Üniversite tercihi yapma konusunda ailelerin çocuklarına tavır koyması çok büyük bir hata mı, yoksa kazanılmış bir zafer mi? Prof. Dr. Gülden Güvenç, "Başkasının zoruyla bölüm seçen gençler, kendine ihanet duygusunu derinden yaşar" diyor
Üniversite öğrencisi olmak, aileden kopmanın tam zamanı mı, yoksa ailesinden uzaklaşmak uğruna istemediği bölümde okuyan bir öğrencinin, evden ayrılışı büyük hataların başlangıcı mı? Işık Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülden Güvenç, üniversite hayatında aileler ve gençlerin ilişkisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı...
MUTLU OLMASI BEKLENEMEZ
Ailesinin zoruyla bir bölüme girip mezun olurken de ailesine teşekkür eden öğrenciler var mı?
Zorlamayla belli bir bölüme girip sonradan bu bölümü benimseyen ve severek okuyan gençler 'şanslı azınlıktandır' diye düşünüyorum. Bu durum, daha çok ne istediği konusunda kararsız olan öğrenciler için geçerli olabilir. Örneğin, bakıyoruz ailesinin isteğiyle tıp okumuş bazı genç insanlar, daha sonra edebiyat veya tarih okumaya başlıyor. Bu değişiklik, zaman içinde ilgi alanlarının farklılaşmasından kaynaklanabileceği gibi anne-babasını üzmemek için onların isteğini yerine getirip daha sonra gönül rahatlığıyla kendi istedikleri konulara dönmelerini yansıtıyor. Başkasının zoruyla okumak çok çaba gerektirir, kaygıyı ve suçluluk duygusunu besler. İnsan kendine ihanet ediyormuş gibi hissedebilir. Gençlerin bu duygular içinde mutlu ve başarılı olmasını beklemek bana gerçekçi gelmiyor.
DOZUNDA ÖNERİ YAPIN
18 yaşında bir genç, bölümüne kendisi mi karar vermeli yoksa ailesiyle karar vermek daha mı iyi?
Tabii ki bu yaşta artık reşit sayılan bir gencin, yorgun olsun olmasın, kendi başına karar vermesi gerekir. Ancak, anne babasının sözlerini dikkate almasında da yarar var. Bazen deneyime dayanan düşüncelere kulak vermek isabetli karar almada yardımcı olur. Ancak, anne-baba da çocuklarını sadece kendi uzantıları olarak algılamamalı, onların duygu ve düşüncelerinin kendilerininkinden farklı olabileceğini kabul ederek, saygı göstermelidir.
Aile önerisi yaşanmışlık reçetesi olabilir mi?
Anne ve baba önerisi, dozunda olduğunda yararlı olabiliyor. Ancak ailelerin çocuğu zorlamaması gerekiyor. Sonuçta çocukları da artık 18 yaşında bir birey ve kendi hayalleri var. Aileleri ile duygu ve düşünceleri farklı olabilir. Ailelerin bunu da dikkate alıp kabullenmeleri lazım...
HER ÖĞRENCİNİN TEPKİSİ FARKLIDIR
Ailesinin yanından ayrılıp büyük şehirlere gelen gençler için üniversite hayatı, hayal kırıklığı mı oluyor? 'Evlendikten sonra geçinemeyeceğini anlamaya' mı benziyor?
Bazıları için ailesinden ve evden uzaklaşmak yeni ve heyecanlı bir dünyaya adım atma anlamı taşırken, diğerleri için aileden bağımsızlaşmanın ilk adımı olarak anlam taşıyabilir. Bazı gençler için ise bilinmeyen kaygı verici bir ortamda yolunu bulma çabası gerektirir.
BASKI DEĞİL DESTEK İÇİN ÇOCUĞU İZLEYİN
Aileler çocuklarını üniversitede de izlemeli mi?
