Kadına şiddet azalmıyor, olağandışılaşıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB), kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini vurgulayarak, 2010 yılına ait istatistiklerin, kadına yönelik şiddetin azalmadan sürdüğünü, hatta olağanlaştığını gösterdiğini bildirdi.

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Mirabel kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasımın, kadına yönelik şiddet günü olarak anılmasının üstünden 50 yıl geçtiği anımsatıldı. 2010 yılına ait istatistiklerin, kadına yönelik şiddetin ''azalmadan sürdüğünü, hatta olağanlaştığını'' gösterdiği belirtilen açıklamada, bu verilere göre, yılın ilk 7 ayında 226 kadının erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çekildi.

Resmi rakamların, son 7 yılda kadın cinayetlerindeki yüzde 1400 artışa işaret ettiği vurgulanan açıklamada, "Bu resmi kayıtların dışında birçok kadının intihara zorlanarak öldürüldüğünü de biliyoruz. Eşcinsel, transeksüel bireylere yönelik cinayetler de artarak sürüyor'' denildi. Açıklamada, ''her gün üç kadının erkekler tarafından sudan bahanelerle katledildiği'' vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

''Kadınlar ayrılmak istedikleri, tuzluğu uzatmadıkları, sık banyo yaptıkları, cilveli saat sordukları, yemeği zamanında yetiştiremedikleri, beyaz tayt giydikleri, evden izinsiz çıktıkları için; şimdiki ya da eski kocaları, ağabey, baba ve sevgilileri tarafından öldürülüyorlar.

Medya kadın cinayeti haberlerini magazinleştiriyor, katil erkekleri mazur gösterecek biçimde haberleştiriyor, kadınlara yönelik şiddeti ve cinayeti meşrulaştırıyor.
Tecavüz, skeç konusu yapılarak seyirlik bir komediye dönüştürülüyor, böylece olağanlaştırılıp sıradanlaştırılıyor ve adeta özendiriliyor. Tecavüzcüler, erkek yargının sayesinde, dosyanın Adli Tıp'tan geç gelecek olması bahane edilerek tahliye ediliyorlar.''

Bu konuda önlemler ve yaptırımların ''son derece yetersiz'' olduğu ifade edilen açıklamada, ''Katiller yargıdan haksız tahrik indirimi alarak, çok az cezalarla kurtuluyorlar ve öldürmek için cesaret buluyorlar. Erkeklerin öfkelerini boşalttıkları en bedelsiz aracı durumundaki kadınlar mahkemelerde konuşamıyorlar, ama katillerin zina suçlamaları haksız tahrik uygulanması için yeterli kanıt sayılıyor. Bilinmelidir ki kadın cinayetleri ve tecavüz münferit değil, sistematiktir. Neden; eğitimsizlik, sapıklık veya kültürel değil, erkek egemenliğidir. Kadına yönelik şiddet; kadınların emeklerini ve bedenlerini baskı altına almak ve denetlemenin en doğrudan aracıdır'' görüşüne yer verildi.

Şiddet olgularında adli rapor düzenlenmesinin ve doğru yönlendirmenin yaşamsal olabildiği belirtilen açıklamada, şu önerilerde bulunuldu: ''Jinekolojik muayenenin ilk 72 saat içinde yapılması, travma bulgularının kaydedilmesi, mutlaka psikiyatri konsültasyonu istenmesi son derece önemlidir. Acil eylem planına ihtiyaç bulunmaktadır. Başta Başbakanlık olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Mahkemeler, Savcılıklar, Valilikler, Belediyeler, tüm ilgili kurumlar tarafından kadın-erkek eşitliği fiili olarak hayata geçirilmelidir.

Kadınlara yönelik her türlü şiddet, baskı ve ayırımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam hakkını garanti altına almak için gerekli tüm adımlar atılmalıdır.
Kadın cinayetlerinin sona ermesi için acil eylem planı kadın örgütleriyle birlikte hazırlanarak uygulanmaya konmalıdır. Adli Tıp Kurumu üniversitelerin 'bilimsel, akademik veya idari üstleri' değildir. Üniversite Hastaneleri, YÖK Kanunu ve Adli Tıp Kurumu Kanunu uyarınca resmi bilirkişi statüsündedir. Tecavüz davalarında Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması zorlamasına son verilmeli, Üniversite Hastanelerinden alınmış raporlar yeterli ve geçerli kabul edilmelidir.

Kadın cinayetlerinde 'haksız tahrik indirimi' uygulamasına son verilmelidir.
Şiddet gören kadın karakol, adliye, jandarmaya başvurduysa yasal haklarını kullanması sağlanmalı, özel önlemler alınarak koruma altına alınmalı, evine yollanmamalıdır. Sayısı sadece 38 olan sığınma evi sayısı her 7500 nüfusa 1 sığınma evi düşecek kadar arttırılmalıdır. Kadın ve çocukları şiddetten korumak için çıkartılan 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi uygulamaya konulmalıdır. Tüm bu önlemler acilen uygulanmalıdır.''

Manşetler

DUYURU-4