Evde yapılan konservelerin, mutlaka basınçlı tencerede hazırlanması, kapağı şişkinlik yapmış ya da kenarlarından sızıntı olmuş konservelerin tüketilmemesi tavsiye ediliyor.
Günlük tuz tüketiminin 5 gr'ın altında olması gerektiğinden özellikle hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği ve kalp damar hastası olanlarla bebek ve çocukların tuz içeriği yüksek turşu ve diğer salamura besinleri tüketmeleri önerilmiyor.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, yaptığı açıklamada, havaların soğumasıyla yağlı ve şekerli besinlere eğilimin arttığını söyledi.
Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirildiğini, fiziksel aktivite yoğunluğunun azaldığını ve vücut ağırlığın da istenmeyen yönde değişiklikler olabildiğini ifade eden Çom, yaşamın her döneminde sağlığın korunması için yeterli ve dengeli beslenilmesi gerektiğini vurguladı. Çom, bu nedenle dört besin grubunda bulunan besinlerin en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınması gerektiğini anlatarak, her gün mevsiminde bol meyve ve sebze tüketilmesini tavsiye ettiklerini dile getirdi.
Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketilmesi gerektiğini belirten Çom, gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesinin önemine işaret etti.
E vitamininin de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkili olduğunu dile getiren Çom, yeşil yapraklı sebzeler, fındık ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerin yeterli miktarlarda tüketilmesi gerektiğini söyledi.
-Kışın vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alınmalı-
Kış aylarında yağ tüketimine dikkat edilmesi, katı margarin, tereyağı ve yoğun yağlı etlerden kaçınılması uyarısında bulunan Çom, şöyle devam etti:
''Kış aylarında vücut ağırlığı kontrolünün sağlamasında, basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3 kez) ve düzenli fiziksel aktivite yapılması önemlidir.
Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alınmalı. Her gün en az 2-2.5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, ada çayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmeli.
-Zehirlenme, kusma ve bağırsak rahatsızlıkları kendini gösteriyor-
Çom, özellikle kış aylarında, lezzet ve görünüm bakımından tüketilebilirliği artırmak, besinlerin hazırlanmasında ve pişirilmesinde zaman tasarrufu ve ekonomi sağlamak amacıyla konserve besinlerle turşunun tercih edildiğini belirtti.
''Clostridium botulinum'' adlı bakterinin genellikle konserve besinlerle bulaştığını anlatan Çom, ''Şiddetli gıda zehirlenmelerinin büyük çoğunluğu uygun sürede ve sıcaklıkta pişirilmeden kapatılan, evde hazırlanmış ve iyi pişirilmeden tüketilen konservelerden kaynaklanmaktadır'' dedi.
Çom, clostridium botulinum toksininin, besinlerle vücuda alınmasından sonra ''botulizm'' hastalığına yol açtığını dile getirerek, toksinin, dünyada bilinen en güçlü zehirlerden olup ölümle sonuçlanabilecek rahatsızlıklara yol açabildiğine dikkati çekti. Çom, ''Toksinli besinin tüketilmesinden yaklaşık 12-36 saat sonra kusma ve bağırsak rahatsızlıklarıyla zehirlenme kendini gösterir. Alınan toksinin tipine, miktarına, kişinin direncine ve besine bağlı olarak bu süre değişebilir. Ağızda ve boğazda kuruma ve kızarma olur. Daha sonra hasta gittikçe ağırlaşır. Bu belirtiler görüldüğü anda hasta en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır'' diye konuştu.