Kovid-19 tedavisi için döndüğü eski hastanesinde yaşam savaşını kazandı

Hastasını muayene ettiği sırada yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Necip Mehmet Küçükosmanoğlu, 20 yıl önce görev yaptığı hastanede verdiği 1 aylık yaşam savaşını kazandı.

 

Hastasını muayene ettiği sırada yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Necip Mehmet Küçükosmanoğlu, 20 yıl önce görev yaptığı hastanede verdiği 1 aylık yaşam savaşını kazandı.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinden emekli Göğüs Hastalıkları Uzmanı Necip Mehmet Küçükosmanoğlu Kovid-19'la mücadelesini AA muhabirine anlattı.

Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 20 yıl önce emekli olduktan sonra özel sektörde hekim olarak görevine devam ettiğini belirten Küçükosmanoğlu, Kovid-19'a bir hastasını muayene ettiği esnada yakalandığını söyledi.

Küçükosmanoğlu, Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Polikliniğinde bir ay boyunca tedavi gördüğünü ve 15 günlük karantina sürecinin de tamamlandığını ifade ederek Kovid-19'un hafife alınmayacak derecede zorlu bir hastalık olduğuna dikkati çekti.

Nefes alamadığını, yürüdüğünde de sürekli nefesinin daraldığını anlatan Küçükosmanoğlu, "Bu hastalık dışarıdan baktığınızda çok rahat geliyor ancak yaşadığınız zaman ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz." dedi.

Hastalığın en zor yanının tedavi sürecinde kimseyle görüşememek olduğunu dile getirirken sesi titreyen ve gözleri dolan Küçükosmanoğlu, sadece sağlık çalışanlarını görebildiği süreci şöyle anlattı:

"Bir tanıdığınız, eşiniz, çocuklarınız, akrabalarınız görmeye gelemiyor. Bu tabii ki çok hoş bir şey değil. Bu hastalığın tedavisi de şart. Yanınıza birisi geldiği zaman onu da enfekte edeceksiniz. İnsanın psikolojisi de bozuluyor. En çok kimseyi görememek zorladı. Eşimi, çocuklarımı göremedim. Çok zor bir süreçti ama atlattık. Benim yaşayacak günüm varmış.

Bilinen belirtilerim vardı. Öksürük, hızlı yürüdüğümde nefesimin daraldığını hissediyordum. Hafif ateş oluyordu. İnsan bu işin içinde olunca kendisine konduramıyor. Nefes darlığını izah edemedim. Tomografi çekildiğinde akciğerdeki lezyonları görünce ben de şaşırdım. Sağlığıma dikkat eder, spor yapardım."

"Maske takmayanlar karantinaya alınmalı"

Küçükosmanoğlu tedavisi devam ederken yoğun bakım aşamasına kadar geldiğini dile getirerek, "Yoğun bakım düşünüldü ancak bana biraz daha fırsat verildi. O fırsat benim lehime oldu. Yoğun bakıma gitmek üzereydim." ifadesini kullandı.

Kovid-19'la mücadelede bireysel korunmanın önemine işaret eden Küçükosmanoğlu, "Kimse bunun farkında değil. Ben bireysel korunmaya çok önem veriyorum. Maske burnun altında, çenesinin altında veya başka bir yerinde gezenlere söylüyorum; lütfen kendinizi düşünmeyin, başkalarını da düşünün. Evlatlarınızı düşünün. Bireysel korunma çok önemli. Dikkat etmiyorlar, mesafe çok önemli. Sürekli basında veriyorlar ama yine de dikkat edilmiyor. Kalabalık görüntüleri görünce çok üzülüyoruz. Caydırıcılığın artırılması gerekiyor. Bence maske takmayanları karantinaya almak gerekir. " dedi.

"Kendi yuvasına hastalanınca döndü"

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cantürk Taşçı ise meslektaşının tedavi sürecine ilişkin bilgileri şöyle aktardı:

"Göğüs hastalıkları uzmanı bir ağabeyimiz, büyüğümüz hastalarını tedavi etmeye çalışırken Kovid-19'a yakalandı. Hastanemize, kendi yuvasına hastalanınca döndü. Biz de kucak açtık, elimizden geldiğince tedavi etmeye çalıştık.

Çok zorlu süreçler geçirdi. Yoğun bakım basamağına gelmedi ancak solunum yetmezliği ileri boyutlardaydı. Kontrolünü yaptık, hala bazı şikayetlerinin olduğunu gördük. Bu süreçler bizleri hem üzüyor hem de aynı branştayız, insan kendini onun yerine de koyabiliyor. Tüm halkımızın çok dikkatli olması lazım. Önerilere tedbirlere, maskelere, mesafelere çok dikkat etmemiz gerekiyor."

Sağlık personelinin de hasta olmaması için özen göstermesi gerektiğini vurgulayan Taşçı, "Sağlık personeline temasların mutlaka kontrollü olması lazım. Hastalarımızın doktorlara karşı, sağlık personeline karşı biraz daha kontrollü olarak yaklaşması gerekiyor. Sağlık personelini eğer kaybeder bu hastalığa yenik düşerlerse hizmet edecek kimse bulamayız. Elimizden geleni yapıyoruz ancak süreçler bizi üzüyor. Kaybettiğimiz sağlık personelimiz oluyor. İnşallah bunlar daha da azalır. Bu konuda tüm toplum gerekli desteği gösterirse önüne geçebiliriz." ifadesini kullandı.

"Sağlığına kavuşan hastaların bir kısmında nefes darlığı kalabiliyor"

Doç. Dr. Taşçı, Kovid-19'un tedavisi sonrasında hastalarda bazı izlerin kalabildiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Çoğu hastada asemptomatik (belirtisiz) seyrettiğini biliyoruz. Bir kısım hastamız yoğun bakım sürecine geçebiliyor. Akciğerde yoğun tutulum yapabiliyor. Bu tutuluma bağlı olarak fibrozis denilen süreçler başlayabiliyor. Sağlığına kavuşan hastaların bir kısmında da fibroza bağlı nefes darlığı kalabiliyor. Ne kadar süreyle kalacak? Önümüzdeki aylar, yıllar içerisinde bunun seyrini göreceğiz.

Bu ağabeyimize, nefes darlığına bağlı olarak solunum fizyoterapisi yapılıyor. Takipleri devam ediyor. Hastalığı yenmesine rağmen şikayetleri olan bir hastamız. Hastalık çok farklı şekilde seyredebiliyor. Hafif bir baş ağrısı, ateş, ishalle seyretmekle beraber yoğun bakıma kadar sürebilen kaybedilen süreçler olabiliyor. Çok geniş bir perspektifi var. Hangi hastanın hangi grupta yer alacağı maalesef belli değil. Önlemleri maksimum tutmamız gerekiyor. Bilim Kurulumuzun da önerdiği gibi en önemli konu maske, mesafe ve hijyen."

Manşetler

DUYURU-4