Kanser tedavisi

Kanserle mücadelede; güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak gerekir. Antioksidan ve bağışıklık işlevini destekleyen gıdalar tüketmek, kansere karşı direnci artırır

Bağışıklık sistemi; vücudunuzun, kansere karşı en önemli savunucularından biridir. Kanser varlığı, bağışıklık sisteminin iyi çalışmadığının veya hastalık tarafından etkisiz hale getirildiğinin bir işareti olabilir. Kanserin doğal yöntemlerle önlenmesi ve tedavisinin ana prensiplerinden biri; bağışıklık işlevini güçlendirmektir. Bunun için de şunlara dikkat etmek gerekir:

Vücutta serbest radikal oluşumu önlenmeli.
Gıda yoluyla alınan çevresel serbest radikal kaynaklarına maruziyet kısıtlanmalı.
Antioksidan gıda ve bağışıklık işlevini destekleyen maddelerin alımı artırılmalı.

KANSER NASIL İLERLER?
Hücrelerin DNA'sında bulunan ve proto-onkogenler olarak bilinen parçalar; hücre büyümesinden ve aktivitesinden sorumludur. Genlerde meydana gelen mutasyonlar; onları onkogenlere (tümör) dönüştürebilir. Bu genler; hücreye daha hızlı bölünmesi için komut verir. Hücre, anormal kopyalarını yapmayı sürdürür; bu hücreler de çoğalıp tümörün büyümesine neden olur.

HATALI HÜCRELER ARTAR
Hücrelerin yaşam süreleri, kaç kez üreyebilecekleri; genetik kodlarına programlanmıştır. Programlı hücre ölümüne, 'apoptoz' adı verilir. Ancak p53 olarak bilinen bir genin hasara uğraması, apoptoz programını kesintiye uğratabilir. Bu olduğunda, hücreler 'ölümsüz' hale gelerek sonsuz bir döngüde hatalı kopyalar oluşturur. P53 genindeki mutasyonların; akciğer, kolon ve meme gibi kanserlerin yüzde 50'sinden fazlasında söz konusu olduğu düşünülmektedir. Hücreler; görevleri bu gibi hasarlara karşı tetikte olan ve 'tümör baskılayıcı genler' adı verilen başka genler de içerir. Hücrelerde tehlikeli bir mutasyon ortaya çıktığında, bu genler harekete geçer ve DNA hasarını onarır.

KANSER ÜÇ SINIFA AYRILIR
Kanser, mikrop altındaki görünümüne ve ilk başladığı vücut bölgesine göre sınıflandırılır.
Karsinomlar; organların çeper tabakasından kaynaklanan habis tümörlerdir. Tüm kanserlerin yaklaşık olarak yüzde 80'i karsinomdur.
Sarkomlar; kıkırdak, yağ, kas ve kemik gibi bağ dokusundan kaynaklanan habis tümörlerdir.
Lösemiler; kan ve kan yapıcı organlardan (kemik iliği, lenf sistemi ve dalak) kaynaklanan, lenfomalar ise lenf sistemini ilgilendiren habis tümörlerdir. Lösemiler genellikle tümör oluşturmaz.

TEDAVİ İÇİN TÜRÜ BİLİNMELİ
Kanser hücreleri başka organlara yerleşerek yeni tümörler oluşturabilir. Kanserin yeni bir bölgeye yayılmasına 'metastaz' adı verilir. Kanser öncelikle karaciğere, akciğerlere, kemiklere veya beyne yayılır. Başka bir bölgeye yayıldığında bile kanser, orijinal tümörün özelliklerine sahiptir. Örneğin karaciğere yayılan meme kanserine; karaciğer kanseri değil, metastatik meme kanseri denir. Bu ayrım, uygun tedavi stratejisinin belirlenmesinde önem taşır.

TÜMÖR VE KAN DOLAŞIMI
Normal hücreler gibi kanser hücrelerinin de yaşamak için gıdaya gereksinimi vardır. Kanser hücreleri de gereken gıdayı kan dolaşımından temin eder. Tümör hücreleri, yeni kan damarlarının oluşmasına yol açan proteinler salgılarlar. Bu sürece anjiyogenez adı verilir. Tümörün büyümesi; ihtiyacı olan gıdaları sağlayacak bu yeni damarların oluşmasına bağlıdır. İhtiyacı olan gıdayı temin eden tümör, zamanla büyür ve sonunda vücudun o bölgesini ele geçirir.


Prof. Dr. ERKAN TOPUZ / Sabah

Manşetler

DUYURU-4