Kayseri'de Kübalılarla ortak ilaç fabrikası kuruluyor

Hasbiotech'in Kayseri'de Erciyes Teknopark'ta 10 milyon euroluk yatırımla önümüzdeki aylarda temelini atacağı fabrikada dünyanın ilk Hepatit-C aşısının yanı sıra kanser ve kansızlığın tedavisinde kullanılacak ilaçlar üretilecek.

Gila Benmayor / Hürriyet

Bu ayının başında İstanbul'da yapılan İlaç Fuarı'nın (CPhI) konuşmacılarından biri Küba'nın Ankara Büyükelçisi Alberto Gonzales Casals idi.

Elçinin, Küba'nın sağlık politikası ve biyoteknoloji alanındaki başarılarını kapsayan fuarın en ilgi çeken konuşmalarından biriydi. 

Tam bir yıldan beri planladığım ve tam bugünlere denk düşecek Küba gezisi nedeniyle bu ülkeyle ilgili her şey ilgi alanıma girdiği için fuar sırasında Casals ile buluştum.
Yanında Hasbiotech Genel Müdürü Dr. Seyfullah Dağıstanlı vardı.
Casals-Dağıstanlı ikilisinden Türkiye- Küba hattındaki ilginç gelişmeleri dinledim.
Aslında Küba-Kayseri hattı desem daha doğru zira Kübalılara ortak olan Hasbiotech Kayseri kökenli bir şirket.
Çatı şirket Kayseri'den Küba'ya çelik ihraç eden Has Çelik. 
Hasbiotech'in Kayseri'de Erciyes Teknopark'ta 10 milyon euroluk yatırımla önümüzdeki aylarda temelini atacağı fabrikada dünyanın ilk Hepatit-C aşısının yanı sıra kanser ve kansızlığın tedavisinde kullanılacak ilaçlar üretilecek.

BİYOTEKNOLOJİDE İLK BEŞTE

Farmakogenetik alanında uzmanlaşmış tıp doktoru Dağıstanlı özel sektöre geçmeden uzun yıllar bürokraside çalışmış bir isim.

"Türkiye'den çıkmış tek orijinal bir ilaç, tek orijinal bir molekül bile yoktur" diyor.
İlaç sektöründe en fazla buluşa imza atan ABD'nin dünya ilaç pazarındaki payı yüzde 33.
İlaç Ar-Ge'sine harcadığı para 30 ila 40 milyar dolar.
Türkiye'nin ilaç sektörüne verdiği Ar-Ge desteği ise 150 milyon dolar.
Dağıstanlı "İlaç sektöründe arkamızdan gelen Güney Kore, Çin, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkeler gerek devletin desteği, gerek inovasyonu kolaylaştıran mevzuatlarla bizi çoktan geçtiler" diyor.
Heyecanla görmeye hazırlandığım Küba biyoteknolojide dünyanın en iyi ilk beş ülkesi arasında.
Büyükelçi Casals'ın verdiği bilgiye göre tam 53 tane biyoteknoloji enstitüsüne sahip.
Türkiye'yi merak ederseniz söyleyeyim.
Bizde biyoteknoloji enstitüsü hiç yok.
Peki Küba nasıl bu noktaya gelmiş?
Büyükelçi Casals'ın anlattığına göre, Küba'da devrimden önce Batista rejimi çocukları hem aşılamayı reddediyor, hem ülkede ölüm oranları hayli yüksek.
Devrimden sonra tıp doktoru olan Che ailelere aşı sözü veriyor ancak ambargo nedeniyle aşı olmadığından tek çare Küba'nın kendi aşılarını ve kendi ilaçlarını üretmesi.
"Küba'nın en büyük yoksulluğu çektiği dönemde Castro yönetimi biyoteknolojiye tam 1 milyar dolar yatırıyor" diye anlatıyor Büyükelçi.
Küba'nın biyoteknoloji enstitüsü cenneti olmasının arkasındaki anekdot böyle.

HENÜZ NORMALLEŞME YOK

Kayseri bağlantısına dönersek, Dağıstanlı, Küba'nın orijinal ilaç patentlerine sahip olmasının yeni yatırım alanları araştıran Has Çelik'e çok ilginç geldiğini anlatıyor.

"Küba biyoteknoloji sanayi 1200 kadar uluslar arası patente sahip. Diyabet hastalarında kangrenli bir ayağın kesilmesini önleyen bir ilacın daha patentini almış" diyor.
Seyfullah Dağıstanlı, Kayseri'deki ortak girişimde, Küba'dan teknoloji transferiyle üretilecek yeni nesil ilaçların dünya pazarına sunulacağını söylüyor.
Bu arada Büyükelçi Casals ABD ile ilişkilerin normalleşmesi ve ambargonun kalkmasıyla ilgili sorum üzerine "Henüz değişen bir şey yok, bu çok uzun bir süreç" diyor.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