Katkı Maddeleri Vitaminlerin Etkisizleşmesine Sebep Oluyor

İç Hastalıklar Uzmanı Tunç Karesioğlu, Günümüzde Çok Sık Kullanılan Katkı Maddelerinin Vitaminlerin Etkisizleşmesine Yol Açtığını Söyledi.

İç Hastalıklar Uzmanı Tunç Karesioğlu, günümüzde çok sık kullanılan katkı maddelerinin vitaminlerin etkisizleşmesine yol açtığını söyledi. Akılda tutulması gereken en önemli noktanın mikrobesleyicilerin kendi aralarında inanılmaz karışıklıkta bir etkileşimin hüküm sürdüğünü bilerek, elden geldiğince doğal yollarla bu ihtiyacı temin etmeye çalışmak olduğuna dikkat çeken Dr. Karesioğlu, "Bunun için en basit temel kural düzenli spor yapmak, bol bol filtre edilmemiş su içmek ve günlük en az beş çeşit bitkisel gıda tüketmek. Bu basit yaklaşım ile yüksek oranda kalp damar hastalıkları koruyuculuğu sağlanmakla beraber, ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı bir yaşamın temelleri atılabilir." dedi.

Ülkemizde gıda katkı maddelerinin kullanımı günden güne artmasına rağmen olası yan etkilerini tüketiciler bilmediğini savunan Karesioğlu, gün geçtikçe daha çok miktarlarda tüketilen gıda katkı maddelerinin, beslenmeyle ilgili kalp hastalıkları, alerjik astım ve ürtiker gibi çeşitli hastalıkların gelişimine yol açtığını dile getirdi.

Katkı maddelerinin vitaminlerin etkisizleşmesine sebep olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Karesioğlu, hayatın devam ettirmek için belli sürelerle almak zorunda olunan gıdaları 'Karbonhidratlar (şekerler), yağlar, proteinler, kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi büyük miktarlarda alınması gereken makrobesleyiciler' ve 'Çok az miktarlarda alınması gereken vitaminler ve elementler (mikrobesleyiciler)' olmak üzere ikiye ayrılabileceğini kaydetti.

Vitaminler ve eser elementler arasında oldukça karmaşık etkileşimlerin mevcut olduğunu anlatan Dr. Karesioğlu, birinin fazla miktarda alımı, hiç beklenmeyen bir diğerinin etkinliğinin azalması veya artmasına yol açabileceğini vurguladı.

Bir mikro besleyicinin etkinliğini arttırmak için onu yüksek dozda almanın tam tersi etkiler oluşturabileceğini belirten Karesioğlu, "Örneğin, dokuların bir nevi zehiri olan oksidasyon (paslanma) ürünlerini yok etmek için antioksidan vitaminlerden birini çok yüksek dozda almak, beklenenin tersine, oksidasyon ürünlerin artmasıyla sonuçlanabiliyor (E vitamini, C vitamini). Kanseri azalttığı bilinen A vitamininin fazla dozda verilmesi ters etki oluşturuyor. Her coğrafyanın kendine özgü bir mineral/element derişimi mevcut. Minerallerin dağılım farklılığına bağlı olarak her coğrafyanın insanlarının mineral ve vitamin ihtiyacının farklı olması muhtemel. Mikrobesleyicilerin eksikliği veya dengesizliği düşünülüyorsa bu coğrafi etken mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve bunun sağlıklı olarak değerlendirilmesi için yetkililer tarafından çevrenin (toprak, su) mineral derişimi tespit edilmesi oldukça faydalı olacaktır." dedi.

Kimi zaman bakır bir takı bile, cilt teması sayesinde yeterli bir bakır kaynağı olabilirken, gümüş bir yüzüğün de bunu sağlamaya yetebileceğini dile getiren Uzm. Dr. Karesioğlu, hassas dişler için üretilen özel diş macunlarından yeterli, hatta fazla oranda stronsiyum sağlanabilirken, ağızda dolgu var iken sakız çiğnenmesi ile o esnada kandaki cıva oranı 8 misline çıkıp vücuttaki selenyumu tüketebileceğini söyledi. Kâğıt bir bardaktan sıvı tüketmek ile kanda kadmiyum (zararlı) düzeyi yükselebileceğine işaret eden Karesioğlu, "Çoğumuzun evinde bulunan kristal bir bardağı uzun süre kullanmak ile kan kurşun düzeyleri birkaç misline çıkabilir. Üstelik keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda vitaminin var olduğu düşünülüyor. Bundan ötürü, özel bir durum olmadıkça, sağlık için en iyi olanı her zaman için doğal olanıdır diyebiliriz." diye konuştu.

Manşetler

DUYURU-4