C vitamini ve turunçgiller, tavuk suyuna çorbalar, ballı bitki çayları gibi yiyecekler bu dönemlerin en popüler yiyeceklerinden.
Unutulmaması gereken bir nokta var: Bağışıklık sistemimiz karmaşıktır ve birçok faktörün ideal dengesinden etkilenir. Yeterli ve dengeli bir şekilde vitamin ve mineralleri içeren bir diyet, yeterli uyku, düzenli egzersiz ve düşük stres seviyeleri gibi sağlıklı yaşam tarzı faktörleri ile birlikte, bağışıklık sistemin vücudunu enfeksiyon ve hastalıklara karşı koruma altına alır.
Bunlara ek olarak modüle edilmesi gereken bir parametre daha var: Bağırsak bakterilerin yani mikrobiyomun.
Mikrobiyom Nedir?
Sahip oldukları 1,5-2 kg ağırlıkları ile günümüzde bağırsaklarımız unutulmuş organ olarak karşımıza çıkıyor.
Mikrobiyom ve Bağışıklık Sisteminin İlişkisi Nedir?
Doğuma kadar steril olan insan bedeni doğum kanalından geçerken bakterilerle kolonize olmaya başlar ve mikrobiyomun yerleşimi yaşamın ilk günlerinden itibaren gerçekleşir. Yaşam ilerledikçe, mikrobiyom bağışıklık sisteminin gelişimini ve bağışıklık sistemi de mikrobiyomun kompozisyonunu şekillendirir. Bu iki sistem arasındaki iletişim ve karşılıklı düzenleme yaşam boyunca korunur, dolayısıyla mikrobiyota ile bağışıklık sistemi arasında güçlü bir bağ vardır. Vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin % 70-80’inin bağırsakta bulunduğu düşünüldüğünde bu iki sistem arasındaki etkileşimin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, bağırsak mikrobiyotası bozukluklarının sistemik hastalıkların gelişiminde rol oynadığı, bakteriyel veya viral hastalıklara karşı bağışıklık yanıtını etkileyebileceği gösterilmiştir.
Mikrobiyom ve Covid-19 İlişkisi
Bağışıklığımızın güçlü olması için bağırsak bakterilerinin dengesinin olması gerekmektedir. Hayvan çalışmalarında herhangi bir bağırsak hastalığı semptomu olmadan düşük Bacteroidetes/Firmicutes oranı yani disbiyozis olan durumlarda, koronavirüs (CoV) pozitifliği gösterilmiştir. Herhangi bir bağırsak hastalığı olmadan yalnızca disbiyozis varlığında koronavirüs pozitifliği dengeli bağırsak florasının virüs ile mücadelede ne kadar önemli olduğunu göstermektedir!
Bağışıklığını Güçlendirecek Bir Diyet Var mı?
Vücudun bağışıklık tepkisinin her aşaması birçok mikro besinin varlığına bağlı olarak gerçekleşir. Bağışıklık hücrelerinin büyümesi ve işlevlerini yerine getirebilmesi için elzem olan besin ögeleri şunlardır: C vitamini, D vitamini, çinko, selenyum, demir, protein.
Bağırsaklar, bağışıklık aktivitesinin ve antimikrobiyal proteinlerin üretiminin önemli bir noktasıdır. Beslenme alışkanlıklarımız ise, bağırsaklarımızda ne tür bakterilerin yaşadığını belirlemede büyük oranda etkilidir.
Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıllar ve baklagiller içeren lif açısından zengin bir diyet, faydalı bakterilerin artışını desteklediği görülmektedir. Bazı yararlı bakteriler, lifleri, bağışıklık hücresi aktivitesini uyardığı gösterilen kısa zincirli yağ asitlerine dönüştürür.
Bu nedenle, bağırsaklarımızda iyi bakterilerin üretimini teşvikleyen probiyotik (iyi bakteriler) ve prebiyotik ( lif) içeren yiyecekleri içeren bir diyet bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde faydalı olabilir. Probiyotik yiyecekler, canlı iyi bakteriler içerir, prebiyotik yiyecekler ise, bu bakterileri besleyen lif içerir.
Tam da bu noktada kişiselleştirilmiş beslenmenin önemi devreye giriyor. Evet, karnabahar lif açısından zengin ve lif oranı yüksek bir sebze. Ama senin karnabahara ne kadar ihtiyacın var ve karnabahar sana ne kadar iyi geliyor bunu bilmiyorsun!
Sana ve bakterilerine iyi gelen lif ve probiyotik kaynaklarını öğrenmek ise artık çok zor değil! Bağışıklığını güçlendirmek için ilk adımı ENBIOSIS mikrobiyom analizi ile at, ihtiyacın olan probiyotik ve prebiyotik yiyecekleri öğren, hastalıklardan korun! Sağlıklı bir yaşamın keyfini sür!
Bağışıklığını güçlendirmek için gerekli olanlar bağırsaklarında gizli, unutma! Mikrobiyomunu keşfet, beslenmeni yönet, sağlığına hükmet!
Kaynaklar
Covid-19 ile Mücadelede Akciğer ve Bağırsak Mikrobiyotalarının Rolü
COVID-19 and the Gut Microbiome: More than a Gut Feeling
Gut microbiota and Covid-19- possible link and implications