İbni Sina Hastanesi Avrupa'ya referans oldu

Cerrahi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinden sonuç alınamayacak durumda ve karaciğere yayılmış olan (metastaz) tümörlerin zamanla küçülmesini sağlayan ''Radyonüklit'' tedavi yönteminin uygulandığı Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hast

Cerrahi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinden sonuç alınamayacak durumda ve karaciğere yayılmış olan (metastaz) tümörlerin zamanla küçülmesini sağlayan ''Radyonüklit'' tedavi yönteminin uygulandığı Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi, Avrupa'da ''Referans Merkezi'' kabul edildi.

Alanında uzman radyoloji, cerrahi, nükleer tıp ve onkoloji uzmanlarının bulunduğu bir heyet tarafından yapılan operasyon, Türkiye'de ilk defa Nisan 2008'de GATA'da uygulandıktan sonra aynı ay içinde İbn-i Sina Hastanesi'nde başarıyla yapılmıştı.

Operasyonu yapan heyetin başkanı AÜ Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sadık Bilgiç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Radyonüklit'' tedavi yöntemi ile kanser hücrelerinin zaman içinde küçüldüğünü belirterek, ''Karaciğere metastaz yapmış kanserli hastaların tedavisinde öncelikli yöntem, cerrahi müdahaledir. Bu yöntem, ancak cerrahi müdahaleye ve kemoterapi, radyoterapi gibi alternatif tedavilere cevap veremeyecek hastalara yapılabilir'' dedi.

''Radyonüklit'' tedavi yöntemi ile tedavi kararının, hastayı takip eden hekim, radyoloji ve nükleer tıp uzmanlarının ortak değerlendirmesi sonucunda alınabileceğini vurgulayan Bilgiç, şunları kaydetti:

''Bu yöntem, hastaya sunulan alternatif değildir. Mutlaka diğer yöntemlerin uygulanması mümkün olmayan hastalara yapılmalıdır.

Radyonüklit tedavi yönteminin uygulanması, bağırsak, meme gibi çeşitli kanser tümörlerinin karaciğere metastaz yapması, karaciğerdeki tümörün yerinin cerrahi müdahale açısından risk taşıması, tümörün büyüklüğü ve yayıldığı alanın riskli olması, hastanın ömrünü uzatmaya ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik olarak diğer yöntemlerin sınırlı kalması halinde doğru olacaktır.''

-''REFERANS MERKEZİ''-

Bilgiç, AÜ Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi'nde bundan 6 ay önce ABD'den sonra Türkiye'de karaciğer metastazlarının tedavisinde uygulanan ''Radyonüklit'' tedavi yönteminin başarı ile yapıldığını belirterek, yönteme ilişkin eğitimin verildiği İspanya, Almanya ve ABD'li hekimlerden oluşan bilimsel heyet tarafından Avrupa'da ''Referans Merkezi'' seçildiklerini bildirdi.

Nisan 2008'den bu yana 30'dan fazla hastaya uygulanan tedavi sonuçlarının ''yüz güldürücü'' olduğunu ifade eden Bilgiç, ''Özellikle nöroendokrin ve intestinal tümörlerin karaciğere yapmış olduğu metastazların tedavisinde ekibimizin başarıları Avrupa'da takdirle karşılandı. Kısa sürede yapılan başarılı çalışmaların ardından İbn-i Sina Hastanesi Avrupa'daki birkaç referans merkezden biri kabul edilerek, araştırma projelerinin yürütüleceği klinik olarak seçildi'' diye konuştu.

Tedavinin, deneyim kazanmış ekip tarafından yapıldığını belirten Bilgiç, gerek duyulduğunda ''Radyonüklit'' yönteminin uygulanmadığı merkezlerde tedaviyi uygulayacaklarını söyledi. Bilgiç, ''Başarımız, tüm Türk hekimlerinin başarısıdır. Ülkemiz adına gururluyuz'' dedi.

Prof. Dr. Sadık Bilgiç, tedaviyi, Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Küçük ile ekip halinde uyguladıklarını söyledi. Tedavinin Sağlık Uygulama Tebliği'nde (SUT) yer aldığını belirten Bilgiç, ''Tedavi bedeli, artık devlet tarafından karşılanıyor. Hastaların, kendi ceplerinden hiçbir ücret ödemelerine gerek yok. Eskiden SUT listelerinde olmayan radyonüklit tedavinin bugün listelerde olması, bu tedaviye ihtiyaç duyan hastaları sevindirdi'' diye konuştu.

-TEDAVİ NASIL YAPILIYOR?-

Prof. Dr. Bilgiç, tedavi öncesinde hastaya daha önceden anjiyo yapılarak damarlarının yapısının incelendiğini, operasyonun bölgesel anestezi altında yapıldığını ve yaklaşık 1 saat sürdüğünü söyledi.

Karaciğer kanserinde ''Radyonüklit'' tedavisinin, anjiyo eşliğinde yapıldığını kaydeden Bilgiç, uygulama sürecini şöyle anlattı:

''Karaciğer kanserinde metastaz yapan kitlenin tedavisinde uygulanan SIRTEX yönteminde, ilk olarak karaciğer atardamarına katater yardımıyla girilerek tümörün büyüklüğü, sayısı ve kanlanması anjiyo yöntemiyle belirleniyor. Ardından tümörün beslendiği ana damar tespit ediliyor ve tümörün büyüklüğüne bağlı olarak istenilen dozda ayarlanan Ytrium (Y-90) radyoaktif maddesi açılan damar yolundan buraya veriliyor.

Karaciğer içeresindeki tümör dokularının bu maddeyi tutmasıyla, kitle zaman içerisinde küçülüyor ve kayboluyor.''

Bilgiç, operasyonun mutlaka alanında uzman hekimler tarafından yapılması gerektiğini belirterek, radyoaktif maddenin, tümörün beslendiği damar yerine başka organların damarlarına kaçması halinde istenmeyen komplikasyonların olabileceğine dikkati çekti.

Tümörün, zaman içinde Y-90 radyoaktif maddenin tutulumuna bağlı olarak küçülüp kaybolduğunu ifade eden Bilgiç, tümörün küçülmesi durumunda hastanın cerrahi müdahale şansı bulabileceğini kaydetti. Bilgiç, anjiografi ve tedaviden bir gün sonra hastanın günlük aktivitelerini yapabilir duruma geldiğini, ancak klinik takibin yapılması için hastanın kontrol amaçlı 1-2 gün hastaneye yatırıldığını söyledi.

AÜ Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi'nde ''Radyonüklit'' yöntemi ile tedavi olan ilk hasta 41 yaşındaki Kenan Soylu, tedavi imkanı bulduğu için kendisini şanslı hissettiğini belirterek, ''Tekrar yaşama umudum doğdu, şu an gayet sağlıklıyım. 6 ay önce ameliyat olmuştum. Günlük hayatımda her istediğimi yapabiliyorum. Artık hasta değil, sağlıklı biriyim. Yaşamak çok güzel, değerini bilmek lazım'' dedi.

Manşetler

DUYURU-4