Kayropraktik hastaneden içeri girdi

Doktorlar klasik tıbbın zaman zaman yetmediğini itiraf ediyor. Tamamlayıcı tıp uygulamaları giderek daha fazla kabul görüyor.

Doktorlar klasik tıbbın zaman zaman yetmediğini itiraf ediyor. Tamamlayıcı tıp uygulamaları giderek daha fazla kabul görüyor. Kayropraktik bunlardan biri. Kayropraktik uzmanları, omurgaya elle müdahale ediyor, bel, boyun ve sırt ağrılarını tedavi ediyor. İddialı hastanelerden Anadolu Sağlık Merkezi de bu yönteme inandı, kayropraktik uzmanı Dr. Burak Esendal’ı ABD’den transfer etti ve kadrosuna kattı

Türkiye için yeni denilebilecek bir yöntem olan kayropraktik, insan organizmasının kendi sağlığını koruyabileceğinden hareket ediyor. Uğraş alanı ağırlıkla omurga ve sinir sistemi. Kelime, eski Yunanca’da, ‘chiro’ (el) ve ‘practic’in (uygulama) birleşmesinden oluşuyor. İsviçre’de tıp eğitimi aldıktan sonra, uzmanlığını kayropraktik eğitiminin merkezi kabul edilen Devanport-Iowa’da yapan Dr. Esendal’dan bu yöntemi dinledim.
Kayropraktik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul ediliyor ve 89 ülkede de uygulanıyor. Malum sinir sistemi beyinden başlayıp, vücuda dağılmadan önce omurgadan geçiyor. Bu iletişim ağı çok kritik. Uyku, sindirim ve bağışıklık sistemi, fiziksel koordinasyon sağlama gibi fonksiyonları kontrol ediyor. Dolasıyla omurgadaki bir eğrilik ve şekil bozukluğu, beyinle vücut arasındaki iletişim ağında kopukluk yaratıyor. İşte kayropraktik uzmanları burada devreye giriyor. Omurgadaki doğal olmayan eğrililiklere elle müdahale ederek vücuda fonksiyonlarını kontrol etme becerisini yeniden kazandırıyor.
Yöntemin anahtar kelimelerinden biri de ‘sublüksasyon’. Yani; omurlarda oluşan, sinir ve hareketi etkileyebilen eksen bozukluklarına verilen isim. Kayropraktikle omurga, kalça ve ilgili eklemlerdeki sublüksasyonlar düzeltilerek tedavi ediliyor.

STRES KAYNAKLI SORUNLAR

Kayropraktik kırık, spinal kord tümörü ve enfeksiyon dışındaki hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. İlk muayene yaklaşık bir saat. Gözleme ve dokunmaya yönelik değerlendirmelerin yanı sıra, omurganın filmleri çekiliyor. Omurga bölgesinde ısıyı ölçerek sinir sistemindeki bozukluğu tespit etmek amacıyla özel cihazlar kullanılıyor. İlk muayenede elde edilen tüm bilgiler, ortopedik ve nörolojik bulgular, gerekirse laboratuvar testleri bir arada değerlendiriliyor. Hastanın kayropraktik uygulaması için uygun olup olmadığı belirleniyor. Omurgada tedavi edilecek alan saptanıyor. Eller kullanılarak mevcut eklem harekete geçiriliyor. Böylece sıkışmış sinirlerin üzerindeki baskı ortadan kaldırılıyor. Seansların süresiyse ortalama 15 dakika.
Tedavinin ilk aşamasında hasta rahatlama ve hafifleme hissediyor. Aynı zamanda beldeki veya boyundaki ağrılarda azalma oluyor. İkinci aşamada omurganın biyomekaniği değişiyor. Son aşamadaysa hasta iyileştikten sonra omurgası zaman zaman kontrol ediliyor. Bu aşamalarda gerekirse ilaç ve fizik tedaviyle de uygulanabiliyor. Özellikle bel, sırt ve baş ağrısı; sinir sistemiyle ilgili olduğu için stresten kaynaklanan sorunlarda iyi sonuç veriyor. Ayak, diz, omuz ve diğer eklem hastalıklarına da faydası var. Ama hastalar en fazla bel ve boyun ağrıları için yardım alıyor.

KAHVE VE ŞEKER SİNİRE BASKIYI ARTIRIYOR

Dr. Esendal, beslenmenin omurga ve sinir sistemi sağlığıyla da ilişkili olduğunu hatırlatmadan edemiyor: “Vücudun sağlıklı çalışabilmesi için beslenmeye de özen göstermeli. Yerinden kayan omurun etrafındaki sinirde baskı oluşur. Kahve ve şekerse bu baskıyı artırır. Sebze ve meyvenin tazesi tehcih edilmeli. Ayrıca kaslar için proteinler çok önemli. Tedaviden sonra omurgadan kasa salınan laktik asidin atılması için günde en az 2-2.5 litre su içmekte yarar var.

İşitme merkezlerine standart geliyor

İhtiyaç duyduğu halde işitme cihazı kullanmaktan imtina eden o kadar çok insan var ki... Aslında bazıları cihazı kullanmayı deniyor. Ama yanlış verilen cihaz işkence aletine dönüşüyor. Duyması gereken sesleri duyamıyor ya da gerekenden fazla ses duyup, rahatsız oluyor. Tiz sesleri algılayamıyor. Mesela telefon... En sonunda kulağına takmaktansa çekmeceye atmayı tercih ediyor. Bazıları da ihtiyaç duysa bile, bahsettiğimiz sorunlar nedeniyle denemiyor bile. Neyse ki Sağlık Bakanlığı duruma el koydu, işitme cihazları sektörüne çeki düzen verdi. 3 Aralık’tan itibaren uygulanacak yeni yönetmeliğin getirdiği standartlar, hastalara yarayacak.

