Maitake mantarı, sağlığa önemli faydalar sağlayan, bağışıklık artırıcı bileşiklerin kaynağı olan bir mantar türü. 1980'lerin başında Japonya'dan Hiroaki Nanba, Maitake ekstreleriyle hayvanlar üzerinde yaptığı testlerde, bu ekstrelerin anti-tümör özelliğini keşfetti. Maitake ekstrelerinin temel yararlarından biri; ağız yoluyla alınabilmesi. Diğer mantar ekstreleri ise, enjekte edildiklerinde etkin oluyorlar. 1984'te Doktor Nanba, akyuvarları uyarmada önemli yeteneği olan özgül bir Maitake mantarı bileşenini saptayıp buna 'Maitake D-fraksiyonu' adını verdi. Bu özelleşmiş akyuvar hücreleri, kanser hücreleri; bakteri ve hücresel atıklar dahil yabancı parçacıkları içine alır. Bu bileşen, daha ileri düzeyde saflaştırdığında daha güçlü bir çeşidi olan MD-fraksiyonu ortaya çıktı. MD-fraksiyonu, D-fraksiyonundan yaklaşık yüzde 30 daha aktif bir bileşen.
DÖRT TEMEL MEKANİZMA
Maitake fraksiyonları, karmaşık şeker bileşiklerinden ve proteinden oluşur. Maitake fraksiyonunun yan zincirlerindeki dallanma sayısı, diğer glukanlara göre daha fazladır. Bilim adamları, beta-glukan molekülünün ne kadar fazla dalı varsa, o kadar fazla bağışıklık hücresini aktive edeceğini düşünüyor. Araştırmacılar Maitake'nin kanserle savaşında dört temel mekanizmaya dikkat çekiyor: Sağlıklı hücrelerin kanserli hale gelmesinin önlenmesi, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini arama ve tahrip etme yeteneğinin artışı, hücrelerin kontrolü ile hücre ölümünde kontrolün kazanılması, kanserin yayılmasının önlenmesine yardımcı olması... Maitake mantarının, günde 300 mg'dan, iki kere kapsül olarak alınması tavsiye ediliyor.
ÇİN'DEKİ TESTLERDE YÜZDE 95 GERİLEME GÖRÜLDÜ
Hayvanlar üzerindeki çalışmalar, Maitake fraksiyonlarının kolon, akciğer, mide, karaciğer, prostat, serviks, mesane ve beyin tümörlerinin büyümesini ve löseminin ilerlemesini önlediğini gösterdi. İnsanlarda benzer bulguların elde edilip edilmediği ise açık değil. 1994'te Çinli bilim adamları 63 kanser hastasına bir pilot çalışma uyguladı. Çalışmada solid tümörlere karşı yüzde 95'in üzerinde, lösemiye karşı ise yüzde 90'ı aşkın gerileme tespit edildi. Doktor Nanba'nın ilerlemiş kanseri olan 165 hastada yaptığı çalışmada ise yanıt oranı, bazı kanser türlerinde yüzde 50'nin altındaydı.
KOLON KANSERİNDE YÜKSEK ŞANS
PSK ve PSP, hindi kuyruğu mantarından elde edilen ve birbiriyle yakın ilişkide olan, proteine bağlı iki polisakkarit maddesi. Japonya'da ve Çin'de kanser hastaları tarafından yaygın olarak kullanılan bu iki maddenin; Maitake D ve MDfraksiyonlarında olduğu gibi, bağışıklık fonksiyonunu yüksek derecede artırdığı saptandı.
BAĞIŞIKLIK ARTIŞI
PSK-PSP'nin yararlarını doğrulayan 400'den fazla bilimsel çalışma var. İnsanlarda yapılan bir çalışmada, tek başına cerrahi ile tedavi edilen 111 kolon kanseri hastasına PSK ve plasebo verilip hastalar 10 yıl süreyle izlendi. Plasebo grubu ile karşılaştırıldığında, hastalık belirtilerinin sönme aşamasında bulunan hastaların sayısının, PSK grubunda iki kat daha yüksek olduğu belirlendi. 10 yıl sonra sağ olan hasta sayısı da iki kattan fazlaydı. Ayrıca, PSK ile tedavi edilen hastalarda akyuvarların yabancı materyallere doğru ilerleme ve onları içine alma yeteneğinde artış görüldü. Hayvan çalışmaları, PSK-PSP'nin hemen her türden tümörü engellediğini gösterdi. Klinik çalışmalarda ayrıca PSK/PSP'nin kemoterapinin pozitif etkilerini artırırken, yan etkilerini azalttığı da görüldü. PSK ve PSP için tavsiye edilen doz, günde 1-3 gram.
Prof. Dr. ERKAN TOPUZ / Sabah