Kulağınız, gözünüz kemiklerinizde olsun

35 yaşından sonra kemiklerimizin gelişimi tersine dönüyor. Bundan dolayı 50 yaşından sonra mutlu ve dinç bir hayat geçirmek istiyorsak tedbiri elden bırakmamak gerekir. Basit bir erken teşhis bile bizi kemik erimesinden korur.

Sevgili okuyucularımız, Kemik Erimesi (Osteoporoz) yazı dizimize bu hafta tedavi ve korunma yollarıyla devam ediyoruz... Osteoporoz tedavisinde amaç, mevcut kemik kitlesinin korunması veya daha da artırılmasıdır. Eriyen kemik her ne kadar tedavilerle tam normale dönemese de kaçınılmaz olan kemik kaybı durdurulabilir. Hatta bazen bir miktar kazanılabilir. Osteoporozda tedavi, sadece ilaçlarla yapılan tedavilerden ibaret değildir. Bunun dışında günlük hayata yönelik tavsiyeler, beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenler ve yapılması mutlaka gerekli olan egzersizler vardır.

BASTON VE KORSE KIRIKTAN?KORUR
Bazı durumlarda kırıklardan korunmak için koruyucu korse, baston, yürüteç gibi gereçler kullanmak gerekir. Bu tedbirler düşme halinde bile kırıkları yüzde 25 azaltır. Unutulmamalı ki; “osteoporoz önlenebilir” bir hastalıktır. Osteoporozda ilaç tedavisi ile kırıkların önlenmesi, kemik mineral yoğunluğunun arttırılması, hastalığa bağlı belirtilerin iyileştirilmesi ve hastanın hayat kalitesinin arttırılması asıl hedeftir. Kemik yoğunluk ölçüm sonuçları kişisel risk faktörleri ile birlikte değerlendirilerek ilaç tedavisine hekim tarafından karar verilir. Osteoporozda kullanılan ilaçlar 3 gruba ayrılır: Kemik yıkımını azaltan, kemik kaybını durdurmaya çalışan ve kemik yapımını artıran ilaçlar. Tedavide kullanılan D vitamini ve türevleri ilk sıralarda yer alır. Özellikle kalsiyum neredeyse hayat boyu alınması gereken bir destek maddedir.

TEDAVİDE İZLENECEK YOLLAR
> Hayat tarzında değişiklikler yaparak düşmeyi azaltacak önlemler alınmalı,
> Hekimin tavsiye ettiği egzersiz uygulanmalı,
> Osteoporozu azaltacak beslenme şekli
> İlaçlar düzenli kullanılmalı ve yine düzenli doktor kontrolüne gidilmeli,
> Osteoporozun önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olduğu bilinmelidir.

RİSKLERİ KÜÇÜKKEN SIFIRLAYIN
Osteoporozda ilaçlar ümit verici olsa da asıl tedavi, “koruyucu tedavi”dir. Küçük yaşlardan itibaren beslenme ile hayat tarzında kemik dokusunun artmasına ve korunmasını sağlamak, menopoz gibi kayıp dönemlerinde ise tedbirleri almak ve risk grubundakileri bilinçlendirmek hastalığı ömür boyu uzaklaştırır.

HAYAT BOYU UYANIK OLUN!
Kaybolan kemiği tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir süreçtir. Dolayısıyla risk faktörlerini belirleyip tedbir almak ve erken teşhis; gelişmiş bir osteoporozu tedavi etmekten daha kolaydır.

KOLAY TEŞHİSLE KORUNUN
Röntgen, kemik kaybının fazla olduğu ileri dönemlerdeki osteoporozda teşhise yardımcı olur. İleri seviyeye gelmeden önce ancak kemik yoğunluğu testi ile teşhis konulabilir. Bu inceleme, kemiklerin yoğunluğunu kesin bir şekilde ölçmenin en kolay yolu olup özellikle erken dönemde hastalığa teşhis koymada ve ileride tekrarlanan incelmelerle, kemik kaybı oranını izlemede yardımcı olur. Kemik yoğunluğu testleri güvenilir, ağrısız ve vücut bütünlüğünü bozmayan birkaç dakika içinde yapılabilen testlerdir.

