Kansızlık kadınlarda daha çok görülüyor

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gani Dolar, erkeklerde daha az olmak üzere kadınların yarısından fazlası kansızlık (anemi) problemi ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Özel Meltem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gani Dolar, kansızlık durum ciddi sağlık problemlerini de beraberinde getirdiğini ve insanları zor durumada bıraktığını belirterek," Ciddi anemi, eğer anemi yavaş gelişiyorsa tolere edilebilir. Fakat hemoglobin değeri 7 gr / dl altına düştüğü zaman doku hipoksisine bağlı yorgunluk, baş ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, göğüs ağrısı gibi semptomlar ortaya çıkar. Solukluk, görme bozukluğu, bayılma ve çarpıntı anemik hipovolemiye işaret eder ve acil müdahale gerektirir. Aneminin akut veya kronik olup olmadığı belirlenmeli ve altta yatan sistemik gelişime ait veriler araştırılmalıdır. Aile hikayesi, ilaçlara maruz kalma, alkol kullanımı ve kan kaybı sorgulanmalıdır. Teşhise yardımcı olacak fizik muayene bulguları solukluk, lenfadenomegali, karaciğer ve dalak büyümesi, sarılık, kemiklerde duyarlılık, nörolojik semptomlar ve dışkıda kan görülmesini içerir" diye konuştu.

Dr. Dolar, laboratuar değerlendirmesinin anemi tanısının temel taşını oluşturduğunu ifade ederek, "Anemi, kan kaybı, kırmızı kan hücrelerinin yetersiz yapımı, kırmızı kan hücrelerinin aşırı yıkımı ya da altta yatan sistemik bir hastalığın sonucu olarak ortaya çıkan ve sık karşılaşılan klinik bir durumdur. Anemide, dolaşan kırımızı kan hücre kitlesi azalmıştır. Kadınlarda hemoglobin değeri 12 gr / dl hematokrit değeri yüzde 36, erkeklerde hemoglobin değeri 14 gr / dl hematokrit değeri yüzde 42'den azdır. Aneminin klinik belirtileri sebebine, derecesine ve başlangıç hızına göre değişiklik gösterir. Kardiyopulmoner (kalp - akciğer ) hastalık gibi altta yatan diğer hastalıklar klinik tabloyu daha da ağırlaştırabilir. Hemoglobin ve hematokrit değerleri, retikülosit sayımı, ortalama eritrosit hacmi (MCV) ve periferik yaymanın değerlendirilmesi laboratuar tetkiklerinin başta gelenleridir. Hemoglobin ve hematokrit kırmızı kan hücre kitlesini gösterir. Retikülosit sayımı, kırmızı kan hücre üretimini yansıtan ve anemiye karşı kemik iliği cevabını gösterir. MCV sıklıkla anemiyi sınıflandırmak için kullanılır. Sırayla düşük, normal ve yüksek MCV, ye göre mikrositik, normositik ve makrositik anemi diye tanımlanır. İyi hazırlanmış periferik yaymanın değerlendirilmesi büyük önem taşır. Kırmızı kan hücrelerinin büyüklüklerindeki ve şekillerindeki değişimler görülebileceği gibi beyaz hücre ve trombositlerdeki spesifik morfolojik anormallikler görülebilir" şeklinde konuştu.

ANEMİNİN AYRIM TANISI İÇİN EK TESTLER YAPILMALIDIR

Özel Meltem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gani Dolar, aneminin kesin tanısı için bulguların durumuna göre ek testler yapılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Hemoglobin elektroforezi, Glukoz 6 Fosfat Dehidrogenaz seviyesi, serum demir ve demir bağlama kapasitesi, ferritin, folik asit, B12 Vitamin düzeyi, kemik iliği biopsisi gibi. Tipik olarak anemiler MCV ve retikülosit sayısına göre sınıflandırılır. Düşük retikülosit sayısı ile birlikte olan anemi bozulmuş kırmızı kan hücre yapımını, artmış retikülosit sayısı ile birlikte olan anemi ise kırmızı kan hücre kaybı veya yıkımını gösterir. MCV değeri ve periferik yayma çoğu zaman ayırıcı tanıda önemlidir. Anemi multifaktöryel orijinli olabilir. Gatrointestinal sistem kanaması, jinekolojik kanama ile birlikte alkolizm, beslenme bozuklukları, karaciğer, böbrek hastalıkları bulunabilir. Anemi tedavisinin altta yatan sebebe bağlı olarak yapıldığını belirtmekte, kimi zaman ilaç ya da cerrahi kimi zaman ise ilaç ve cerrahi tedavi kombine şeklinde yapıldığını söylemektedir. Acil durumlarda ya da tedaviye yanıt alınamayan durumlarda kan transfüzyonu yapılmaktadır."

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