Kamu Sağlık Hizmeti Sunucularında Fark Uygulaması

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 1 Ekim 2008 tarihinde tümüyle yürürlüğe girdi. Genel Sağlık Sigortası (GSS) açısından tüm toplumu eşit hak ve yükümlülükler çerçevesinde, kamu sağlık güvencesi içine alan yeni yapıda, doğumun

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 1 Ekim 2008 tarihinde tümüyle yürürlüğe girdi. Genel Sağlık Sigortası (GSS) açısından tüm toplumu eşit hak ve yükümlülükler çerçevesinde, kamu sağlık güvencesi içine alan yeni yapıda, doğumundan ölümüne kadar tüm bireyler bu güvence içinde sağlık hizmetlerine erişeceklerdir.

Ancak sağlık hizmeti sunucuları açısından GSS, fark uygulaması içerisine sıkışmış bir şekilde tartışılmaktadır. Bu tartışma, kendi içinde sadece özel sağlık hizmeti sunucuları açısından yapılmakta, kamu sağlık hizmeti sunucuları açısından ilk defa getirilen fark uygulaması dikkatten kaçmaktadır.

Yapılan son düzenlemeler dikkate alındığında, kamu sağlık hizmeti sunucuları (Sağlık Bakanlığına, devlet üniversitelerine, belediyelere ve Milli Savunma Bakanlığına ait sağlık hizmeti sunucuları) finansman kurumu SGK’dan, sundukları sağlık hizmetleri karşılığı aldıkları tutarların yanında, hastadan da kimi farklar alma konusunda yetkili kılınmıştır. Konuya vatandaş açısından bakıldığında ise, ödedikleri GSS primleri ve katılım payları yanında, kamu sağlık hizmeti sunucularından aldıkları sağlık hizmetlerinde, kendi ceplerinden ödemek durumunda olacakları fark tutarlar söz konusu olacaktır.

Kamu sağlık hizmeti sunucularının son 5 yılda, genel bütçeden aldıkları katkı, giderek azalmakla birlikte, döner sermaye dışındaki tüm maaş ödemeleri ve yatırım harcamaları ek bir finansman kaynağı olarak kendilerine ödenmektedir. Bu tutarı, vatandaşların ödediği vergilerden, kamu sağlık hizmeti sunucularına ödenen toplu bir fark ödemesi olarak kabul edebiliriz. Bu toplu fark ödemesine ek olarak, SGK tarafından belirlenen standartlar üstündeki otelcilik hizmetlerinde, belirlenen standart oda ücretinin 3 katı hastadan fark alınması mümkün bulunmaktadır. Örneğin SGK tarafından 2 kişilik odaların standart olarak kabul edildiğini ve 2 kişilik oda ücretinin 80 YTL olduğunu kabul ettiğimizde, tek kişilik odada yatmak isteyen bir hasta için 240 YTL fark alma imkanı getirilmektedir. Toplamda kamu sağlık hizmeti sunucusu 320 YTL oda ücreti tahsil etmiş olacaktır.

Kamu sağlık hizmeti sunucularına, hastadan fark alma konusunda getirilen bir diğer imkan da, istisnai sağlık hizmetleri konusunda ortaya çıkmaktadır. Hayati öneme haiz olmayan ve alternatif tedavileri de olan sağlık hizmetleri, istisnai sağlık hizmeti olarak tanımlanmakta ve bu kapsamda belirlenen sağlık hizmetleri için, 3 kata kadar hastadan fark alma hakkı getirilmektedir. Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından, hangi sağlık hizmetlerinin istisnai sağlık hizmeti kapsamına gireceği ayrıca belirlenecektir.

Kamu sağlık hizmeti sunucularına, hastadan fark alma konusunda getirilen son düzenleme ise öğretim üyesi farkıdır. Yasa’da öğretim üyesi tarafından sunulan tüm sağlık hizmetlerinde herhangi bir üst sınır getirilmeksizin hastadan fark alınmasına imkan getirilirken, SGK’ya üst sınır belirleme konusunda yetki verilmiştir. Öğretim üyesi farkının alınabilmesi için, Yasa’da ve yönetmelikte eğitim ve araştırma hastanesi olma şartı getirilmemiştir.

Yukarıdaki fark ödemelerine ek olarak, TBMM Genel Kurulunda Yasa’nın 73’üncü maddesine eklenen bir hüküm ile kamu sağlık hizmeti sunucularına götürü bedel üzerinde ödeme yapma imkanı da getirilmiştir. Düzenleme, kamu sağlık hizmeti sunucularına, herhangi bir fatura kesme zorunluluğu getirmeksizin SGK tarafından ödeme yapılmasını öngörürken, yukarıda yer verilen fark uygulamalarının da ayrıca devam etmesini söz konusudur.

Görüleceği üzere, kamu sağlık hizmeti sunucularının, sundukları sağlık hizmetleri karşılığında gelir olarak tahsil etme imkanı buldukları çok sayıda mali enstrüman bulunmaktadır. GSS’de 5754 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler sonucunda, prim ödeyen kişilerin değil, hizmet sunan kurumların mülkiyetinin dikkate alındığı bir ödeme modeli getirilmiştir. Bu durum, 60’ıncı hükümet Programında yer alan “kamu hizmetlerinde verimlilik” arayışının önünde en büyük engel olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak en önemli risk, kamu sağlık hizmeti sunucularının, götürü ödeme yanında aldıkları ek finansal katkılar ile sağlanan finansal güvence içinde, vatandaşların taleplerine karşı zamanla hassasiyetlerini yitirdiği bir hizmet sunum modeline doğru gitmesidir.

Hüseyin Çelik /

Manşetler

DUYURU-4