İki branş birleşmeli mi?

Son zamanlarda gelişen teknoloji ile de yeni tanı alanları çıktı. Bunlardan PET-BT ve PET-MRG neredeyse standart yöntemler hâline gelmeye başladı. Bu durum da doğal olarak nükleer tıp ve radyoloji gibi branşların birleşim alanı gibi algı oluşturdu.

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya bu tetkik yöntemlerinin hangi branşlar altında olması gerektiğini ve sebepleri ile ilgili olarak “Bu iki alan da gerçekten varlıklarını ispatlamış iki ayrı dal. PET-BT cihaz bazında bu iki bölümü bir araya getirecek bir teknolojik birleşmeyi sağladı. Altyapısında da bu hizmeti veren branşların birleşmesi gerekiyor. Yani iş üretirken bu branşlar bu birleşmeyi sağlamak zorundalar. PET-BT hem radyolojik görüntülemeyi hem de nükleer tıp ile ilgili görüntülemeyi barındıran ögeler içeriyor.” dedi.

"İki raporlu yazılmalı"

Bu ikilemi batılı ülkelerin çözdüğünü, Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da bunların iki raporlu çıktığını, yani ortak değerlendirildiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya birlikte çalışmasalar da iki kişinin iki ayrı rapor hazırladığını ve bunun doğası gereği böyle olması gerektiğini söyleyerek, “Ülkemizde bu konu gecikti. Zamanında gerektiği gibi ele alınamadı. İşbirliği konusunda çok başarılı değiliz millet olarak açıkçası. Hiçbir alanda bir araya gelemiyoruz. O nedenle biz şimdi bir karar alsak bile mutlaka kopacak ve iletişimle ilgili sorunlar olabilecektir.” dedi.

Hem PET-BT hem de PET-MRG için ortak çalışma gerekliliğini vurgulayan Kaya, “Her iki tetkik için de iki imzalı müşterek rapor hazırlanması gerekiyor. Tek rapor olabilir, iki imzalı ya da iki ayrı rapor da olabilir ama Avrupa derneğinde de, Amerika’da da bu böyle uygulanıyor. Bilimsel olarak bu bağlamda birleşme artık kaçınılmaz bir durum. Zaten kongrelerimiz de müşterek; en son  nükleer tıpçılarla aynı kongredeydik.” dedi."

"Gelişmiş ülkelerde ne oluyorsa bizde de olması gerekiyor"

İki branşın birleşmesi konusunun ise ayrı bir boyut olduğunu söyleyen Kaya, “Örneğin; Avrupa’da da birleşik değiller ama Amerika’da birleşikler, aynı ana bilim dalı altındalar. Bizde bu olmayabilir, ancak çalışma sürecinde PET-BT ve PET-MRG’de bir birliktelik yaratılmalıdır. Avrupa ve Amerika’da, gelişmiş ülkelerde ne oluyorsa bizde de olması gerekiyor. Çünkü MRG’de radyologların çok uzun süredir bir deneyimi var. Nükleer tıpçıların da radyonüklid görüntülemede çok uzun zamandır deneyimi var.” şeklinde konuştu.

“Üst ihtisas yapanlar olursa, tek imza ile rapor hazırlanabilir"

“Bu deneyimlere bir kişinin bir günde sahip olması mümkün değil. Bu yeni gelişmeyi bertaraf edebilmenin tek yolu müşterek rapor hazırlayabilmek.” diyen Kaya, daha sonra nükleer tıbbın veya radyolojinin üzerine yan dal gibi bir üst ihtisas yapanlar olursa, o zaman o uzmanların tek imza ile raporları hazırlayabilmesinin mümkün olabileceğini ve bunun çok güzel de bir çözüm olacağını ifade etti. Kaya ayrıca, Avrupa’da da bu şekilde uygulandığını, orada raporların tek imza ile çıkarıldığı bilgisini de verdi.

Prof. Dr. Tamer Kaya, uzmanlık dernekleri arasındaki işbirliğini ise “Uzun zamandan beri zaten Türkiye Nükleer Tıp Derneği ile görüşme içindeyiz. Kongrelerimize davet ediyoruz, biz de gidiyoruz ama açıkçası çok yoğun bir iletişim de olmadı, başkanlar düzeyinde oldu.” şeklinde konuştu.  

"Batı’daki uygulamalar ne yönde ise sonuç itibarıyla Türkiye de o tarafa gidiyor"

Genel olarak birleşmeye karşı bir görüşün olmadığını, Batı’daki uygulamalar ne yönde ise sonuç itibarıyla Türkiye’nin de o tarafa gittiğini ifade ederek, “Bazen her iki derneğin de kendi kitlelerinden farklı tepkiler gelebiliyor. Örneğin; alanlarını kaybetme endişesi vs. nedenlerle insanlar tepkili davranabiliyorlar. Ama bunun mevzuatı net olarak ortaya konulursa, her iki taraf da kendini güvence altında hissederse hiçbir sorun olmaz.” diyen Prof. Dr. Kaya, “ Zaten Batı’da ne ise onu yapma kararı alsak, o rotaya girsek bile bu sorunsuz halledilebilecek bir konu.” şeklinde konuştu.

"SGK tarafından da onaylanacağı düşüncesindeyiz"

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun PET-BT veya PET-MRG ile ilgili şu anki uygulaması hakkında da Kaya,  Tıpta Uzmanlık Kurulundan iki rapor hazırlanması yönünde karar çıktığını ve bunun SGK tarafından onaylanacağı düşüncesinde olduklarını söyleyerek, “Orada bir sorun vardı. SGK ödemiyordu radyologlar için. Burada nükleer tıbbın da bir beklentisi zaten yoktu. Hepsini halledebileceklerini düşünerek süreç yürüyordu ama Batılı eksende doğruyu, normları savunmak gerektiği için sonuçta bu noktaya gelmesi gereken bir konuydu.” dedi.

Kararın PET-BT için çıktığını, ancak şu an kesin olarak bilmemekle birlikte PET-MRG için de çıkmamasının mümkün olduğunu belirten Prof.Dr.Kaya, PET-MRG’nin daha da haklı nedenleri aynı yönde karar çıkmasını beklediklerini söyledi.

"İki branşın da biz daha iyi biliriz deme durumu yok"

“Şu an için iki branşın da biz daha iyi biliriz deme durumu yok. Modernlik, bilimsellik ve koskoca teknoloji bir araya gelebiliyorsa, biz de müşterek çalışmayı becerebilmeliyiz. Bu bizim için Batı referanslı ve gerekli bir uygulama olacak. Tek imza ile ısrar edilmesi sonuç itibarıyla daha ağır bedeller ödememize neden olabilir.” diyen Prof. Dr. Kaya, aklın yolunun bir olduğunu, dolayısıyla Batı’nın ışığından gidilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.

Kaya, “Elbette her şeyi onların yaptığı gibi yapmak zorunda değiliz, ancak bu konuda Batı ülkeleri çok iyi bir referans. Elimizi rahatlatıyor, endişelerimizi gideriyor.” dedi.

Prof. Dr. Kaya, mesleğin tehdit altında olduğu yönündeki düşüncelerin de sağlam bir zeminin olmadığını, aksine nükleer tıpla kombinasyon içinde daha güzel formüller de üretilebileceğini sözlerine ekledi.

Dr.İbrahim Ersoy/MEDİMAGAZİN

Manşetler