HIV'li hastaya bakılmadığı iddiasına Hacettepe'den cevap geldi

Hacettepe Üniversitesi (H.Ü) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal: "Zamanında hastanın tedavisine başlayıp, doğumunu yaptırıp, çocuğa müdahalesini yapıp, devlete teslim ettik" dedi.


HIV virüsü taşıdığı için bazı hastanelerce kabul edilmediği iddiaları medyaya yansıyan 18 yaşındaki zihinsel engelli ve hamile genç kızın doğum sürecine ilişkin Hacetepe Üniversitesi Hastanesinde doğumu gerçekleştiren doktorlar tarafından basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan Ünal, özel bir hastalık olduğundan AIDS'li hastaya herkesin müdahil olmak istemeyeceğini belirterek, Hacettepe Üniversitesi Hastanesindeki özel bir ekibin genç kızın doğumunu başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini söyledi.

Başka hastanelerin hastayı kabul etmediğine ilişkin iddialar hakkında açıklama yapmak istemediklerini ifade eden Ünal, Karabük'teki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili biriminden yaklaşık bir ay önce bir hamilede AIDS tespit edildiğine ilişkin telefon aldıklarını belirtti.

Ünal, Hacettepe Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları birimi olarak, tek amacın hamile anneyi tedavi etmek olmadığını, sağlıklı HIV negatif bebeği doğurtabilmek için de tedavi yöntemleri izlediklerini anlattı.

Karabük'ten Ankara'ya hastanın daha erken gelmesi gerektiğini ifade eden Ünal, "Belirgin zeka geriliği, gebeliği ve HIV var. İnfeksiyon servisinde olsa diğer hastalara yer kalmıyor. Biz çok dolu çalışan bir hastaneyiz. Yatak doluluk oranlarımız nereye giderseniz gidin yüzde 97-98'lerde. Hizmetin devam edebilmesi için burada kalamayacağına karar verildi. SHÇEK'ten arkadaşlar devreye girdiler ve Gülhane Hastanesinde bir yer bulundu." diye konuştu.

Ünal, bir süre Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesinde tedaviye devam edildiğini belirterek, genç kıza doğum zamanı geldiğinde kendisini Hacettepe Üniversitesi Hastanesine alma sözü verdiklerini bildirdi.

Ünal, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Bize ulaştığında doğumhane tamamen dolu. HIV pozitif olmayan bir hastayı başka hastaneye gönderdik. Onun yerine bu hastayı hemen kabul ettik. Zaten o arada suyu gelmiş hastanın, acil doğuma girmek zorunda. Doğuma hazırlamak lazım anneyi, damardan özel bir ilaç vermek lazım, o sırada olacak bulaşmaya mani olmak için. Doğar doğmaz Ateş hocanın ekibi hazırdı, çocuğa gerekli ilaçlara başladılar. Kendi yoğun bakımlarına aldılar. Anne 24 saat sonra normal doğum olduğu için taburcu edildi. Zamanında hastanın tedavisine başlayıp, doğumunu yaptırıp, çocuğa müdahalesini yapıp, devlete teslim ettik. Çünkü anladığım kadarıyla annenin başka sorunları var. Kendi hayatını devam ettirecek durumda değil ama devletimiz buna mutlaka bir çözüm bulacaktır."

Bazı hastanelerin hastayı kabul etmediğine ilişkin basında yer alan iddialar hakkında soru üzerine Ünal, "Farkındalık çok arttı ama yeterli değil. Hekimlere yönelik çok yoğun toplantılar, eğitimler var. Herkes bakacak. Ortak yük bu. Bazı hastanelerin kadın doğumu yok, bazı hastanelerin çocuk kısmı yok. Keşke öyle bütün olsa." dedi.

Ünal, HIV virüsünün bulaşma yollarına değinerek, bulaşma riskinin en çok cinsel temas ve damar içi ilaç alımında ortak kullanılan enjektör olduğunu kaydetti.

- "Normal bir hastayı doğurtmaktan farkı yok"

H.Ü. Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Özyüncü, tedbirleri aldıktan sonra normal bir hasta ile AIDS'li bir hastayı doğurtmanın bir farkı olmadığını söyledi.

Anne HIV pozitif olduğunda bebeğe geçmemesi için alınacak önlemlerden bahseden Özyüncü, en büyük riskin doğum sırasında olduğunu ifade etti.

Bu riski en aza indirmek için sezaryen doğumu tercih ettiklerini anlatan Özyüncü, Hepatit B virüsünün HIV virüsüne oranla bulaşma riskinin daha yüksek olduğuna işaret etti.

Özyüncü, şunları kaydetti:

"Bir damla kanda bulunan Hepatit B virüsü bir damla kanda bulunan HIV virüsünden neredeyse yüz kat daha fazla. Dolayısıyla bu biraz da tabu olmaya başladı. Kimse karışmak, ellemek istemez. Bu hastalar hep genelde soyutlanır. Aslında bilince bu çok da yüksek risk değil. Her hastaya sanki bu şekildeymiş gibi düşünüp yaklaşmak lazım, önlemi almak lazım. Bunları aldıktan sonra hekime bulaşması gibi bir şey yüksek bir risk değil. Tabii önlem mutlaka alınmalı."

Özyüncü, 20 yaş altı doğumlarda erken doğum riskinin fazla olduğunu anımsatarak, bu hastanın 35-36 haftalıkken doğum yaptığını ifade etti.

- "Bebeğin negatif olma ihtimali çok yüksek"

Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara ise anneden bebeğe HIV virüsünün bulaşma yollarına ilişkin bilgi vererek, bu tür doğumların sezaryen yöntemiyle yapılmasını istediklerini söyledi.

 

Ankara'da sağlık skandalı... AİDS'li hamile kadını acilde terk ettiler!

 


Risk olması sebebiyle doğumdan sonra annenin bebeği emzirmesine de izin verilmediğini belirten Kara, bebeğin bütün gıda ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılandığını ve emzirmeye ihtiyaç kalmadığını anlattı.

Bebeğin hastalık durumuna ilişkin bilgi veren Kara, "Bebeğin negatif olduğunu söyleme şansımız en erken üçüncü aydan sonra oluyor. Normalde bu süre altıncı ayda biz bir bebeğin negatif veya pozitif olduğunu söyleyebiliyoruz. Bebeğin negatif olma ihtimali çok yüksek. Çünkü şu ana kadar takip ettiğimiz bebeklerimizde annesi pozitif olup da bebeğimizin pozitif olduğu vakamız yok." diye konuştu.

Kara, taburcu olmadan önce annenin bebeğini gördüğünü de söyledi.

Manşetler

DUYURU-4