Hastalar kime gitmeli?
Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı yeni sistemi de göz önüne alırsak öncelikle aile hekimine gitmelerinde fayda var. Aile hekimi bulguları değerlendirip bir tedavi veya ileri yönelik tetkikler isteyebilir. Ancak aile hekiminin uyguladıklarıyla 10 günlük süreçte geçmiyorsa, o zaman daha detaylı araştırmalara girmek gerekebilir. Ancak bazı önemli bulgularda, örneğin idrarda kanama görüldüyse o zaman aile hekiminin hemen ileri tetkikler için hastayı yönlendirmesi gerekir.
Hasta doğru hekimle buluştu ve bir şüphe var. O zaman ne gibi tanı aşamalarından geçiyor?
Öncelikle hastanın hikayesinin dinlenmesi gerekiyor. Ailesinde kanser vakası olup olmadığı, nasıl bir iş yaptığı, genel sağlık durumu, sigara içip içmemesi gibi sorular sorulur. Tetkikler her zaman en basitinden başlar. Ancak tek bir tetkikte tanı girilmesi pek mümkün olmaz. Sözgelimi hastanın idrar yolunda kanama vardır ve ultrason çekilir, bunda bir şey çıkmaz. Sonra tomografi çekelim dersiniz, bunda da bir şey çıkmaz. Ama başka bir şeyi gözden kaçırmamak için bütün idrar yollarına endoskopik olarak bakarsınız ve o zaman bir şey bulursunuz. Burada tanı sürecini yürüten hekim önem kazanır. Hekim bulguları görüntüleme yöntemleriyle destekleyerek tanıyı koymaya çalışır.
Peki tedaviye gelindiğinde neler oluyor? Kanserin tedavisi tek bir sistem üzerinden mi işliyor?
Kanserde hekimler arasında da bir branşlaşma var. Her hekim her kanseri tedavi etmiyor. Genelde bir uzmanlaşma söz konusu. Ayrıca kanser tedavisinde uzmanlaşma da olsa tek bir doktorun tedavisi değil, multidisipliner bir yaklaşımla tedavi ön planda tutuluyor. Örneğin meme kanseri tedavisine bakacak olursak; burada radyoterapist, cerrah, medikal onkolog, patalog, psikiyatrist bir ekip olarak tedavi planının içinde yer alıyor. Bir doktorun A’dan Z’ye hastanın her sorunu ile ilgilenmesi mümkün değil. Çünkü bu hastalık birçok uzmanlığın birleştiği bir tedavi süreci gerektiriyor. Bir hastanın en az üç veya dört hekimin kontrolünde olması gerekiyor.
YARIN: Kansere çare yakın mı?
Tanı için kullanılan cihazlar
RADYOLOJİ
Hastalıkların teşhis ve tanısında önemli bir yer tutan radyoloji alanında pek çok cihaz kullanılıyor. Bunlar kısaca şöyle:
Tomosentez
Meme kanseri teşhis ve tanısında fark yaratan yeni bir dijital mamografi yöntemidir. Farklı açı ve kesit görüntüleme özelliği sayesinde meme kanserinin saptanmasında standart dijital mamografiden daha fazla avantaja sahip bir teknolojidir. Bu yöntem sayesinde ince kesitlerin birleştirilmesiyle elde edilen 3 boyutlu görüntüyle sorunlu bölgelerin net bir şekilde tanımlanması sağlanır.
Avantajları:
* Çok küçük tümörlerin bile tanısına imkan vererek tümörü erken saptama başarısını artırır.
* Net sonuçlar sağlaması nedeniyle hastayı tekrar mamografiye çağırma olasılığını azaltarak, aldığı radyasyon dozunu düşürür.
* Gereksiz biyopsi ve ameliyat oranını azaltır.
* Tümörün yerini 3 boyutlu olarak tespit eder.
* Çekim esnasında memenin standart yöntemlere kıyasla daha az sıkıştırılmasını gerektirerek ağrıyı
Doppler
Ultrasonografi (Elastografi)
Ses dalgalarını kullanarak vücut içi organları ve damarları görüntülemeye yarayan bir yöntemdir. Doppler Ultrasonografi ile çoğu patolojik olgu, hastaya herhangi bir zarar vermeden kolaylıkla teşhis edilebilir. Bu yöntem, meme hastalıklarının tanısında ve takibinde büyük bir etkinlikle kullanılmaktadır.
MR (Manyetik Rezonans)
Manyetik Rezonans görüntüleme hasta vücudundaki hidrojen atomlarının güçlü bir manyetik alanla etkileşimlerinden faydalanan bir görüntüleme yöntemidir. Hastaya herhangi bir rahatsızlık vermeden çok kaliteli görüntüler elde edilebilmekte ve bu sayede teşhis mümkün olmaktadır. Vücudun hemen hemen her bölgesi MR ile görüntülenebilir.
X-ray
Röntgen ışınlarının (X ışını) cisimlerin içinden geçme özelliğinden faydalanılarak görüntü oluşturulması işlemine verilen isimdir. X-ray görüntüleme aslında mamografinin de esasını oluşturmaktadır. Günümüzde özellikle akciğer ve kemik patolojilerinin tetkikinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
Kemik Dansitometresi
Farklı enerji seviyelerinde X ışınları kullanarak kemik yoğunluğunu belirleme işlemine verilen isimdir. Özellikle osteoporoz (Halk arasında bilinen ismi ile kemik erimesi) tanısı ve takibinde kullanılır.
NÜKLEER TIP
En yaygın nükleer tıp görüntüleme tetkikleri PET CT ve Sintigrafi’dir.
PET CT
Bir PET (Pozitron emisyon tomografisi) ve bir de BT’den (Bilgisayarlı tomografi) oluşan entegre bir görüntüleme cihazıdır. PET sayesinde özellikle kanserli dokular kolaylıkla tespit edilebilmekte, BT ile de bu dokuların vücut içindeki yerleri çok büyük bir hassasiyetle belirlenebilmektedir. PET-CT cihazları günümüzde özellikle onkoloji ve kardiyoloji alanlarında kullanılmaktadır.
Sintigrafi
Radyoaktif maddelerin çok düşük dozlarının hastaya damar yoluyla verilmesinden sonra, ‘Gamma kamera’ denen özel görüntüleme aygıtlarıyla vücut içindeki konumlarının ve miktarlarının belirlenmesine dayanan bir görüntüleme yöntemidir. Günümüzde kemik, kalp, beyin ve böbrek sintigrafisi gibi birçok uygulama alanı bulunmaktadır.