HASTALAR CİHAZLARINA KÜSMEYECEK

Sİ-SER İşitme Merkezleri Genel Müdürü Mahfuz Ağaç, yönetmeliğin sektörü kontrol altına alacağını söylüyor. Çünkü artık yetkili olmayan firmalar kolayca satış yapamayacak. Hastaların mağduriyeti önemli oranda azalacak. İşitme sorunu olanlar cihazlarına küsmeyecek.
Türkiye’de yaklaşık 25 ithalatçı firma var. Bir tane de üretici firma. Yılda yaklaşık 100 bin işitme cihazı satılıyor. Bizimle hemen hemen aynı nüfusa sahip Almanya’daysa yıllık satılan işitme cihazı sayısı 850 bin. Tamam Almanya’nın yaşlı nüfusu bizden bir miktar daha fazla ama bu durum yine de aradaki büyük farkı açıklamaya yetmiyor. Bu arada işitme cihazlarının tek müşterisi yaşlılar değil. Çocuklar ve farklı nedenlerle işitme kaybına uğrayan yetişkinler de ihtiyaç duyabiliyor. Ağaç ;”Kayıt dışı giren cihazları satan bazı satıcılar, fatura ve garanti belgesi vermedikleri için hastalar hem cihazın ücretini ceplerinden ödüyor hem de mağdur oluyordu. Artık Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı işitme merkezleri yine SGK onaylı cihazları satacak. Personel eğitimli olacak. İşitme kaybını daha doğru ölçmek için belli aletlerin bulunması gerekecek. İşitme kayıplarına uygun işitme cihazı satılınca memnuniyet oranı da artacak” diyor. Yönetmelik, çocuklar için de ayrı bir prosedürü uygulamaya sokuyor. Dört yaşından küçük çocuklara hizmet verecek merkezler için ayrı ve daha özel koşulları yerine getirmesini istiyor.

Güneş gitti, sıra izlerini silmede

Bazen ne kadar sakınırsak sakınalım cildimizi güneş lekelerinden korumak mümkün olmuyor. Ama çok kez makyaj malzemelerinin bile kapamaya yetmediği lekelerden kurtulmak istiyorsanız tam zamanı. Bunun için uygulanan etkili yöntemlerden biri de ‘franksiyolen’ lazer.
Esteworld Klinikleri Medikal Direktörü Dr. Servet Terziler, lazerle cildi soyduklarını söylüyor. Soyma lekeleri yok etmekle kalmıyor. Cildi de gençleştiriyor. Çünkü soyulan cildin altından yüze elastikiyet sağlayan ve genç görümünü arttıran kolajen hücreler uyarılıyor. Böylece tekrar aktif hale geliyor. Çok kez üç-dört seans yetiyor.
Dr. Terziler yöntemin kimyasal soyma ve yüz mezoterapisinin yaptığı etkileri tek başına gerçekleştirdiğini iddia ediyor: “Bu teknoloji, cildin bir bölümünü soyarken hemen yanındaki dokuya etki etmiyor. Böylece sağlam kalan doku, soyulan bölgeye yardıma gidiyor. Bununla birlikte ortaya yeni bir leke ve izlerden arınmış cilt tabakası çıkıyor. Cildin gerginliği artıyor, gözenekler sıkılaşıyor. İnce izler azalıp, derin izler yüzeyselleşiyor. Ciltteki renk ve ton farkları da azalıyor.”
Uygulamadan sonra güneş yanığına benzer bir görüntü ortaya çıkıyor. İlk birkaç saat kızarıklık, ertesi gün yerini pembeleşmeye bırakıyor. Sonraki birkaç günde, çok ince güneş yanığı sonrasına benzer bir soyulma görülüyor. İşlemin ertesi günü hasta işine dönebiliyor. Makyaj yapabiliyor. İşlem sonrasında, güneşten korunmak ve yüksek faktörlü güneş koruyucusu kullanmak gerekiyor.

Hastaya özel beslenme

Karı-koca diyetisyen Murat ve Aysun Gökçen, Diyetle Gelen Sağlık adlı kitaplarında, eklem ağrısı çekenlerden depresyon geçirenlere, karaciğer yağlanmasından egzamaya kadar birçok sorunda uygulanması gereken diyetleri örnekler ve tariflerle anlatıyor. Sadece sağlık sorunları olanlar değil, doğru-düzgün beslenmeye çabalayanlar da kitaptan kıymetli bilgiler alabilir.

UZUN LAFIN KISASI

YANLIŞ: Ekmek yemek şart değil. Zaten üç yasak beyazdan birini (un) fazlasıyla içeriyor, şişmanlatarak zarar veriyor.
DOĞRU: B vitaminlerinin en önemli kaynağı ekmek. Kimse abartıp, canınızın istediği kadar yiyin demiyor elbette. Ama zayıflamak için ekmeği hayatınızdan tamamen çıkarıp, B vitamininden mahrum kalmayın.

Mesude ERŞAN

Manşetler

DUYURU-4