAPILARA DA İLGİ VAR'
Sağlık sektöründe yatırım aşamasındaki bazı yabancıların danışmanlığını yürüten Medicalpark ve Universal’in eski CEO’su Mahir Turan, sektöre olan ilginin sadece hastaneler ve büyük gruplardan ibaret olmadığını söyledi.
Türkiye’de sağlık sektöründe mevzuatların iyice yerleşmesi ve şeffaflığın artması ile yabancılar açısından cazibesinin arttığına dikkat çeken Turan, "Önceki yıllarda gerçekleşen yatırımlar genellikle büyük gruplara yapıldı diye bunu bir kuralmış gibi anlamamak lazım. Ölçek tabi ki çok önemli fakat beraberinde verimlilik, büyüme potansiyeli, bu büyümeyi gerçekleştirecek yönetim, bu yönetimin tecrübesi, vizyonu gibi kriterler varsa bir anlam ifade ediyor. Yatırımcı bu kriterleri samimi şekilde ortaya koyabilen her yere ilgi duyar. Bu konuda bence artık daha avantajlı bir dönemdeyiz, çünkü şu ana kadar gerçekleşen yatırımlardan dünya çapında önemli başarı hikâyeleri doğdu, çeşitli ortaklık modelleri test edildi, iyi giden ve kötü giden yatırımlardan gelen bir tecrübe oluştu" dedi.