Huzursuz bağırsak sendromunda psikolojik destek çok önemli

Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uygun: "Huzursuz bağırsak sendromu bütün sindirim bozuklukları arasında en sık görülen hastalık olup, hemen hemen herkesi, yaşamının bir kesiminde, bir veya daha fazla kez etkiler."

HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Uygun, huzursuz bağırsak sendromunun bütün sindirim bozuklukları arasında en sık görülen hastalık olduğunu, hemen hemen herkesi yaşamının bir kesiminde, bir veya daha fazla kez etkilediğini belirterek, "Bu hastalar, gastroenteroloji uzmanlarına sevk edilen sindirim sistemi hastalarının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturur. Kadınlarda 2-3 kat daha sık görülür." dedi.

Uygun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, huzursuz bağırsak sendromu şikayetlerinin tek bir nedenle izah edilmesinin zor olduğunu, soruna yol açan durumların henüz tam olarak anlaşılamadığını söyledi.

Sorunun, genelde bağırsaklardaki motilite bozukluğu, aşırı duyarlılık ve gıda intoleransı olarak tanımlanmasına rağmen, aslında birçok hastada normal fizyolojik cevapların, genelde psikolojik faktörlerle abartılmış bir şekli olduğunu dile getiren Uygun, "Bu sendrom için kullanılan, kolon hastalığı ve kolit terimleri doğru değildir, çünkü hastalıkla ilgili belirtiler, sadece kolonla sınırlı değildir ve inflamasyon bu tabloda yoktur." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Uygun, sendromun 3 tipte karşılarına çıktığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"En sık görülen karın ağrısı ve konstipasyon (kabızlık) hakim tiptir. İkinci en fazla görülen diare (ishal) hakim tiptir. Üçüncü sıklıkla görülen diare-konstipasyon değişimi şeklinde görülen miks tiptir. Huzursuz bağırsak sendromu, semptomlar topluluğudur. Ancak belirtilerin hepsinin aynı hastada, aynı zamanda görülmesi gerekmez. Yani farklı hastalarda farklı semptomlar grubu görülebilir. Bu hastalığın başlıca semptomları, dışkılama bozuklukları, bazen ishal, kabızlık, bazen de ikisi beraber görülebilir. Zaman içinde değişkenlikler görülebilir. Taneli, keçi gaitası gibi küçük parçalar halinde katı dışkılama hastalarda sık rastlanan bir belirtidir. Tipik olarak kramp şeklinde karın ağrısı ve kabızlıktan yakınırlar. Bazı hastalarda kronik olarak devam eden kabızlık, kısa bir ishal atağıyla sonlanabilir. Karında şişkinlik, gerginlik, gaz ve gaz sancısı, tokluk hissi, karında guruldama yaygın semptomdur. Dışkılamayla geçen ve karında tam lokalize edilemeyen veya hafifleyen karın ağrısı bu hastalarda sık görülür."

- "Psikolojik destek çok önemli"

Ahmet Uygun, hastalardaki karın ağrısının çok önemli olduğunu ancak hiçbir zaman gece uykudan uyandırmadığını belirterek, "Eğer bu varsa genelde sabaha yakındır ya da başka bir nedenle uyanmışsa ağrı olduğunu ifade edebilir. Ağrı yemekle ve stresle ortaya çıkar. Ağrı kilo kaybına neden olmaz. Eğer ağrı gece oluyorsa, dışkılama kanlı ve kilo kaybına neden oluyorsa organik bir neden mutlaka araştırılmalıdır. Dışkıda bol miktarda mukus da bulunabilir, eşlik eden hemoroid gibi bir patoloji yoksa dışkıda kan kesinlikle bulunmaz." diye konuştu.

Semptomların sadece kolonla ilgili olmadığını, hastaların yarısında midede yanma, erken doyma, bulantı ve kusma gibi şikayetlerin de olduğunu aktaran Uygun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beraberinde sıklıkla genitoüriner şikayetlerde vardır. Ağrılı adet, mesanenin tam boşalmaması gibi şikayetler vardır. Ayrıca bu hastalarda bazen fibromijalji, bel, baş ağrısı, halsizlik ve uykusuzluk vardır. Bu hastaların doktor tarafından yapılan muayeneleri genellikle normaldir. Bazen depresif görünümde olabilirler. Hastalar biraz gergin ve endişeli olmakla birlikte genellikle sağlıklı görünümdedirler. Bazen de muayenede karın alt bölgelerinde hassasiyet olabilir. Huzursuz bağırsak sendromu bütün sindirim bozuklukları arasında en sık görülen hastalık olup, hemen hemen herkesi yaşamının bir kesiminde, bir veya daha fazla kez etkiler. Gastroenteroloji uzmanlarına sevk edilen sindirim sistemi hastalarının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturur. Kadınlarda 2-3 kat daha sıktır. Genelde 40 yaşından önce başlar. Hastaların genel özellikleri şikayetleriyle ilgili olarak birçok doktora başvurmuş olmaları ve birden fazla gastroenterolojik değerlendirmeden geçmiş olmaları sık rastlanan bir durumdur."

Prof. Dr. Uygun, hastaların uzman hekimler tarafından muayenesi yapıldıktan sonra, çeşitli tetkiklerle tanı konulabileceğini ifade ederek, "Tedavi olarak, psikolojik destek çok önemlidir. Özellikle kanser fobisi olan hastalara, kendilerinde kanser bulunmadığı iyice anlatılırsa çok rahatlarlar. Ancak bazı hastaların çoğu sadece ikna yoluyla rahatlamamaktadır. Bu hastaların üçte ikisinde psikolojik tedavi gerekir. Karın ağrısı ve kabızlığı olanlarda, diyetteki lifin artırılması önerilir ve dışkı yumuşatıcılar verilebilir. Hastalar semptomlara yol açtığını bildikleri gıdalardan uzak durmalıdırlar. Eğer laktoz içeren besinler kramp tarzında karın ağrısı ve diyareye neden oluyorsa bu besinlerin diyetten çıkarılması gerekir. Ancak bazen, lifli gıdalar bakteriyel liflerden dolayı artmış gaz ve şişkinliğe neden olabilirler." değerlendirmesinde bulundu.

Manşetler

DUYURU-4