Hasta mağdur, eczacı çaresiz

Ağrı kesici, antibiyotik, astım, alerji, grip… Her gruptan 120 kalem ilacı piyasada bulmak zor. 20 Şubat’ta yapılacak kur ayarlamasıyla ilaca zam gelecek. O zamana kadar sıkıntı daha da artacak gibi...

Türkiye’de son günlerde giderek yaygınlaşan ilaç sıkıntısı gündemde. Aradığı ilacı bulamayan hastalar mağdur olurken, Türkiye Eczacılar Birliği (TEB) 120 kalem ilacın piyasada istenilen düzeyde bulunamadığını açıkladı. Her yıl aynı dönemde yaşanan sıkıntının nedeni, ilaç fiyatlarını belirleyen kur ayarlamasının şubat ayında yapılması, yani zam gelecek olması. Zam dönemi yaklaştıkça piyasada ilaç bulmak zorlaşıyor. Çünkü firmalar depolara, depolar eczanelere ilaç vermeyi geciktiriyor.

Elinde reçeteyle eczane eczane dolaşan hasta, şansı da yardım ederse onuncu, on beşinci denemesinde aradığını bulabiliyor. Sorunu çözmesi için başvurulan Sağlık Bakanlığı ise ilaç takip sisteminden bakıp eczane, depo ve üretici firmaların elindeki toplam sayıyı bildirerek, “Tüm hastalarımıza yetecek kadar ilaç mevcuttur” açıklaması yapıyor. Ancak sistemde görünmesi, hastanın o ilaca ulaşabileceği anlamına gelmiyor.

Ağrı kesici, tansiyon, astım, antibiyotik, grip, alerji… Her gruptan ilacı bulmakta zorluk çekiliyor. Eczacı Müge Paktaş, “En çok da ithal ilaçlarda büyük sıkıntı var. Üç ilaç isteniyorsa bir tanesi yok. Sadece son günlerde değil, uzun zamandır olmayan ilaçlar da var. Mesela bu sene grip aşısı bulmakta bayağı zorlandık. Şu anda uyuz vakaları arttı, talep var, ilaçları piyasada yok” diyor.

Bir yıldır euro 3,4 TL’ye sabitlendi

TEB Başkanı Erdoğan Çolak, yaşanan sıkıntıda kur düzenlemesinin sadece tetikleyici unsurlardan biri olduğu görüşünde. Çolak’a göre esas mesele ilaçta dışa bağımlılık ve fiyat politikası. Piyasadaki ilacın yüzde 42’sinin yerli üretim olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor:

"Hammadde üretimimiz yok, yüzde 90'ı dışarıdan geliyor. Fiyat artınca onu da almakta, yapmakta sıkıntı yaşıyorlar. İlaç firmaları kâr odaklı çalışan şirketler. Para kazanamayınca ilacın da ortadan kalktığı yönünde intiba oluşturmamak için piyasaya az az sürüyor. Mesela yılda on bin kutu lazım, üç bin kutu üretiyor. Yani sadece kur ayarlama dönemlerinde değil, sıkıntı yıl içinde kendini gösteriyor.”

Bütün dünyada ilaç sıkıntısı yaşandığını belirten Çolak, Avrupa İlaç Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün bu soruna dikkat çektiğini belirterek şunları söylüyor:

"İlaç kıtlığı tüm dünyada bir sorun. Nedeni şu: Sosyal güvenlik kurumları ilaca daha az para harcamak istiyor. Bütçe yapıyorlar, o bütçenin dışına taştığında buna yönelik tedbirleri süreç içinde alıyorlar. Mesela firmalarla yıl bazında oturup hem bir fiyat ayarlaması yapılıyor hem de ilaç firmalarından gerekli teminat alınıyor. Bu noktada Belçika örneğini vermek isterim. Geçen ay bir yasa kabul edildi, buna göre firmaların üretim sıkıntısı yaşadığı ilaçları hemen bildirmesi gerekiyor. Depolara, istendiğinde en geç üç gün içinde ilacı gönderme sorumluluğu veriliyor. Biz de sıkıntıların giderilmesi için Sağlık Bakanlığı’ndan bu yönde yasal düzenlemeler bekliyoruz.”

Türkiye’de yılda bir defa kur düzenlemesi yapılıyor. Şubat 2019’da ilaç fiyatları için euro3,4 TL olarak sabitlendi. Ancak yıl içinde giderler artarken gelir küçüldü. TEB’in önerisi, kur ayarlamasının bir kez değil, yıl içerisinde periyotlar halinde yapılması.

