Havadaki partikül madde kirliliği göz kliniklerine başvuruları artırıyor

Colorado Üniversitesi tarafından yapılan araştırmanın sonucuna göre metreküpte 45 mikrogram olması gereken günlük PM10 konsantrasyonu 110'a ulaştığında hasta sayısı 2,2 kat arttı.

Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Özgür Yaşar: "Konjonktivit sık görülen bir sorundur bununla birlikte alerjik konjonktivit, glokom gibi rahatsızlıklar da hava kirliliğine uzun süre maruz kalma ile oluşabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar uzun süre tütün dumanına maruz kalmanın katarakta neden olabileceğini göstermiştir"

Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin, çevresel etkenlere karşı oldukça hassas olan gözlerde konjonktivit başta olmak üzere çok sayıda ciddi hastalığa neden olabileceğini söyledi.

ABD'deki Colorado Üniversitesi Anschutz Tıp Kampüsü tarafından yapılan ve 16 Kasım'da Science Daily'de yayımlanan çalışmaya göre, atmosferde bulunan hava kirliliği kaynaklı partikül madde (PM) artışına paralel göz rahatsızlığı şikayetiyle sağlık kurumlarına yapılan başvurular da artıyor.

Araştırmacılar, Denver metropol bölgesindeki günlük PM konsantrasyonlarıyla gözde tahriş ve alerji şikayetiyle yapılan başvuruları inceledi. Çalışma kapsamında, PM10 (10 mikrometre veya daha az çaplı) ile PM2,5 (2,5 mikrometre veya daha az çaplı) konsantrasyonlarını hesaplayan araştırmacılar, sağlık kurumlarına gözde tahriş ve alerji nedeniyle yapılan 144 bin 313 ziyareti ayrıntılı şekilde ele aldı.

Buna göre kuru göz sendromu şikayetlerin yarısını sıcaklık, nem, hava kirliliği gibi çevresel faktörlere bağlı gelişebilen ve kırmızı göz hastalığı olarak da bilinen konjonktivit şikayetlerin 3'te 1'ini oluşturdu.

Çalışmada, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kriterlere göre, metreküpte 45 mikrogram olması gereken günlük PM10 konsantrasyonu 110'a ulaştığında, hasta sayısının ortalamadan 2,2 kat daha yüksek olduğu sonucuna varıldı.

Çalışmanın başyazarı Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Epidemiyoloji Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Jennifer Patnaik, araştırma makalesindeki yazısında "Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliğini, 'insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sağlık tehdidi' olarak ilan etti. Ancak iklim değişikliği ve hava kirliliği ilişkisinin göz sağlığı üzerindeki etkisine dair sınırlı sayıda çalışma var. Demans gibi daha az araştırılmış kronik hastalıkların da sıcaklık ve hava kirleticilerle bağlantısı olduğu tespit edildi. Göz hastalıkları ve iklim konusundaki araştırmalar henüz başlangıç ​​aşamasında, bu nedenle iklimin ve hava kirleticilerin göz sağlığını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.

- "UV ışınlarına maruziyet ciddi göz rahatsızlıklarına neden olabiliyor"

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin solunum yolu sorunları, kanser, nörolojik rahatsızlıklar, kalp ve damar hastalıkları ile ciddi göz problemlerine neden olabileceğini ifade etti.

Gözün en dışındaki saydam tabaka ve göz yüzeyindeki çok sayıda sinir bağlantısı nedeniyle insan vücudundaki en hassas yapı olan korneanın çevresel etkenlere karşı duyarlı olduğunu belirten Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gözler, açıkken yalnızca ince bir gözyaşı filmi tabakasıyla zararlı dış maddelere karşı savunma sağlar, bu nedenle gözlerimiz hava kirliliğinin olumsuz etkilerine karşı hassastır. Karbonmonoksit, nitrojen oksitler, ozon ve partikül madde gibi hava kirleticileri gözlerimiz üzerinde tahrişe ve iltihaplanmalara neden olur. Konjonktivit sık görülen bir sorundur, bununla birlikte alerjik konjonktivit, glokom gibi rahatsızlıklar da hava kirliliğine uzun süre maruz kalma sonucu oluşabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar uzun süre tütün dumanına maruz kalmanın katarakta neden olabileceğini göstermiştir. Yapılan bir başka çalışmada da yaşa bağlı makula dejenerasyonunun (AMD), trafik kaynaklı hava kirleticilerine maruz kalmayla ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Ultraviyole ışınlara maruz kalmak da fotokeratit, kortikal katarakt, pinguekula ve pterjium gibi kirlilikle ilişkili göz sorunlarına yol açan bir diğer sorundur."

Mevsimsel değişikliklerle birlikte kirleticilerde de farklılıklar meydana geldiğini bildiren Yaşar, kış aylarında gökyüzünde artış gösteren sis ve dumanlara, yaz aylarında ise artan ultraviyole (UV) maruziyetine karşı dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.

Hava kirliliğinin yüksek olduğu zamanlarda mümkün olduğunca dışarı çıkılmaması tavsiyesinde bulunan Yaşar, sözlerini şöyle tamamladı:

"Böyle anlarda yüzümüzün ve göz çevremizin sıklıkla bol suyla yıkanması kirleticilerin gözümüzden uzak tutulmasına yardımcı olacaktır. Kirleticilere maruz kalma durumunda ise suni gözyaşları ile gözü bir nevi yıkamak da oldukça faydalı olabilmektedir. Bununla birlikte UV ışığına maruziyetin artığı yaz aylarında UV koruyucu bir güneş gözlüğü kullanmak UV ışığının göz sağlığına olan negatif etkilerine karşı koruyucu olabilir."

Manşetler

DUYURU-4