Her 8 çocuktan birinde astım görülüyor

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, dünyada yaklaşık 300 milyon astımlı olduğunun tahmin edildiğini belirterek, "Ülkemizde ise yaklaşık her 12-13 erişkinden biri ile 7-8 çocuktan birinde astım görülmektedir. Astımın görülme sıklığı yı

Dünya Astım Günü'nde, Kronik Havayolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı Türkiye (GARD) kapsamında, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türk Toraks Derneği, Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği iş birliği ile astım farkındalığını artırmak amacıyla basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan GARD Türkiye Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, hem hastaları hem de hekimleri bilgilendirmek amacıyla hazırlanan toplantılarda eğitim kitapları, video ve slayt setleri eşliğinde astımın pek çok yönüyle anlatıldığını söyledi.

Gemicioğlu, astım için Küresel Girişim desteğiyle de sürdürülen Dünya Astım Günü aktiviteleri ve diğer çabalarla, hastalık hakkında farkındalığın artırılmasını hedeflediklerini dile getirerek, bu kapsamda birçok çalışma yürüttüklerini belirtti.

Türkiye genelinde farkındalık uygulamaları kapsamında yürütülen çalışmalarla halka astımdan korunma yolları hakkında bilgilendirmeler yapıldığını aktaran Gemicioğlu, doktorla yakın iş birliği ve düzenli ilaç tedavisiyle astımlıların hayatlarını kısıtlanmadan yaşayabileceklerinin vurgulandığını ifade etti.

- "7-8 çocuktan birinde astım görülüyor"

Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu da astımın akciğer içi hava yollarında daralmaya neden olan ve alevlenmelerle seyreden kronik bir hastalık olduğunu belirterek, hastalığın tekrarlayan nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı, ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterdiğini söyledi.

Yorgancıoğlu, "Dünyada yaklaşık 300 milyon astımlı hasta olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise yaklaşık her 12-13 erişkinden biriyle 7-8 çocuktan birinde astım görülmektedir. Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artmaktadır." diye konuştu.

Astımda risk faktörlerinin kişiyle ve çevreyle ilgili olmak üzere ikiye ayrıldığını vurgulayan Yorgancıoğlu, genetik yapı, cinsiyet ve şişmanlık gibi etkenlerin birinci grupta yer aldığını ifade etti.

Çevresel risk faktörlerinin de kalıtsal olarak yatkın bireylerde hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadığına işaret eden Yorgancıoğlu, şunları kaydetti:

"Bunlar alerjenler, tekrarlayan akciğer infeksiyonları, sigara dumanına maruziyet, bazı ilaçlar, iç ve dış ortam hava kirliliği ve beslenme tarzıdır. Yakınmaları astımla uyumlu olan hastalarda yapılan muayene ve nefes ölçüm testleriyle tanı koyulur. Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınması ve sağlanan bu durumun idame ettirilmesidir. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisiyle ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisiyle astımlılar iş ve okul dahil günlük yaşamlarına, herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yoluyla kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etkiyle direkt hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluşturur."

Prof. Dr. Yorgancıoğlu, astımı tamamen kontrol altında olan hasta sayısının hem dünyada hem Türkiye'de hala istenen düzeyde olmadığını dile getirerek, "Halen 4 astımlıdan biri yılda bir kez astım alevlenme nedeniyle acil servise başvurmaktadır. Astım kontrolünü güçleştiren etkenler arasında ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılmamasının yanı sıra, sigara dumanı, alerjenler ve kimyasallar gibi tetikleyicilere maruz kalmak ve obezite sayılabilir. Ülkemizde hastaların yüzde 10'undan fazlasının halen sigara içtiği ve yüzde 30-40'nın obez olduğu bildirilmiştir. Yapılan araştırmalarda sigarayı bırakmanın ve kilo vermenin astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir." bilgisini verdi.

- "Türkiye'de 300 alerji uzmanı var"

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Zeynep Mısırlıgil de bugün için Türkiye'de 300 alerji uzmanı bulunduğunu, bunlardan 200'ünün erişkin, 100'ünün ise çocuk alerjileri alanında görev yaptığını dile getirerek, "Yani Türkiye'de alerjik hastalıklar atopik oranı yüzde 25-30'iken, uzman sayısının az olması, birçok ilimizde uzman olmayışı gibi nedenlerle hastalara ulaşmada biraz zorlanılıyor." şeklinde konuştu.

Bu açıdan Türk Toraks Derneği ile olan iş birlikleri sayesinde hastalara hizmetin arttığını dile getiren Mısırlıgil, şöyle devam etti:

"Bugünkü eğitim standardizasyonunu sağlamak açısından derneğin eğitim faaliyetleri sürmekte. Çünkü alerjik hastalıklara baktığımız zaman astım ve alerjik rinit, astıma eşlik eden önemli hastalıklar olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan yaz geliyor, böcek alerjisi, ürtiker, dermatit gibi hastalıklar görülmeye başlanıyor. Ancak en önemlisi alerjik hastalıklarda bazı bilinmeyen, örneğin besin veya böcek alerjisi gibi hayatı tehdit eden sistemik alerjik şok durumuna çok dikkat edilmesi gerekiyor."

Hatice Şenses Kurukız

Manşetler

DUYURU-4