Kalp hastaları için ramazan ayı önerileri

Kalp hastalıkları ülkemizde her geçen gün artış göstererek gelişmiş ülkelerdeki gibi insanlarımızın bir numaralı ölüm nedeni olmaya başlamıştır.

Kalp hastalıkları ülkemizde her geçen gün artış göstererek gelişmiş ülkelerdeki gibi insanlarımızın bir numaralı ölüm nedeni olmaya başlamıştır. Gelişen tıbbi teknolojiler, hasta bakım ve tedavi hizmetleri nedeniyle kalp hastası tanısı aldıktan sonra uzun yıllar bu hastalık ile yaşamaya devam edeceklerdir. Doğal olarak da normal hayat sırasında dini vecibelerini de yerine getirmeye çalışacaklardır. Dini görevlerinin başında da ramazan aylarında oruç tutmak gelmektedir. Oruç tutmanın sağlıklı bireyler için birçok faydası olduğu bilinmektedir. Fakat kalp ve dolaşım sistemine etkileri yeterince bilinmemektedir.

 

BSK Konya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Niyazi GÜLER kalp hastalarına sağlıklı bir Ramazan ayı geçirmeleri için önerilerde bulunuyor.

 

Ramazan ayında oruç tutmak ile başlayan ve dini vecibelerimizi yerine getirirken normal günlerdeki yaşam tarzımıza göre birçok değişikliği uygulamaya başlarız. Bu değişiklikler Ramazan ayının rastladığı aya göre değişip zorlaşıp veya kolaylaşmaktadır. Ramazan yaz aylarına rastladığı dönemler hem oruç tutulan süre daha uzun sürmekte, hem de sıcaklık nedeniyle terlemenin artması sonucu sıvı kayıpları artmaktadır. Vucudumuzun bu değişen düzene uyum sağlaması da üç haftayı bulmaktadır. Bu da özellikle kalp hastalarının tedavilerinde ince ayarlamalar yapılmasına ve ilaç alım saatlerinin yeniden düzenlenmesini gerekmektedir. İlaç teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde artık birçok kalp ilacı günde tek doz veya iki doz kullanabilmekteyiz; bu nedenle oruç tutmayı düşünen hastalarımız mümkünse Ramazan başlamadan kendilerini takip eden doktor ile görüşerek en uygun ilaç kullanım şemalarını oluşturmaları büyük önem taşımaktadır. İlaç teknolojisindeki gelişmelere rağmen özellikle ileri kalp yetersizliği yakınması olan hastalarımızın tedavileri bazen iftar ve sahur arasına sınırlanamamaktadır; bu grup hastalarımız doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeli ve eğer doktoru izin vermiyorsa,oruç tutmamaları gerekmektedir. Çünkü bu gruptaki hastaların iyilik hali ancak tedavilerini muntazam kullandıklarında sağlanabilmektedir ve eğer denge bozulur ise bunu tekrar sağlamak çok uzun ve zahmetli, bazen de hastaneye yatışlarını gerektirecek düzeylere ulaşmaktadır.

 

RAMAZAN AYINDA BESLENME

 

Ramazan ayında oruç tutan kişilerin, Ramazan öncesi aldıkları kalori miktarları, oruç tuttukları dönemle karşılaştıran çalışmaların sonucu genellikle oruç tutulan dönemde daha az kalori tüketildiğini ortaya koymaktadır. Yine çalışmalar Ramazan ayında oruç tutanların kilo kaybetmediklerini göstermiştir. Bunun nedeni olarak fiziksel aktivitede bir azalma olduğu gösterilmektedir. Fiziksel aktivitenin düşmesine rağmen HDL+LDL kolesterolünün yükselmesinin en önemli nedeni ise uzun süren açlık döneminde vücuda dağılmış olan kolesterolü karaciğere geri taşınması ve kullanılması olduğu düşünülmektedir.

 

Ramazan ayında hastalarımızın yaptığı iki büyük beslenme hatası vardır:

İftarda tüketilen ağır ve aşırı yemeklerdir. Hastalarımız uzun süren açlık sonrası iftar sofralarının zenginliği  karşında birde dost ve arkadaşlar eşliğinde yapılan iftarlar kişilerin normalden fazla yemek yemelerine neden olmaktadır. Hepimizin bildiği gibi yemeklerin sindirimi için yemeklerden hemen sonra kanımızın en az 5’te biri mide ve bağırsaklarımıza aktarılmaktadır. Gün içinde uzun dönem su içilmemesi nedeniyle kanımızın en yoğunlaştığı dönem iftar öncesidir.  Araştırmalara göre oruç tutan kişilerde sıvı eksikliği olmadığı, gerekli olan sıvının iftardan sahura kadar olan bölümde alındığını göstermektedir. Bununla birlikte kalp hastalarında bazı problemler nedeniyle kişiler yeterli sıvı alamayabilmektedir. Bu hem dolaşan kanın daha koyu olmasına, yeterli dolaşımı sağlamak için kalbin daha hızlı çalışmasına, dolayısıyla kalbin daha çok yorulmasına neden olabilmektedir. Az sıvı içilmesi aynı zamanda da böbreklerin çalışmasını bozmakta; zehirli maddelerin kanımızdan temizlenememesine neden olabilmektedir. Yine hastalarımızın yaptığı en önemli hatalardan birisi de ağır iftar sonrası teravi namazı için serin havalarda camiiye gitmektir. Teravi namazına gidecek hastalarımızın, özellikle iftar yemeklerini az miktarda yiyerek efor sırasında kalplerini az yormaları uygundur. Yemekleri bütün bir akşama yayarak kalplerine düşecek iş yükünü azaltabilirler.

 

İkinci büyük beslenme hatası da sahur yapmamaktır. Bir çok kişi sabah erken kalkmamak için oruçlarını sahura kalkmadan tutmaktadır. Bu tip hareketler açlık periyodunun 20 saatte kadar uzamasına neden olabilmekte; hem glukoz metobalizmasını hem de kalp fonksiyonlarını negatif yönde etkilemektedir.

 

Araştırmalar Ramazan ayında daha çok tatlı ve kolesterolden zengin gıdaların tüketildiği bir dönem olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kalp hastalarının Ramazan boyunca daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Ramazan boyunca hem sebze hem de meyve tüketimini arttırarak, tükettikleri lifli gıdalar sayesinde açlık hissi daha azalacak, bunun yanında kolesterol ve yağ oranlarında artış görülmemiş olacaktır.

Manşetler

DUYURU-4