Kadın erkek eşitliği için "Ombudsmanlık önerisi"

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) çalışanlarından Burcu Sarıer'ın uzmanlık tezinde, ''eşitlik ombudunun'', Türkiye'de oluşturulmasının,..

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) çalışanlarından Burcu Sarıer'ın uzmanlık tezinde, ''eşitlik ombudunun'', Türkiye'de oluşturulmasının, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın önlenmesine önemli katkıda bulunacağı vurgulandı.

Sarıer'in, ''Kadın-Erkek Eşitliği Bağlamında Bağımsız Bir Kamu Denetim Kurumu: Ombud(sman)'' başlıklı uzmanlık tezinde, Türkiye'nin demokratik ve hukuk devleti olmasının yanı sıra AB adaylık sürecinde olduğu hatırlatılarak, diğer üye ve aday ülkeler gibi kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere yürürlüğe konulan yasaların uygulanmasını izlemek, ihtiyaç duyulması halinde toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik önerilerde bulunmak, eşit muameleyi teşvik etmek ve cinsiyet temelinde ayrımcılık yapılmaksızın bütün insanlara eşit davranılmasını desteklemek üzere gerekli kurumsal yapılanmaları oluşturmakla yükümlü olduğu belirtildi.

Bireyi devletin karşısında korumak ve kişinin sahip olduğu hak ve özgürlükleri güvence altına almak amacıyla faaliyet gösteren ''ombud kurumu''nun, 1970'li yıllardan itibaren Avrupa'da ortaya çıkan yeni eşitlik anlayışı kapsamında kadın-erkek eşitliğinin gerçekleştirilmesini teminen oluşturulmaya başlandığı anlatılan tezde, AB ülkelerinde ''cinsiyet eşit Ombudu'' gibi, parlamento tarafından atanan, faaliyetlerinde parlamentoya karşı sorumlu olan ve faaliyetlerine ilişkin yıllık raporlarını parlamentoya sunan ''eşitlik ombudu'' örneğine de rastlandığı ifade edildi.

Çalışma kapsamında incelenen ülkelerde yasaların ve kurumsal yapılanmaların ağırlıklı olarak 1970'li yılların sonlarında oluşturulmaya başlandığının görüldüğüne işaret edilen tezde, kurumun oluşturulmasının ardından küresel olarak kadın hareketlerinde ve haklarındaki gelişmelerin de etkisi sonucu AB'nin eşitlik konusuna önem vermeye başladığı belirtildi.

Söz konusu ülkelerde, cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve ayrımcılığın önlenmesi amacıyla yürürlüğe giren yasaların başlangıçta istihdam alanında, ''eşit işe eşit ücret'' prensibini teminen, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele eksenli olarak hazırlandığına dikkat çekilen tezde, daha sonra ayrımcılık alanlarının kapsamının genişletildiği, istihdam alanında ücret eşitliğinin yanı sıra işe başvurma, işte yükselme, işten ayrılma, mesleki eğitim gibi diğer süreçleri de kapsadığı kaydedildi.

-OMBUD KURUMUNA ERKEKLER DE ÖNEMLİ ORANDA BAŞVURUYOR-
Ombud kurumuyla sayesinde yapılan düzenlemelerle doğrudan ve dolaylı ayrımcılık tanımları, cinsel tacizin yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı taciz, pozitif ayrımcılık, ispat yükümlülüğünün yer değiştirmesi, doğrudan ayrımcılıkta haklı gerekçeye izin verilmemesi, ayrımcılık nedeniyle tazminat talep etme hakkı gibi hükümlerin iç hukuka aktarıldığının görüldüğüne işaret edilen tezde, yapılan değişikliklerle aktif bir toplumsal cinsiyet eşitliği politikasının hedeflendiği ifade edildi.

