Yenidoğan çocuklara test yapılarak işitme kaybının tespit edilmesinin erken tanı konusunda büyük önem taşıdığını anlatan uzmanlar, 'Bu test bebeğin canını acıtmıyor. Yalnızca ses göndererek test yapıyor. Ebeveynler doğumdan sonra işitme testini mutlaka yaptırmalı' diyor
İşitme engelli doğan çocukların 3. ayına gelinceye kadar işitme kaybı konusunda kesin tanı koymak gerekiyor. 6. aya kadar ise işitme kaybının derecesinin tespit edilerek kullanılacak araç gereçle ilgili yöntemin belirlenmesi önem kazanıyor. Yenidoğan çocuklarda işitme testi yapılarak işitme kaybının tespit edildiğini anlatan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Odyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ataş, testin erken tanı konusunda önemini vurguladı. Ataş, 'Birkaç dakika süren bu test bebeğin canını acıtmıyor. Yalnızca ses göndererek test yapıyor. Ebeveynler doğumdan sonra işitme testini mutlaka yaptırmalı' şeklinde konuştu.
YAŞAMLARI KURTULUYOR
'Çocuklarda işitme cihazı kullanacaksa hemen cihazla eğitime başlanmalı' diyen Prof. Dr. Ataş, 'İşitme cihazı takılsa da dinlemeyi öğretmezsiniz. Eğitimle çocuk, 1 yaşına kadar dinlemeyi öğreniyor, daha sonra konuşabiliyor' diye konuştu. 1 yaşına kadar işitme cihazı uygulanan çocukta istenilen yeterlilik sağlanamazsa biyonik kulak uygulamasının yapıldığını anlatan Ataş, 'Böylece çocukların normal işiten çocuklardan farkı kalmıyor. 1 yaşına kadar sürecin bitmesi gerekiyor. Eğitimle çocuklara bir dil kazandırıldığında çocukların tüm yaşamı kurtuluyor' ifadelerini kullandı.
EĞİTİM SIKINTISI VAR
'Çocuklara tanı koyuyor, cihaz uyguluyor, ameliyatla implant takarak gereken tetkikleri yapıyoruz. Daha sonra işitmeye başlayan çocuğu eğitime gönderiyoruz. Ama istediğimiz hiçbir gelişmeyi kaydedemiyoruz' diyen Ataş, işitme engelli çocukların koklear implant operasyonlarından sonra eğitilmesi noktasında sıkıntı yaşandığını kaydetti. Bazı işitme engelli öğretmenlerin 'Ben öğretmenim ama hiçbir pratiğim yok' dediğini aktaran Ataş, öğretmenlerin kendi bir şey bilmezken, nasıl eğitim vereceğinin sorgulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Özel eğitim merkezlerinde tecrübesiz öğretmenlerin çalıştırıldığını anlatan Ataş, 'Zamanla yarışıldığı için, 0-2 yaş dönemi kaçırıldığında öğrenme süreci kaybediliyor' diye konuştu.
YILDA BİN İMPLANT
Türkiye'de yılda bin implant yapıldığını anlatan Prof. Ataş, Türkiye'nin yıllık bin 500 implant uygulamasına ihtiyaç duyduğunu söyledi. Kalan 500 kişiye işaret dili öğretildiğini belirten Ataş, bu kişilerin implant yapılamadığı için konuşmayı öğrenemediğini aktardı. İmplant yapılamamasındaki en büyük eksikliğin SGK ödemelerinin durdurulması nedeniyle operasyon noktasında sıkıntı yaşandığını belirtti.
İŞİTME CİHAZLARINDA BİZ DE ÜRETİM KISMINA GEÇMELİYİZ
SGK ödemeleri aşağı çektikten sonra koklear implant çalışmalarının sıkıntıya girdiğini anlatan Prof. Ataş, 'SGK ödemeleri düşürdüğü zaman firmalar cihaz kalitesini düşürüyor, yedek parça kısıtlanıyor. Çantanın içinden cihaz için gerekli olan yedek parçalar çıkmıyor. Firmalar SGK'nın düşürdüğü fiyatla kar ediyor' diye konuştu. İleri teknoloji ürünlerini aldırmakta zorlandıklarını ifade eden Ataş, 'Her işitme cihazı kullanılmıyor. Güney Kore bir ürün getirdi. Bu ürünün kendi ülkelerinde satılmama koşuluyla üretimine izin verdi. Çok kalitesiz. Onu Türkiye piyasasına soktular. Kullanılmamasını istedik. 2 yıl önce üretilmiş ürünü getirmektense on yıl önceki ürünler getiriliyor. Biz üretmediğimiz sürece bunlar hep yaşanacak. Üretim mümkün ancak çok ciddi bir bütçe ayırmak gerekiyor' şeklinde konuştu.
DEVLETTE BİR İLK!
İstanbul Kalkınma Ajansı'nın girişimleriyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde işitme engelli çocuklara yönelik eğitim merkezi açıldı. Şu an eğitim merkezinde 50'ye yakın işitme engelli çocuğun eğitim gördüğünü belirten Ataş, 'Özel eğitim merkezlerinin eğitim sistemine bir yaptırımımız olmadığı için kendi eğitimimizi kendimiz verelim istedik. Bu nedenle Cerrahpaşa'da işitme engelli çocuklar için eğitim merkezi açtık' diye konuştu.Merkezde 0-6 yaş grubu çocukların eğitim gördüğünü aktaran Ataş, 'Tamamen çocuğu tedavi ve eğitimdeki gelişimine bağlı olarak eğitim veriyoruz. Çocuklar özel eğitim alsın ama arta kalan zamanda bize gelsin, açığı kapatalım. Hedefimiz bu' dedi. Prof. Ataş, 'Temel eğitimlerle çocuklar konuşma alışkanlığı kazanmaya başlıyor. Bu aşamadan sonra çocuğun kreşlere, anaokullarına diğer 'normal işiten' çocuklarla aynı ortamlarda bulunarak hayatla kaynaşması gerekiyor. Projenin geliri bu yıl sonunda sona eriyor. Projenin devamlılığı için bir kaynak bulamadık. Devamlılık için kaynak arıyoruz. Devlet üç eğitim saati için 40'ar dakika ödeme yapıyor. Özel yerler de o parayla saati kırpıp iki saat eğitim veriyor. Haftada iki saat de çocuğun eğitimine yetmiyor' şeklinde anlattı.