Kadıköy İskelesi’ndeki buluşmaya TTB Merkez Konseyi üyeleri ile tabip odalarının, sağlık emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin temsilcileri ve üyeleri katıldı. “Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz” ve “Emek Bizim, Söz Bizim – Beyaz Yürüyüş” yazılı pankartlar taşınırken; “Emek bizim söz bizim, bekle bizi Ankara”, “Çok ses tek yürek, bu bilek bükülmeyecek”, “Herkese eşit, ücretsiz sağlık”, “Sağlık haktır satılamaz”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Sağlıkta şiddet sona ersin”, “Karanlığa karşı omuz omuza” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı.
Basın açıklaması dünyada ve Türkiye’de COVID-19 pandemisinde başarısız ve tutarsız sağlık politikaları sonucunda yaşamını yitiren tüm hekimler, sağlık çalışanları ve yurttaşlar için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. “Beyaz Yürüyüş”ün, 27 Kasım’da Ankara’da yapılacak “Beyaz Forum” ile noktalanacağını ve sağlık emekçilerinin sorunları ile çözüm önerilerini forumda konuşacağı belirtildi.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın basın açıklamasını okumasının ardından sağlık emek-meslek örgütlerinin temsilcileri kısa sözler aldı.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, sağlık alanında yaşanan sorunları birer birer sıralayrak “Bu sağlık sistemi tümüyle iflas etmiştir” dedi. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelikli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin bölge tabanlı olması gerektiğini ifade eden Saip, “Beyaz Yürüyüş ile birlikte aşama aşama sesimizi yükselteceğiz. Beyaz Forum’da çözüm önerilerimizi ve mücadele programımızı konuşacağız. Biliyoruz ki; başka bir sağlık sistemi mümkün!” diye konuştu.
Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Ahmet Tarık İşmen, filyasyondan kamu hastanelerine dönen diş hekimlerinin, 5 dakikalık randevular nedeniyle hasta ve hasta yakınları ile karşı karşıya getirildiğini söyledi. Sağlık çalışanları olarak alkış değil, haklarını istediklerini belirten İşmen, TTB’nin eylemini desteklediklerini duyurdu.
İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şeker Pınar Özcan, 52 ilacın SGK geri ödeme listesinden çıkarıldığını hatırlatıp sağlığı tasarruf olarak gören anlayışın sonlandırılması gerektiğini kaydetti. Sağlıkta şiddetin sonlanması ve COVID-19’un meslek hastalığı sayılması taleplerini dillendiren Özcan, eylem sürecinde hekimlerin yanında olduklarını sözlerine ekledi.
İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Genel Sekreteri Erdinç Orhan, veteriner hekimlerin fiili hizmet zamlarının gasp edildiğine ve özlük haklarında düzenlemelere gidilmediğine dikkat çekti. Orhan, toplum sağlığını yok sayan bu sisteme karşı tek sağlık mücadelesini yükseltme çağrısı yaptı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şişli Şube Başkanı Fadime Kavak, sağlık çalışanlarının çok zor koşullarda çalıştırıldığını, iktidarın ise sağlık çalışanlarını bir felaket olarak gördüğünü söyledi. Sorunların çözümünün ancak sağlık emek-meslek örgütleri ile birlite çözülebileceğinin altını çizen Kavak, halkı da sağlık emekçilerinin hak mücadelesine destek vermeye davet etti.
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Erdoğan Demir de TTB’nin 1,5 milyona yakın sağlık emekçisinin talebini haykırdığını vurguladı. Demir, sağlığın bir ekip işi olduğunun bilinciyle TTB ile her alanda mücadeleyi ortaklaştıracaklarını dile getirdi.
Basın açıklamasına ayrıca Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Kamu Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeler Platformu, İstanbul Barosu, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Tüm Emekliler Sendikası, Devrimci Yapı İşçileri Sendikası, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Emek Partisi ve Sol Parti’nin yönetici ve üyeleri katılım sağladı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:
Sevgili yol arkadaşlarımız,
Bugün “Beyaz Yürüyüş”ümüze eşlik etmek için, bizleri karanlığı yaracak bu yürüyüşe uğurlamak için aramızda olan tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Mesleğimizin duygusal ve fiziki yükünün her gün daha da ağırlaştığı salgın günlerinde, yalnız olmadığımızı hep birlikte var ettiğimiz biricik örgütümüzün gücüyle, tüm emek ve demokrasi güçlerinin, toplumla birlikteliğin verdiği umutla hissediyoruz.
Sağlığın piyasalaştırılması, emeğimizin değersizleştirilmesine karşı uzun soluklu, inişli çıkışlı mücadelelerden geçtik. Sağlığı çökerten dönüşümü tümüyle durduramasak da gerçek yüzünü en başından beri gösteren bir meslek örgütünün Türk Tabipleri Birliği’nin emekçileri olmaktan hep onur duyduk. Bu çöküşün önüne katıp bizden götürdüklerini görmek, göstermek de ona karşı mücadele etmek de hepimizin sorumluluğu oldu. Bugün mesleğimize, emeğimize yönelik saldırılara, bize dayatılan karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkmak için yürüyüşümüzü başlatıyoruz.
Bu topraklarda hekimlik mesleği tüm değerleriyle birlikte tüketilip, hekimler hızla dönen bir çarkın dişlisine dönüştürülürken; “Artık geçinemiyoruz” diyen meslektaşlarımız yabancılaştıkları emeklerinin karşılığını alamazken; en ağır işkolunda çalışan işçiden daha uzun saatler boyu hem de ölümüne, güvenlik alanında görev yapanlar kadar can korkusuyla, şiddete uğrama tehlikesiyle çalışmaya zorlanıp, baskılar, yıldırma ve değersizleştirme ile baş başa bırakılırken; genç meslektaşlarımız artık bu ülkede hekimlik yapmaktan vazgeçiyor, kendi topraklarını terk edip göçmenliğe zorlanıyor.
Emeğin yok sayıldığı, mesleğin değersizleştirildiği şartlara rağmen, tıp fakültesine başladığımız ilk günleri, mesleğe coşkuyla başladığımız o ilk an birlikte yaşadığımız ortak duyguyu, beyaz önlüğü giydiğimiz ilk günün heyecanını hatırlayalım hadi yeniden. Biz gücümüzü hep mesleğimizden aldık. İnsandan yana, yaşamdan yana bizim değerlerimiz. Her sözümüzü hekim olmanın gerekliliği ile dillendirdik. Salgın dönemi, mesleki özerkliğimizin, etik ilkelerimizin değerini ortaya çıkarmanın yanında; sağlığın nasıl başat bir rol oynadığını, yaptığımız mesleğin anlamını, önemini bir kere daha hepimize ve tüm insanlığa gösterdi. Bugün bu gerçekleri tüm çıplaklığı ile görmüşken ortak değerlerimizi, mesleki mücadelemizi, coşkumuzu, ortak umutlarımızı, taleplerimizi de göstermenin, sağlıktaki bu çöküşe artık dur demenin günüdür.
Bugün tüm meslektaşlarımıza “Biz birlikteysek umut var” demenin günüdür. Sözümüzü büyütelim, “Emek bizim söz bizim”diyerek Yeni Türkü’ye selamla Meral Özbek’in sözlerini çınlatalım yollarda: “…Yürüyelim şarkılarla/ İsyan ederken/ Yürüyelim alkışlarla/ Meydan okurken…”