Bu tedbirler sizi kurtarır
> Sigara, alkol ve kahveden uzak durulmalı.
> Güneş ışığından yararlanılmalı.
> Ev, iş yerleri, yaşanılan çevre güvenli hale getirilmeli, düşmeleri engellenmeli.
> Hekimin uygun göreceği egzersiz ve hareket etme tavsiyelerine uyulmalı.
> En önemlisi, osteoporoza karşı belli aralıklarla kontrollere gidilmeli.
> Süt ve süt ürünleri gibi kalsiyumdan zengin besinlerin fazlaca alınması gerekir.
> Magnezyum ve C vitamini takviyesi alınmalı.
> Yüksek proteinli beslenmeden de kaçınmalı.
> Yemeklerde tuz alımı çok azaltılmalı.
> Sebzeler gibi lifli besinlerle beslenilmeli.

> HAFTAYA: BİR?BARDAK?SÜTLE?KURTULUN!


‘SAĞLIK’TAN KISA... KISA...

Güneş gözlüğü alırken camının kalitesine bakın
Bekir Koca TRABZON İHA
> Güneşli havalarda sokağa güneş gözlüğü ve başlık ile çıkılması uyarısında bulunan Trabzon Özel İmperial Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Can Kaya, “Güneş gözlükleri, renginin koyu olmasından değil, camlarına özel bir kimyasal madde eklenmesinden dolayı güneş ışınlarından korur. Polarize ve aynalı camlar da uygun şekilde üretilmediği sürece güneş koruyuculuğu yoktur” dedi.

Sedef hastaları bol, açık renk ve pamuklu giymeli
> Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Deniz Aksu Arıcan, sedef hastalarının açık renk, pamuklu, bol kesim giysiler seçmesi, parfümsüz temizleyiciler kullanması ve her gün duş alması gerektiğini belirtti. Arıcan, sedef hastalığıyla mücadelede stresi yönetebilmenin önemine de vurgu yaparak, “Hastalık sizi değil siz hastalığı yönetin” tavsiyesinde bulundu.

Saçın döküldüğünü ilk kuaförünüz fark edecek!
> Dermatoloji Akademisi Derneği ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalının hazırladığı “Saç Hastalıkları Projesi” ile saç dökülmelerinin erken tespit edilebilmesi amacıyla kuaför ve eczacılara eğitim verilecek. Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu, saç hastalıklarının çok kolay görünmesine rağmen zor bir hastalık olduğunu belirterek, “Yüz güldürmesi açısından erken teşhis gerekiyor” dedi.

Tatilde beslenirken hijyene dikkat edin!
> Tatilde sağlıklı beslenmenin püf noktalarını anlatan Doruk Sağlık Grubu Diyetisyeni Dr. Rabia Yıldız, şu tavsiyelerde bulundu: “Dışarıda yemek yerken hijyene dikkat edin. Soslu, yağlı, tuzlu yemeklerden kaçının. Çok hızlı yemeyin. Masaya yemekten önce gelen aperatiflerden sakınınız. Salata ve karpuz gibi hafif gıdalar tercih ediniz. Alkol ve asitli içecekler yerine; su ve ayran gibi içecekleri tüketiniz.” BURSA İHA

Büyük kentler, beyin fonksiyonlarını bozuyor
> Almanya’da yapılan bir araştırmada, nüfusun yoğun olduğu kentlerde yaşamanın, beyinde fonksiyon bozukluklarına neden olduğu tespit edildi. Araştırmayı değerlendiren Prof. Dr. Nazmi Zengin, bunun önüne geçilebilmesi için kentsel ve kırsal hayatın iç içe olduğu yerleşim biçimlerinin teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, “Stres atmak için içinde kuş seslerinin yoğun olduğu yeşil alanlara gidin” dedi.