İlaç politikası belirlenirken Sağlık Bakanlığı dışındaki unsurların da rol oynadığını söyleyen Çolak, "Maliye, Sosyal Güvenlik Kurumu, Hazine, Kalkınma gibi ekonomik kurumlar da var. Onlar da finans odaklı baktığı için Sağlık Bakanlığı’nın etkinliği zayıflıyor. Sağlık Bakanlığı, kendisini kuvvetlendirecek paydaşlarla, hekimler, eczacılarla, ilaç sanayii ile birlikte sorunu masaya yatırıp gerekli önlemleri almalı. Öbür türlüsü her sene yaşadığımız sıkıntılar olarak kendini gösterir” diyor.

‘Benzin fiyatı böyle mi belirleniyor?’

DW Türkçe'nin, piyasadaki ilaç sıkıntısıyla ilgili görüşlerine başvurduğu, yerli ilaç firmalarının temsil edildiği İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), daha gerçekçi kur politikaları öneriyor. Genel Sekreter Turgut Tokgöz, “Bizim tarafımızda hiçbir aksama yok” diyerek ekliyor:

“İthal ilaçlarla ilgili bir sıkıntı varsa bugünün konusu değil, uzun senelerdir yaşadığımız bir sorun. On senedir böyle. Sıkıntının nerede olduğu belli. Bugün euro kurumuz 6,5 TL, ilaçlar 3,4 TL’den fiyatlanıyor. Bu bir sorun olarak görülmüyorsa, bu ticareten bir sorun.”

“Elektrik, benzin fiyatları böyle mi belirleniyor?” diye soran Tokgöz, buna rağmen ilaç sadece ticari bir ürün olmadığı için yıllardır arzı kesmeden pazara ürün verdiklerini söylüyor. "6,5 TL kur üzerinden ilaç üreteceksiniz, bitmiş ürününüzün fiyatı bunun yarısı üzerinden olacak” diyen Tokgöz’ün önerisi “daha gerçekçi kur ve daha gerçekçi fiyat politikaları”. Ancak bu yönde bir beklentisi pek yok: “Devlet, politikalarından memnun” deyip ekliyor: “Biz de bunun sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz her fırsatta.”

Bakanlık açıklama hazırlıyor

DW Türkçe'nin ilaç sıkıntısıyla ilgili ne yapıldığını sormak için aradığı Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Hakkı Gürsöz adına bakanlıktan verilen bilgi, bu konuda bir basın açıklaması hazırlandığı ve kısa sürede duyurulacağı oldu. Meselenin diğer tarafı olan yabancı ilaç firmalarını temsil eden Araştırmacı İlaç Şirketleri Derneği ise görüşme talebimizi, “Bu konudaki tek yetkili merci İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’dur” diyerek reddetti.

‘İlaç adı yerine etken madde yazılsa

Milyonlarca kişiyi ilgilendiren meselenin bir tarafında ilaç sektörü, diğer tarafında Sağlık Bakanlığı var. Ancak hekimin yazdığı ilacı bulamayan hastanın ilk tepkisi eczacıya oluyor. Bazen sinirlenerek, bazen yılgınlıkla acısını bire bir muhatap olduğu eczacıdan çıkarıyor. Annesi İlhan Pak’ın izinden giderek aynı mesleği seçen eczacı Müge Paktaş, “Biz istiyoruz ki hastalara istedikleri ilacı verelim ama bulamıyoruz” diyor. Annesi tamamlıyor: “Muadilleri var, eşdeğer ilaç verebiliriz ama hasta sinirlenip çıkıp gidiyor. Sanki olayın suçlusu bizmişiz gibi görünüyoruz.”

Birkaçı hariç, piyasada olmayan ilaçların çoğunun muadilleri olduğunu hatırlatan Müge Paktaş’ın bu konuda bir önerisi var:

“Etken madde aynı, hastalara bu anlatılmalı. Muadilini vermek istediğimizde kabul etmiyor. Anlatıyoruz, aynı etkiyi göstermese zaten sistem kabul etmez diyoruz ama nafile. ‘Doktor ne yazdıysa onu isterim’ diyor. Ama yabancı hastalarımız geldiğinde etken madde ismiyle ilaç istiyor. Belki bizde de reçeteye etken madde yazılsa bu kadar sorun olmaz.”

Emine Algan - © Deutsche Welle Türkçe

Manşetler

DUYURU-4