Kendi kendini muayene çok önemli

Meme kanserinden korunmak ve kanseri erken evrede yakalamak için belirtileri dikkate almak büyük önem taşıyor.

Meme kanseri konusunda son yıllarda yapılan çalışmalar erken tanının önemini gözler önüne seriyor. Kadınları tehdit eden bu hastalık konusunda Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Özdoğan’dan bilgi aldık.

Meme kanserindeki risk faktörleri nelerdir?
Meme kanserine yakalanma riski yaşla beraber artış gösteriyor. Kadınlarda daha uzun süre östrojen maruziyetine neden olan erken adet görme, geç menopoz, hiç doğum yapmamış olmak ya da ilk gebeliğin 30 yaşından sonra olması ve emzirmemek meme kanseri riskini artırıyor. Meme kanserlerinin yaklaşık olarak yüzde 15-20’sinde ailede meme kanseri öyküsü bulunuyor.

Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılmalı?
Kendi kendine meme muayenesinde amaç; kişinin kendi memesini tanıması ve değişiklikleri erken fark edebilmesidir. Meme muayenesi için en uygun zaman menstruel kanamanın bitimindeki ilk 1-2 gündür. Menopozdaki kadınların ise her ay aynı günlerde muayene yapması öneriliyor. Meme muayenesine önce ayna karşında memelerin ve koltuk altlarının ciltte kızarıklık, portakal kabuğu görünümü; meme başında çekinti ve şişlikler açısından gözden geçirilmesi ile başlanıyor. Daha sonra kol, başın üzerine kaldırılarak o taraftaki koltuk altı ve meme, parmak uçları ile muayene ediliyor. Aynı işlem diğer meme ve koltuk altı için de tekrarlanıyor. Muayene yatar pozisyonda, kol başın altına konarak da yapılabiliyor.

Meme kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?
Meme kanserinde tedavi, hastalığın tanı anındaki evresine ve tümörün patolojik özelliklerine göre değişmekle beraber; temelde tümörün cerrahi olarak çıkarılmasının ardından radyoterapi ve kemoterapi uygulanmasını içeriyor. Bazen tümörü küçülterek meme koruyucu cerrahiye olanak sağlamak amacıyla kemoterapi cerrahiden önce de uygulanabiliyor. Tümörün patolojik özelliklerine göre halkımızca akıllı ilaçlar olarak da bilinen, hedefe yönelik tedaviler yapılabiliyor. Hormona duyarlı olan alt tiplerde ise, kemoterapi sonrası veya tek başına hormonal tedavi uygulanıyor.

Ülkedeki mevcut tedaviler hastaların ve hekimlerin ihtiyaçlarını ne kadar karşılıyor?
Ülkemizde meme kanseri tedavisi dünya standartlarında uygulanabiliyor. Uluslararası tedavi kılavuzlarında önerilen ilaçların hemen hepsi ülkemizde mevcut, üstelik devlet tarafından karşılanıyor. Artık hastalarımız tedavi için yurt dışına gitme ihtiyacı duymuyorlar, aksine bizim yurt dışından gelen hastalarımız var. Yeni geliştirilmekte olan ilaçlara ise uluslararası klinik araştırmalara katılarak ulaşabilmek mümkün.

Meme kanseri tedavisinde Türkiye ile dünyayı karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Meme kanseri tedavisinde dünyada iyi bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Tıbbi onkoloji alanında hizmet veren hekimler olarak literatürü yakından takip ediyor ve en yeni tedavileri günlük pratiğimizde uyguluyoruz. Kemoterapi alanında yetişmiş hemşire ve yardımcı personel sayımız da giderek artıyor. Halkımızın artık meme kanseri konusunda daha bilinçli ve duyarlı olması, “Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri”nde ücretsiz yapılan taramalar sayesinde son dönem (ileri evre) meme kanseri ile başvuran hastalarımızın sayısı çok azaldı. Böylece meme kanserini erken evrede tanıma ve tedavi etme şansımız oluyor.

Manşetler

DUYURU-4