Erkeklerde 40 yaş bunalımı yalan mı?
> Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Adana Şubesi Başkanı Uzm. Dr. Taner Canatar, stres, kıskançlık ve tatminsizlik olarak tanımlanan “40 yaş sendromu”nun çok büyütüldüğünü söyledi. Canatar, orta yaş bunalımlarından korunmak için düzenli spor, iyi beslenme, stresten kaçınma, iş temposunu azaltma, ibadet, bol kitap okuma, resim veya el sanatları gibi hobileri erkeklere tavsiye etti. ADANA İHA

OKUYUCULARIMIZA CEVAPLAR

Hamileyim, bacaklarımı âdeta kıpırdatamıyorum

> Emine Aydoğan

> Yaşım 25, boyum 1.55, kilom 58. Hamileyken bacağıma bir ağrı girdi. Biraz ayakta kaldığımda ve sırtüstü yattığımda bacağımı kımıldatamıyorum. Neden kaynaklanıyor olabilir?

CEVAP: Emine Hanım, size ilk tavsiyem, birçok annemizin yaptığı gibi sütün gelsin diye tatlı ve hamur işlerinden uzak durup sebze ve meyveye ağırlık vererek fazla kilo almaman. Hamilelerde kalsiyum ve magnezyum eksikliği gelişebilme ihtimali yüksek olduğundan böyle durumlarda adalelerde kramp tarzı kasılma, çekilme ve gerilmeler olabilir. Ayrıca strese bağlı gelişen fibromiyalji durumlarında da benzer şikayetler olabilir. Nadiren de iltihabi romatizmal hastalıkların seyrinde de aynı sıkıntılar olabilir. Doktora muayene olarak, tedavi ve tavsiyelerle hiçbir şikayetiniz kalmaz.


Birden ayağa kalkınca insanın niçin başı döner?

> Rumuz DW

> 16 yaşında, 1.57 boyunda ve 45 kiloyum. Otururken veya yatarken aniden ayağa kalktığım zaman başım dönüyor ve gözlerim kararıyor. Bunların yanında ellerim ve bacaklarım da şiddetle titriyor. Kısa bir süreliğine bilincimi kaybediyorum. Neden kaynaklanıyor olabilir?

CEVAP: Kıymetli kardeşim, senin yaşında bahsettiğiniz şikayetler büyük ihtimalle ortostatik hipotansiyon dediğimiz aniden ayağa kalkma gibi pozisyona bağlı tansiyon düşüklükleri ile demir eksikliği anemisine bağlıdır. Yıllardır hep kilo vermeyi tavsiye ederken sendeki gibi zayıf bünyeli kişilerdeki tansiyon düşüklükleri durumlarında 3-5 kg almanı tavsiye ederim. Bunu da ancak hamur işi ve tatlıları, ekmeği bol yemekle temin edebilirsin. Yapılacak muayene ve kan tetkiklerinde çıkacak sonuçlara göre de gerekiyorsa ilaç tedavisi ile durumun düzeltilir. Sana öncelikle tavsiyem, en kısa zamanda bir dahiliye uzmanına muayene olup tavsiyelerine uymandır.


Kitap okuduktan sonra uyuklamaya başlıyorum

> Sefer Koçyiğit

> Yaşım 51, boyum 1.70, kilom 89, öğretmenim. Kitap okuduğumda ve toplantılarda bir müddet sonra uyku bastırmaya, içim geçmeye başlıyor. Bir zamanlar bir bakanımız vardı Mecliste uyuklardı hep. Sonradan tedaviyle kurtulduğunu bildirmişti. Acaba bende de böyle bir durum olabilir mi?

CEVAP: Saygıdeğer Hocam, öncelikle kilonuzu azimle yavaş yavaş 70’e indirmelisiniz. Şikayetlerin kaybolduğunu göreceksiniz. Kitap okuma ve bir konferans dinleme gibi dikkat gerektiren durumlarda beynin yoğun oksijen ve glikoz (kan şekeri) ihtiyacı olur. Kilolu insanlarda oluşan glikoz azalması sebebiyle uykuya eğilim oluşur. Trigliserid ve zararlı kolesterol olan LDL oldukça yüksek ise perhizin yanında hekimin uygun göreceği ilaçlarla durum düzeltilerek bu tür sıkıntılarınızdan kurtulabilirsiniz.

Dr. Hilmi Özkırış

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