"Her 15-20 yetişkinden biri bu bağımlılıkla boğuşuyor"

Sağlık Araştırmaları ve Stratejileri Derneği Başkanı psikiyatrist Prof. Dr. Rüstem Aşkın, internet veya sanal bağımlılığın dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok ciddi bir ruh sağlığı sorunu olduğunu söyledi.

Sağlık Araştırmaları ve Stratejileri Derneği Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aşkın, internet bağımlılığının gençlerin veya yetişkinlerin günlük hayatlarını, insan ilişkilerini, evliliklerini ve mesleki yaşamlarını bozabildiğini söyledi.

Psikiyatrist Prof. Dr. Aşkın, yaptığı açıklamada, internet veya sanal bağımlılığın dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok ciddi bir ruh sağlığı sorunu olduğunu söyledi.

Aşkın, Sağlık Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde 8 bakanlığın ortaklığında bu konuda çok ciddi, sistemik ve yaygın bağımlılık mücadelesi başlatıldığını anımsatarak, madde bağımlılıkların yanı sıra sanal bağımlılık denilen dijital unsurlarla bağımlılaşmada da son yıllarda büyük artış yaşandığına dikkati çekti.

İnternetin aşırı ve kontrolsüz kullanımının hayatları alt üst ettiğini vurgulayan Aşkın, "Kişiler arası ilişkileri sıkıntılı, çekingen, kaygılı, depresif ve hiperaktif insanlarda sanal bağımlılığın daha fazla olduğunu gözlüyoruz. Ülkemizde yeni yeni gündeme gelen internetteki bahis siteleri çok ciddi bir sorun halini almıştır. Özellikle genç erkeklerde veya ergenlerde online oyunlar çocukların hayatlarını alt üst edici, yıkıcı sonuçlara yol açabilmektedir." diye konuştu.

- "İlişkilerini, evliliklerini ve mesleki yaşamlarını bozabiliyor"

Aşkın, bu tür oyunların sürekli kendilerini güncelleyerek sonu olmayan hedefleri dikte ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Gençlerin önüne sonu gelmez, bitmez tükenmez bir alem açmaktadırlar. Gençlerde adeta gerçek dünyayla oyun oynadıkları dünya iç içe girmekte, birbirinin yerine geçmekte ve karışabilmektedir. Gençler, gerçek dünyadan daha çok o oyunların dünyasına yönelebilmekteler. Bağımlılar bu oyunlardaki başarılarını önemserken gerçek hayattaki başarısını hiç önemsemeyebiliyorlar. Teknoloji veya sanal bağımlılık, gençlerin veya yetişkinlerin günlük hayatlarını, insan ilişkilerini, evliliklerini ve mesleki yaşamlarını bozabiliyor. Normalde hepimiz bu tür olumsuz sonuçlara üzülürken kimi bağımlılar aksine sevinebiliyorlar. 'Boşandım daha çok oynarım' veya 'Okuldan atıldım daha çok oyun oynayacağım' gibi düşünebilen bağımlılar var. Bu da bağımlılık için çok ciddi kriter olarak düşünülebilir."

- "Her 15-20 yetişkinden biri bu bağımlılıkla boğuşuyor"

Teknolojinin ele geçirdiği kişilerin hobi, yeme içme, kişisel bakım gibi yaşamsal gerekliliklerini geri planda bırakabildiğini anlatan Aşkın, "Teknoloji bağımlılığının sıklığı da toplumda yüzde 4-5 civarında. Lise ve üniversite öğrencilerinde ise yüzde 6-7 civarında. Yani her 15-20 yetişkin veya öğrenciden birisi bu bağımlılıkla boğuşuyor." ifadelerini kullandı.

Aşkın, bazı insanların sosyal paylaşım sitelerinde uzun zaman geçirdiğini ve orada takipçi veya yaptıkları paylaşımları beğenme sayılarına aşırı şekilde yoğunlaştıklarını belirtti.

Dünyadaki ünlü kişilerin, sanatçıların veya modellerin milyonlarca takipçilerinin olduğunu hatırlatan Aşkın, "Ünlülerin yaptığı paylaşımlar da milyonlarca kişi tarafından beğeniliyor. Bu durumun onlar için çok ciddi bir ticari kazanımları olabiliyor. Ona belki bağımlılık diyemeyiz, yeni bir ticaret şekli gibi karşımıza çıkıyor." dedi.

- Beğenilme bağımlılığı

Aşkın, konunun bağımlılık boyutuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Hepimiz beğenilmek isteriz ama 'Sabah akşam paylaşımımı kaç kişi beğenmiş?' diyerek internet sayfamıza bakma hastalığı da aslında bir ruh sağlığı sorununa işaret ediyor. Sosyal medya platformlarında bu tür etkileşimler sanal, sahte, yapay ve kozmetik sorunlara da yol açıyor. Çoğu zaman insanlar kendilerini olduğundan farklı gösteriyor. Bir kısmı kendisini çok iyi giyinmiş, çok bakımlı haliyle lanse ederken bir kısmı da sahte profille internette bulunuyor. İnsanların çok alımlı, gösterişli olarak kendini lanse etmesi, diğerlerinde 'Herkes benden güzel' gibi bir kompleks doğurabiliyor. İkinci kısımda da sahte, yalan ve aldatıcı ifadelere maruz kalmak da yine ciddi risk oluşturabiliyor. Sürekli beğenilme isteği temelde öz güven eksikliğinin sonucu. Kendimizi yeterince beğenmiyorsak başkalarının bizi beğenmesini ısrarlı biçimde isteriz. Sürekli takdir ve onay beklentisi, beğenilme bağımlılığı da bir sorun."

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