İki gönül bir olunca samanlık seyran olur mu?

“İki gönül bir olunca samanlık her zaman seyran olmayabiliyor…” Ülkemizde son yıllarda boşanan çiftlerin sayısının dikkat çekici boyutlara ulaşması,..

Ülkemizde son yıllarda boşanan çiftlerin sayısının dikkat çekici boyutlara ulaşması ve geleneksel aile yapısı anlayışının sarsılması başta Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığımız olmak üzere toplumun her kesiminde endişe yaratmaya başladı. Basın açıklamalarıyla ve anket çalışmalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) aile ve boşanmalar konusunda çok çarpıcı bir basın açıklaması yaptı.

İki gönül bir olunca samanlık her zaman seyran olmayabiliyor
Evlenmeye hazırlanan çiftlerin birbirlerinden yaşam boyu sevgi, bağlılık, güven, cinsellik, neslin devamı, arkadaşlık ve benzeri birçok farklı ihtiyaçlarının doyurulmasını ve sonuçta mutlu olmayı beklediğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Evlilik, erkek ve kadın arasında toplumsal olarak onaylanan yasal bir ilişki biçimidir. Ömür boyu beraber ve mutlu olmak için başlanılmış bu birlikteliklerin bir kısmında, maalesef, kısa bir süre sonra sorunlar çıkmaya başlıyor. Bu sorunların temelinde çoğunlukla çiftlerin evlilik öncesi birbirlerini iyi tanımamaları yatıyor. Birbirlerini yeterince tanıdıklarını düşünen çiftler bile, evlenip bir çatı altında yaşamaya başladıktan sonra o güne kadar farkına varmadıkları noktaların var olduğunu ve iki gönül bir olunca samanlığın her zaman seyran olmadığını anlıyorlar. Ortaya çıkan çatışmaları çözümleme becerisi gösteremeyen çiftler, giderek birbirlerine yabancılaşıyor ve süre uzadıkça sorunları çözmek profesyoneller için bile çok zor bir hale gelebiliyor.” dedi.

Gelecek nesilleri evlilikten soğutuyoruz
CİSED olarak, mutlu bir evlilikle mutlu bir cinselliğin birbirine sıkıca bağlı kavramlar olduğunu her zaman ifade ettiklerini belirten CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; “Evlilik öncesi süreçte çiftlerin birbirlerini iyi tanımamaları, evlilikle ilgili gerçekçi beklentiler oluşturmamaları, eşiyle etkili iletişim kurma yollarını ve ortaya çıkabilecek sorunlarla nasıl baş edileceklerini bilmemeleri evliliğe iyi bir başlangıç yapmayı engelleyebiliyor. Bu sürecin böyle yaşanması çiftlerin sağlıklı cinselliğin nasıl yaşanacağını bilmemelerinden, iletişim teknikleri konusunda bilgi sahibi olmamalarından, anne-baba olmayı öğrenmediklerinden veya evlilik öncesi danışma ve rehberlik hizmeti almamalarından kaynaklanabiliyor. Bu tür evlilikler, sadece eşleri değil varsa çocukları, diğer aile bireylerini ve yakın çevreyi, yani bir anlamda toplumu da olumsuz etkileyebiliyor. Eşlerin, sağlıklı gitmeyen beraberlikler için yardım almamaları hatta bunu evlilik sürecinde yaşanılması kaçınılmaz doğal bir süreç gibi algılamaları sadece kendi yaşantılarını değil; onlarla birlikte büyüyen çocukları da etkileyebildiği için gelecek nesillerin evlilikten kaçınmalarının da tohumları atılabiliyor. Yani farkında olmadan gelecek nesilleri evlilikten soğutuyoruz. Artık lise düzeyindeki eğitimin her birey için zorunlu hale getirilmesinin planlandığı ülkemizde, ne yazık ki eğitimin önce evde başladığı gerçeği unutuluyor." dedi.

Huzurlu insan, sağlıklı cinsellik, mutlu bir evlilik ve aile yaşantısı için eğitim şart
Evlilik öncesi eğitimin gerekliliğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psk. Dan. Fatma Ayrık; “Evlilik öncesi eğitim alan çiftler, almayanlara göre iletişim ve sorun çözme hatalarını daha az yapıyorlar. Aile birliği, sağlıklı ve güçlü olduğu takdirde tüm fırtınaları atlatabiliyor ve sağlıklı bireyleri topluma kazandırabiliyor. Mutlu ve sağlıklı evliliğin bir yolu evlenmeden önce bu konuda eğitim almaktır. Derneğimiz cinsel sağlık eğitimleri kadar, aile ve evlilik hayatına başlamak için Evlilik Öncesi Anne-Baba ve Eş Eğitimleri’nin verilmesini savunmaktadır. Yani huzurlu insan, sağlıklı cinsellik, mutlu bir evlilik ve aile yaşantısı için eğitim şart.” dedi.

Manşetler

DUYURU-5