Sağlık Çalışanlarının Sağlığı öteden beri Ankara Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği’nin üzerinde önemle durduğu bir konudur. Günlük mesleki pratiğimizde karşı karşıya olduğumuz tehlikeler konusunda daha dikkatli olmamız ve haklarımızı aramamız gerekmektedir. Bu konuda bir hekimimizle birlikte yürüttüğümüz hukuk mücadelesindeki başarımız çok önemlidir ve emsal teşkil edecek niteliktedir. Ankara’daki bir kamu sağlık kuruluşunda görev yapan ve “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi” (KKKA) hastalığına yakalanmış bir hastanın tedavisi sürecinde aynı hastalık kendisine de bulaşan bir hekimin, Sağlık Bakanlığı’na yönelik tazminat istemini konu edinen davada verilen karar açıklandı. Ankara Tabip Odası’nın sunduğu hukuki destek kapsamında ve sağlık sektöründe “mesleki risk” ilkesinin geçerli sayılması isteminden hareketle Sağlık Bakanlığı’na karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasında, Ankara 11. İdare Mahkemesi hekim lehine manevi tazminata hükmetti.
Ankara 11. İdare Mahkemesi anılan kararında özetle;
“davacının görevini ifa sırasında hizmetin kuruluş ve işleyişinden dolayı uğradığı zararın, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağını ortadan kaldıracak haller olmadığı sürece tazmini gerekmekte olup, davacının idarece sağlanan imkanlar ölçüsünde gerekli tedbirleri aldığı ancak henüz bulaş yolları tam olarak ortaya konmamış KKKA hastalığına kendi kusuru sebebiyle veya nedensellik bağını ortadan kaldıracak başka bir sebebe dayalı olarak yakalandığına dair somut bir bilgi veya belge bulunmadığından davacının varsa maddi ve manevi zararlarının tazmini gerekmektedir. Ölümcül bir hastalık olduğu kamuoyunca da bilinen ve son yıllarda sıkça rastlanan KKKA hastalığına, bu hastalığı tedavi ettiği sırada salt görevinin sebep ve etkisi ile yakalanan ve bu konuda kusurlu davrandığı ortaya konmayan, hastalığın tedavi sürecinde ve sonrasında manevi olarak ağır elem ve üzüntü duyduğu tartışmasız olan davacının tazminat isteminin mesleki risk ilkeleri çerçevesinde takdiren kısmen kabulü gerekmektedir”
görüşüne yer verdi.
Bu açıdan dava, sağlık sektöründe “mesleki risk” ilkesinin kabul edilmesi ve bundan böyle benzer olaylarda sağlık personelinin uğradığı zararların idarece karşılanması açısından emsal değer taşımaktadır.
Davaya konu olay ise 2008 yılı Haziran ayında Ankara’da Sağlık Bakanlığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanmıştı. Bu hastanenin Birinci Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği’ne KKKA teşhisi ile yatan bir hastada, 06.06.2008 tarihinde “kardiopulmoner arrest” (kalp ve solunumun durması) gelişmiş, bu hastaya “resusitasyon” (yeniden canlandırma) için tıbbi müdahalede bulunan görevli sağlık personeline de aynı hastalık bulaşmıştı. Görevi başında ve görevi nedeniyle bu ölümcül hastalığa yakalanan bir hekime, 10.06.2008 tarihi itibariyle KKKA hastalığına yakalandığı yolunda kesin tıbbi teşhis konmuş, kendisi yaklaşık 8 gün bir fiil aynı hastanede yatarak, 10 gün de evde zorunlu istirahat edip tıbbi olarak takip edilerek; toplam 18 gün boyunca bir ölüm kalım mücadelesi vermişti. Hekimimiz sağlığına kavuştuktan sonra, tedavi sürecinde kendisine ödenmeyen döner sermaye payının ödenmesi ve doğan maddi ve manevi zararlarının karşılanması için Sağlık Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunmuş, ancak bu başvurusu red edilmişti. Bunun üzerine hekimimiz tarafından Ankara Tabip Odası’nın sunduğu hukuki destek kapsamında Sağlık Bakanlığı’na karşı bu dava açılmıştı.
Davada verilen karara karşı Sağlık Bakanlığı’nın itiraz hakkı bulunmakta.
Saygılarımızla…
Ankara Tabip Odası