Günümüz tıbbında vitaminlerin hangi şartlarda tedavi amacı ile hangi şartlarda tedbir amacı ile kullanılacağı bellidir” diyerek hangi dönemde hangi tür vitaminlere ihtiyaç olduğu hakkında şu bilgileri veriyor:
Süt çocukluğu dönemi: D Vitamini
Gebelik: Folik asit
Böbrek yetmezliği olanlar ve diyaliz hastaları: Folik asit, D vitamini
Mide ve bağırsak ameliyatı geçirenler: B12 vitamini
Barsaktan emilim problemi ile seyreden hastalıklar: D vitamini, B12
Yoğun alkol kullanımı: B1, B12
Şeker hastaları: B1, B6
Vejetaryen: B12
VİTAMİN EKSİKLİĞİ
Vitamin eksikliğinin hastalıklara yol açabileceği ilk olarak 1896 yılında anlaşılıyor ve şu sonuç ortaya çıkıyor:
• C vitamini eksikliğinde cilt ve dişeti problemleri
• A vitamini eksikliğinde görme problemleri
• D vitamini eksikliğinde kemik problemleri
• B vitamini eksikliğinde cilt ve sinir sistemi problemleri oluşuyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde beslenme problemlerinden kaynaklanan vitamin eksikliklerine pek sık rastlanmıyor. Bununla beraber vitamin eksikliği yalnızca yetersiz beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmıyor. Yaşamımızın değişik dönemlerinde artmış ihtiyacın (bebeklik, gebelik, ergenlik) karşılanamaması; diyabet, böbrek yetmezliği, barsaktan emilim bozukluğuyla seyreden hastalıklar, mide ameliyatları, yoğun alkol kullanımı gibi birçok durumda eksiklikler ortaya çıkabiliyor. Vitamin tedavisi denildiğinde bu risk gruplarına özel tedavi yapılması gerekiyor. Ancak günümüzde doğal besinlerle alınması gereken vitaminler ihtiyaç oluşmadan ilaç olarak rastgele alınıyor.
FAZLA ALINAN VİTAMİNLERE DİKKAT
Vitaminler kimyasal özelliklerine göre suda eriyen ve yağda eriyen vitaminler olmak üzere iki gruba ayrılıyor. B ve C vitaminleri suda eriyebildiği için vücudumuzda depo edilmesi söz konusu olmuyor. Bu nedenle eksiklikleri yağda eriyen vitaminlere göre daha sık görülüyor. Fazla tüketilmeleri vücutta birikim yapmadığı için çoğu zaman sorun oluşturmuyor. Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K vitaminleri) fazla alındığında vücutta birikiyor ve kontrolsüz kullanıldığı zaman “hipervitaminoz” denilen vitamin fazlalığına yol açabiliyor. Vitamin eksikliği kadar fazlalığı da bir sağlık sorunu haline dönüşüyor.
Örneğin D vitamini fazla alındığında kalsiyum fazlalığının yanı sıra, D vitamini zehirlenmesine yol açıyor. Artmış D vitamini vücutta fazla kalsiyum emilmesine, dolayısıyla ciddi kalsiyum fazlalılığına neden oluyor. Bu da kalp ve böbrek sağlığı açısından ciddi ve önemli sonuçlar doğuruyor. Fazladan alınmış A vitamini, ciltte koyulaşmaya, pullanmaya, kafa içi basıncının artmasına, şiddetli baş ağrısına, görme sorunlarına neden olabiliyor. K vitamini ise kanın pıhtılaşmasına yönelik sorunları ortaya çıkarabiliyor.
Aynı şekilde anne sütündeki, özellikle inek sütündeki D vitamini düzeyinin süt çocuğundaki ihtiyacı karşılamayabileceğinden tedbir amaçlı D vitamini veriliyor. Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi tıbbi olarak vitaminlerin ne şartlarda kullanılacağı belli. Vitamin kullanımı ile karşılaşılan sorunlar bu ilaçların ilaç gibi değerlendirilmeyip masum ve zararsız sanılmaları gibi yanlış bir kanıdan kaynaklanıyor. Hal böyle olunca doktor önerisi olmadan, kontrolsüz ve bilinçsiz vitamin kullanımı değişik sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Özellikle ihtiyaçtan fazla alındığında vücutta depo edilebilen yağda eriyen vitaminlerin fazlalığına daha sık rastlanılıyor. Vitaminin fazlalığına göre şu sorunlar ortaya çıkıyor:
D vitamini fazlalığı kan kalsiyum düzeyinde artmaya ve buna bağlı olarak kas krampları, kalp ritim problemleri, kabızlık gibi sorunlara
A vitamini fazlalığı beyin basıncının artmasına, kas güçsüzlüğüne, baş ağrısına, görme sorunlarına
C vitamininin vücutta depo edilmemesine rağmen idrarla atıldığından bazı böbrek taşlarının oluşmasına neden olabiliyor.
Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar da yüksek dozda kullanılan E ve C vitaminlerinin akciğer kanserinin oluşumunu artırdığı gösteriyor.
Yine yapılan çalışmalarda yüksek doz A, C ve E vitamini kullanmanın mide-barsak, prostat kanserinde kanser gelişimine neden olmasa bile beklenen yaşam süresini kısalttığı tümörün büyümesine, ilerlemesine katkı sağladığını gösteriyor.
Günlük ihtiyaç kadar doğal gıdalardan alınan vitaminlerin ise herhangi bir soruna yol açmadığı saptandı.
Bu nedenlerden dolayı ihtiyaç gruplar dışında sağlıklı beslenmenin vitamin alımı için yeterli olduğu, ek vitamin ihtiyacının ise doktor tavsiyesine göre planlanmasının gerekliliği vurgulanıyor.
Günlük beslenmesinde vitamin kadar diğer besin öğelerinin dengeli şekilde alımının çok önemli olduğunu söyleyen Dr. İbrahim Bağcivan,etten uzak duran kişiler, ette bulunan vitaminlerden mahrum kaldığını söylüyor. Vejetaryen beslendiği bilinen bir kişinin yalnızca hayvansal gıdalarda olduğu bilinen B12 vitamin ihtiyacını mevcut beslenme şekliyle karşılayamayacağını, bu nedenle vejetaryen beslenmeyi tercih eden kişilere tedbir amaçlı B12 vitamininin önerildiğini söylüyor.