Ayrımcılığa maruz kaldığını düşünen bireylerin ombuda kolay ulaşmalarına imkan sağlamak üzere Avusturya gibi bazı ülkelerde merkez ofis yanında bölge ofisleri oluşturulduğu, başvuruların şekil şartlarına bağlanmadığı, farklı iletişim vasıtalarının kullanılabildiği anlatılan tezde, ombuda cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle çoğunlukla kadınların başvurduğu, ancak kuruma erkeklerin de önemli oranda müracaat ettiği belirtildi. Tezde, bunun da ombud kurumunun sadece kadınlara yönelik bir yapılanma olmadığını gösterdiği kaydedildi.

Ombudların araştırmaları çerçevesinde ihtiyaç duydukları bilgi ve belgelere ulaşma yetkisine sahip oldukları ve kendilerine gelen şikayetler konusunda tavsiye verme, cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık konularında araştırmalar yürüttükleri, rapor ve tavsiyeler yayınladıkları, vakaları ilgili kurumsal mekanizmalara taşıdıkları anlatılan tezde, hatta Avusturya ve İsveç gibi bazı ülkelerde ilgili tarafı mahkemede temsil ettikleri veya davaya taraf olma, bilinç artırma gibi faaliyetler yürüttükleri belirtildi. Tezde, ayrıca bazı ülkelerde hem kamu hem de özel sektör faaliyetlerine ilişkin ayrımcılık şikayetleriyle ilgilenen, idari olayları inceleme ve idari yaptırım uygulama hakkı ile iş görüşmelerinde ve eğitim kuruluşlarına giriş sınavlarında gözlemci olarak bulunma yetkisine sahip ''kadın-erkek eşitlik ombudu'' da bulunduğu ifade edildi.

Ombudların ayrımcı hükümler içeren yasaların değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması konusunda da önerilerde bulunabildiğine işaret edilen tezde, böylece toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına önemli katkılar sunabildikleri belirtildi.

-''EŞİTLİK OMBUDU, TÜRKİYE'DE AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİNE KATKIDA BULUNUR''-
''Çalışma neticesinde, eşitlik ombudunun, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için devlet bünyesinde başlayan kurumsallaşma süreci kapsamında ülkemizde de oluşturulmasının, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın önlenmesine önemli katkıda bulunacağı düşünülmektedir'' ifadelerine yer verilen tezde, işlevsel bir eşitlik ombudu oluşturulmasını teminen kurumsal yapılanma ile beraber eşitlik çerçeve yasasının hazırlanmasıyla mevcut idari ve yargısal düzenlemelerde uygun değişiklikler yapılması gerektiğine işaret edildi.

Ombud mekanizması toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda tüm sorunları çözecek sihirli bir formül olmadığı, ancak eşitliğin teminine hizmet edeceği kaydedilen açıklamada, kurumun etkili işleyebilmesi için kurulma aşamasında gerekli alt yapının oluşturulması, ülke realitelerinin göz önünde bulundurulması, kamuoyunun kurum hakkında bilgilendirilmesi ve kamuoyu desteğinin sağlanması gerektiği vurgulandı.

Türkiye'de kurumun başarı ile uygulanabilmesinde risk oluşturacak kalabalık nüfus, geniş yüzölçümü, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve ayrımcılığa ilişkin farkındalık ve bilinç düzeyinin yeterli olmaması gibi faktörler bulunduğu ifade edilen tezde, ancak, kurumsal mekanizmaların oluşması için gerekli politik ortamın de bulunduğu belirtildi.

Kurulması önerilen ombud kurumunun sadece cinsiyet ayrımcılığı alanında faaliyet göstermesi halinde mevcut deneyimlerin aktarılmasına imkan vererek hızla uzmanlaşmayı sağlayacağı ve cinsiyet eşitliği çabalarının ikincilleştirilmesini engelleyeceği vurgulanan tezde, Türkiye'de oluşturulacak bir kadın-erkek eşitliği ombudunun, eşitlik konusunda sınırlar ötesi dayanışmanın öne çıkmakta olduğu günümüzde, bölgesel olarak da bir örnek teşkil edeceği kaydedildi.

Manşetler

DUYURU-4