Güney Öztürk / Vatan
ABD’nin Boston şehrindeyim. Burası ülkenin en seçkin Harvard, MIT, Boston, Northestern, Suffolk, Berklee gibi 52 üniversitesinin bulunduğu bir açık hava kampusu görünümünde. 152 bin öğrenci, sadece yemesi içmesi, ailelerinin geliş gidişiyle ekonomiye yılda 1.7 milyar dolar katkı sağlıyor. Dünyanın en akıllı beyinlerinin yeni uğraşı alanı ise biyoteknoloji (Biotek). Biyoteknoloji, insan hücrelerine mühendislik yollarla müdahale edilerek yapılan spesifik ilaçları kapsıyor.
Üretim-yatırım ekosistemi
Boston’da 10 yılda bu endüstriye yatırım yapan şirket sayısı yüzde 28 arttı. Devletin sağlık yatırımlarının yüzde 80’i Boston’a akıyor. Hiçbir sektör şu an bu işten daha parlak değil. Boston; Silikon Vadisi’nin olduğu San Francisco’yu bile geçerek en parlak beyinleri, en büyük ilaç şirketlerini ve startup’lara para yatıran en iştahlı Venture Capitalistleri bir araya getiren bir eko-sistem oldu. Bu şehirde her gün 35 bin kişi ilaca kafa patlatıyor, akademik keşifler anında yatırımcı buluyor, onayın ardından derhal üretime geçiliyor.
Uluslararası gazetecilerle birlikte Fransız ilaç şirketi Sanofi Genzyme’in konuğu olarak gittiğim Boston’da şirketin fabrikasını gezdik. Sanofi; pazar payı ile Türkiye’nin üçüncü ilaç firması. Lüleburgaz’daki fabrikası Türkiye’nin en büyük ve en gelişmiş ilaç üretim tesisi. Her 9 kutu ilaçtan 1’i bu tesisten çıkma.
Boston Framingham’da da uzay üssü gibi fabrikada biyoteknolojik ilaçların yapımına şahit olduk. Üretimi 90 gün süren biyotek ilaçlarını bilim adamı Huawei Qiu şöyle tanımlıyor: “Ecza dolabınızdaki ağrı kesiciler bisiklet, insulin ilaçları ise araba üretmek gibiyse; biyotek ilaçlarını F-16 ya da Boeing uçağı yapmak gibi düşünebilirsiniz.” Bu ilaçların test aşaması bile 10-12 yıl sürüyor, her bir ilaç için başarılı olsun olmasın 2.5 milyar dolarlık yatırım yapılıyor. Biyotek ilaçlar, başta kanser olmak üzere kronik ve tedavisi zor (Parkinson, MS) hastalıklar da dahil birçok çaresiz hastalığı iyileştiriyor. Ayrıca kimyasal haplara göre etkisi çok daha uzun, hatta kişiye özel. Hastalığa kimyasallar (haplar gibi) ile değil, yaşayan proteinlerle (enzimlerle) müdahale ediliyor.
Boston’da 5 bin çalışanıyla en büyüklerin başını çeken Sanofi Genzyme’in hedefi de işte bu yeni tedavi yöntemini kullanarak, kanser dahil birçok çaresiz hastalığı yenmek. Şirketin Başkan Yardımcısı Bill Sibold, Cambridge’teki Sanofi genel merkezinde “Şu gördüğünüz 4 blok çaplı (1 mil) küçük alanda 120 biyoteknoloji şirketi harıl harıl yeni ilaçlar bulmak için çalışıyor” diyerek söze başlıyor. Sanofi’nin piyasada kendi geliştirdiği 20’nin üzerindeki biyoteknolojik ilaçla birçok hastalığın sadece semptomlarını değil, kendisini de yendiğini söylüyor. Buna halk arasında egzema diye bilinen (atopik dermatit) de dahil. Sanofi’nin Gelişen Pazarlar Başkan Yardımcısı Jean-Luc Lowinski sağlık yatırımının geleceğin işi olduğunu vurgulayarak, kişiye özel ilaçların pek yakında piyasa sürüleceğini müjdeliyor. 100 ülkedeki yıllık satışı 34 milyar doları bulan Fransız firmasının 2020 hedefi ise onkoloji, kalp, diyabet, astım, damar sertliği, dermatit alanlarında 6 yeni biyoteknolojik tedavi geliştirmek.
Biyoteknolojik özel aşılar 90 günde yapılıyor
Aşılar laboratuvardan sonra, tanklarda çoğaltılıyor. Tek bir aşı için 2.5 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.
NADİR HASTALIKLARA KARŞI YENİ TÜR AŞILAR
Sanofi Genzyme’in çok önemsediği diğer alan da nadir bulunan hastalıkları iyileştirmek. Nadir hastalıklar doğuştan geliyor. Vücudun bir takım proteinleri üretememesinden kaynaklanıyor. Aile genelde 15 yıl çocuklarının hastalığını teşhis edemiyor. Ancak 10-15 doktor gezdikten sonra teşhis konulabiliyor. Konuyla ilgili bilgi veren Luciana Gusukuma sadece nadir hastalıkların ilaçla tedavisini değil; hastalığın tespiti, aile içinde kimlere yayıldığı, doktor ve hekimlerin eğitimi, toplumda farkındalığın artırılması gibi birçok alanda top yekün bir savaş yürüttüklerini, 65 ülkede 700 hastayı ücretsiz tedavi ettiklerini ifade ediyor. Sanofi şu an 7 nadir hastalığa karşı aşı geliştirmiş. 12 aşı ise yolda. Suriyeli mültecilerin taramasını da yapan Sanofi yetkilileri, bunlar arasında en çok Pompei hastalığının (kas, solunum, iskelet bozukluğu) görüldüğünü ve Türkiye’nin aile içinde hastalık taramasında gayet başarılı olduğunun altını çiziyorlar.