Tabii ki aileler çocuklarının üniversitedeki yaşamını izlemeli, neler yaptığından, derslerinin ne durumda olduğundan haberdar olmalı. Bu dönemdeki gençlerin hala ebeveyn ilgisine ve rehberliğine gereksinim duyduğunu görüyorum. İnsan çocukluktan yetişkinliğe kadar her zaman duygusal açıdan ailesinin ve yakınlarının desteğine ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla, yalnızlık çekmemesi ve gerektiği zaman kendisine destek olacak birilerinin varlığını bilmesi insana her zaman huzur ve güven verecektir. Ancak kesinlikle unutulmamalıdır ki anne-baba da baskı yapmak için değil, destek vermek için çocuğunu izlemelidir.
VERİLECEK ÖDÜLLERİN GARANTİSİ OLMAYABİLİR
"Şu bölümü kazan, sana araba alacağım, ayrı ev açacağım" gibi sözler, çocuğu motive eder mi? Yoksa bu yaklaşım, istemediği bir bölüme sırf ailesi istediği için girmesine mi yol açar?
Çocuğuna istediğini yaptırmak için maddi ödüller teklif eden ebeveyn kısa vadede çocuğuna söz geçirse bile; uzun vadede bunun ne derece işe yarayacağını kestirmek mümkün değil. Sonucun ne olacağı, çocuğun üniversitedeki çalışmalarına, ilgisinin değişip değişmeyeceğine, arkadaşlarıyla ve hocalarıyla etkileşimine, yaşama bakış açısına dayanacaktır. Yaşamımızın nasıl biçimleneceği, pek çok etkenin birikimine bağlıdır.
"Aman çocuğum okusun" diyerek hiç sorumluluk vermemek normal mi? Aile üniversite öğrencisi bir çocuktan ailesi neler isteyebilir?
Bence, üniversite öğrencisinin esas sorumluluğu önce derslerine çalışması, anne babasının ona sağladığı maddi-manevi desteği boşuna harcamamasıdır. Ancak, üniversite eğitimine devam ederken bir yandan da bir işte çalışarak hayatını devam ettirmek zorunda kalan gençlerin, bu sorumluluğu daha fazla ve daha çabuk algıladığını düşünüyorum.
AİLEDEN UZAKLAŞMAK İÇİN BÖLÜM SEÇİLMEZ!
Ailelerin de eğer imkanları varsa çocuklarıyla birlikte büyük şehirlere gelmesi ve onunla yaşaması, gençlerin başarısında önemli bir etken olabilir mi?
Yeni bir şehre adapte olmaya çalışan bazı öğrenciler için ailesinin varlığı büyük destek olabilir. Ancak, bağımsızlaşmak isteyen veya farklı bir çevreyi ve olanakları keşfetmek isteyen gençler, bundan hoşlanmayabilir. Ailenin taşınma isteği çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilme çabasına ket vurabilir.
KİMSEYE FAYDASI OLMAZ
Ailesinden ayrılmak için farklı şehirlerde üniversite tercih eden gençler, daha mı hırslı oluyor? Bu gençlerin aileleri kendini sorgulamalı mı?
Bir genç, gideceği üniversite ve bölüm konusunda karar verirken ailesinden uzaklaşmak için değil, hangi konuya ilgi duyduğunu bilerek seçim yapmalı. Ne yapacağının, nasıl bir işte çalışmayı istediğinin farkında olması önceliği olmalıdır. Yoksa bu davranış, çocuğunun kendilerinden kaçmak için başka bir kenti seçtiğini anlayan anne-babaların; kendilerini suçlaması dışında hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.
HAFTA SONLARI EVE ÇIKAR HAFTA İÇİ YURTTA KALIR
Çocukların aileleriyle aynı şehirde oldukları halde, evleri yerine yurtta kalmak istemelerine göz yumulmalı mı?
Bu noktada ailenin çocuğuna özgürlük vermesinin iyi olacağını düşünüyorum. Belki başlangıçta hafta içinde üniversite yurdunda kalan bir öğrenci, hafta sonu ailesinin yanına gidebilir. Böylece ortak bir çözüm geliştirilmiş, uzlaşılmış olur. Her iki taraf da birbirinden bağımsız bir yaşam kurma konusunda küçük adımlar atmış olur. Her zaman için olumlu ilişkiler kurmanın, birbirini anlama çabasına, birbirinin isteklerine saygı göstermeye ve uzlaşabilmeye bağlı olduğuna inanıyorum.
ESRA TÜZÜN