Her hasta kişisel olarak tedavi edilmeli

Ağır bir grip ya da ateşli bir hastalıktan sonra ortaya çıkan bir kanser türü olan Hodgkin lenfoma, 'Hastalık yoktur, hasta vardır' prensibiyle ele alınmalıdır....

Ağır bir grip ya da ateşli bir hastalıktan sonra ortaya çıkan bir kanser türü olan Hodgkin lenfoma, 'Hastalık yoktur, hasta vardır' prensibiyle ele alınmalıdır. Her hasta kişisel olarak tedavi edilmelidir. En önemli tedavi yöntemi de radyoterapi uygulamasıdır

Ağır bir grip ya da ateşli hastalıktan sonra ortaya çıkan bir kanser türü olan Hodgkin lenfoma, gençleri daha sık pençesine alıyor. Nefes darlığı, kuru öksürük, yorgunluk gibi belirtiler veren hastalık, ateşle alarm veriyor. Geçtiğimiz hafta bu hastalığı incelemiştik. Hastalığın tedavi yöntemlerini de şöyle anlatabiliriz:
'Hastalık yoktur, hasta vardır' prensibi ile her hasta tek tek ve kişisel olarak değerlendirilmeli, hangi devrede olursa olsun mutlaka tedaviye alınmalıdır.

Kemoterapi ve radyoterapi
Hastanın durumuna göre tek radyoterapi ya da radyoterapi artı kemoterapi kullanılabilir. Erken evrelerde, radyoterapi ile bile sağ kalım oranı yüzde 80'dir. Düşük riskli hastalarda genellikle ana tedavi kemoterapi ve arkasından radyoterapi uygulamasıdır.
En klasik tedavi ABVD dediğimiz kemoterapidir. Doksarubisin, vinblastin, biliomisin ve getisen kombinasyonu en çok kullanılan kombinasyonlardır. VBM'nin (vinblastin, biliomisin, metotraksin) kür sayısı 4 olmalıdır.
Eski tedavi tarzı olan MOPP kemoterapisi, kısırlık riski doğduğu için pek tercih edilmemelidir. Göğüs boşluğunda 10 santimden büyük kitlesi olanlarda kemoterapiye başlanmalı sonra geniş radyoterapi uygulanmalıdır. Kardiyak ve akciğer toksitesini azaltmak için bu kişilerde MOPP-ABVD kullanılmalıdır.
meme kanseri riski olabilir
Bir yıldan kısa süre içinde gelişen hastalarda; yüksek doz kemoterapi ile birlikte kemik iliği ya da preferik kök hücre nakli yolu denenmelidir. Ancak bu yöntem, kalp hastası olan (kardiyak) kişilerde, komplikasyona bağlı olarak yüzde15 oranında ölümlere neden olabilir. Bunun en önemli sebebi, göğüs boşluğuna yapılan kemoterapidir.
Kardiyak ölümlerin en sık olanı miyokart enfarktüsüdür (kalbi besleyen atardamarlardan bir ya da birkaçının pıhtıyla tıkanması sonucunda kalp kasının ölmesi). Yeni kemoterapi cihazları, bunu büyük ölçüde azaltmıştır.
Radyoterapiye bağlı olarak kadınlarda meme kanseri riski, sigara içenlerde de akciğer ve mide kanseri riski ortaya çıkabilir. Tiroid kanseri ve cilt kanseri de çok nadir görülebilir.

ÇİLEK,KİVİ VE BÖĞÜRTLEN TÜKETİN
Hastalardaki en önemli konu, bağışıklık sisteminin çökmesidir. Bu nedenle tedavi esnasındaki ve sonrasındaki yaklaşım farklı olmalıdır. Bağışıklık sistemini bozacak durumlar şöyledir: Ağır grip, stres, aşırı alkol, katkı maddesi içeren gıdalar ve düzensiz beslenme. Bu nedenle şu noktalara dikkat edilmelidir:
Kemoterapi gören hastalarda ağız bakımı çok önemlidir. Ağız bakımında hastanın mukozitine (Ağız içi mukozasının bozulması) engel olmak için E vitamini, karadut şurubu, nar suyunun ağızda çalkalanarak yutulması ve yeşil çayın da 30 saniye kadar tutulduktan sonra içilmesi tavsiye edilir.
Kilo kaybına engel olmak gerekir. Bu nedenle; kırmızı et, kümes hayvanları, balık, yoğurt, keçi peyniri, yumurta ve özellikle 1.4 -1.6 glukan içeren mantar tüketmelidir. Hastanın zeytinyağı ve arada hakiki tereyağı yemesi önemlidir.
Hastanın; iki mandalina, bir portakal ve bir limonu mikserden geçirerek tüketmesi; bir tatlı kaşığı zerdeçal yemesi ve her gün bir bardak nar ile elma suyu içmesi özellikle tavsiye edilir.
Yapılan son çalışmalar, çileğin farelerde kanser genini normal gene çevirdiğini göstermiştir. Ahududu ve kivi de faydalıdır.

İKİ-ÜÇ AYDA BİR KONTROL GEREKLİ

Hodgkin lenfomalı hastalar radyoterapiden 3 ay; kemoterapiden ise 21 gün sonra PET (Pozityon Emisyon Tomografi) ile kontrol edilmelidir. Eğer PET yoksa mutlaka MR ve BT yapılmalıdır.

Hodgkin lenfomada genellikle ilk iki yılda hastalığın tekrarı görüldüğü için sıkı takip yapılmalıdır. İzlem aralığı 2 ila 3 ay olmalı, daha sonraki üç yılda da her 3 ya da 6 ayda bir kontrol edilmelidir. 5 yıl sonrasında ise senede bir kez yapılan kontrol yeterlidir.
Akciğer hastalarında tiroit ve kadınlarda meme yakından takip edilmelidir.
Kalp sorunları da kardiyoglarla birlikte sıkı takibe alınmalıdır. Hastalar kesinlikle sigara içmemeli ve güneşe maruz kalmamalıdır.

PRO F. DR . ERKAN TOPUZ

Manşetler

DUYURU-4