Hasta kanser olduğunu bilmeli!

Halkla oynanıyor. Kolesterol halka anlatıldığı kadar korkunç değil. İlaç firmalarının bu işte artı payının olduğuna çok inanıyorum..

Genel Cerrah Dr. Berkhan Savaşçın zamanında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni en yüksek puanla kazanan ve özellikle kanser hastalarına uyguladığı başarılı ameliyatlarla isminden söz ettiren bir doktor. Dr. Savaşçan'ı dinlerken bir hekimde aradığınız bilgi ve şefkate fazlasıyla sahip olduğunu hemen anlıyorsunuz. Başarılı doktorun eşi, iş kadını Funda Savaşçın'ın da aramıza katıldığı sohbetimizle sizleri baş başa bırakıyorum.
Berkhan Bey sizi tanıyarak başlayalım..

1958 İstanbul doğumluyum. 1970 yılında ailemle birlikte İzmir'e geldim. Liseyi İzmir'de bitirdim. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. Mecburi hizmetimi Samsun'da tamamladım. 5 yıl Atatürk Eğitim Hastanesi'nde baş asistanlık yaptım. Ondan sonra serbest hekimliğe başladım. Yaklaşık 10 yıldır İzmir'de serbest Genel Cerrahi Uzmanı olarak çalışıyorum. Ve yine genel olarak kamerayla ameliyatlar ya da onkolojik cerrahi dediğimiz kanser ameliyatlarına daha bir ağırlık vererek meslek yaşantımı sürdürüyorum.

Siz ve sizin gibi değerli doktorların İzmir'de yaşaması da bizler için bir kazanç.. Hakkınızda çok güzel övgüler duydum. Ağırlıklı olarak kanser ameliyatlarına giriyorsunuz sanırım..

Aslında kanser cerrahisini seviyorum demek halk için çok hoş bir şey değil. Keşke hiç kimse kanser olmasa. Kanser cerrahisi biraz riskli ama eğer iyi sonuç alırsanız çok yüz güldürücü bir cerrahidir. 1998 yılından beri meme kanserlerinde estetik cerrahı arkadaşımla birlikte gireriz. Aynı seans içinde göğsünü alıp yerine protezden yeni göğüs yaparız.

ÖLÜM ORANI ÇOK AZ
Açıkçası bu yöntemi her duyuşumda ürkmüşümdür..
Ürkülecek bir şey yok. Uygun vakalarda göğsün derisini çıkartmadan o anda memenin içini boşaltıp yerine protez koyuyoruz. Böylece kişi uyandığında göğsünde hiçbir eksiklik hissetmiyor. Eğer kişi ameliyat sonrası göğsünden ışın tedavisi görmeyecekse bunun kişiye getirdiği hiçbir artı yük yok. Radyoterapi görecekse zaten koymuyoruz. Çünkü, radyoterapi yakarak tedavi ediyor. Göğsün tamamını aldığınız vakalarda genellikle radyoterapiye gerek kalmıyor.

Göğsü alınan bir kadının psikolojisi açısından süper bir yöntem tabii bu..
Bugün meme kanserinde ölüm oranı artık yok denecek kadar az. Hastalar göğüslerinin kaybını fiziksel bir kayıp olarak nitelendirip gerçekten psikolojik olarak çok yıpranıyorlar. Buna karşılık hastayı ameliyata ikna etmek de daha kolay oluyor. Hastaya ameliyattan sonra göğsünün yerinde duracağını sadece göğsünün alınıp yerine yeni bir göğüs yapılacağını söylediğimizde bu ameliyata çok daha sıcak bakıyor. Ve hasta ameliyattan çok daha mutlu uyanıyor. Ameliyat yaptığım pek çok hastam bugün bikiniyle denize giriyorlar.

Bu ameliyatlardaki başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Bana göre olay yalnızca hastayı iyileştirmek değil, psikolojik olarak da rahatlatmak. Burada başarı için önce mesleğinizi çok seveceksiniz.. İkincisi, hastayla aranızda inanılmaz bir güven duygusu oluşacak.
Siz tıp dilindeki Latince kelimeleri hastanıza ifade ederken Türkçe kelimelerle izah ediyormuşsunuz ki, bu çok önemli..
Evet, bununla ilgili çok enteresan şeylerle karşılaşıyorum. Hastanın biri, "Bana bunu anlatıyorsun ama bunu sen biliyorsun ben anlamıyorum ki" diyor ama hayır ben bıkmadan usanmadan her hastaya neden ameliyat olması gerektiğini, ameliyat esnasında ve sonrasında neler olabileceğini anlatmak zorundayım. Başka türlü doktorluk olamaz. Çünkü artık 21. yy'da yaşıyoruz ve karşımızda internet denilen ve gerçekten bizi doğruya sevk eden bir uygulama var. Hastaların bir kısmı bizi imtihan ediyor. Ben bu işe çok severek girdim. Hastalarıma telefonlarımı veririm ve beni her an arayabileceklerini belirtirim. Çünkü hasta telefonun ucunda size ulaşabileceğini bilmeli.

ACIMASIZLIK DEĞİL
Özellikle Amerika'da kanser hastalarına hastalıkları yüzüne söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bende olabildiğince söylüyorum. Kanser olduğunu hasta bilmeli. Çok acımasız düşündüğümü sanmayın. İzmir'de benim tedavi ettiğim hasta grubunun büyük bir kısmı belirli bir kültür seviyesinin üstünde insanlar. Ben bu insanlara kanser olduğunu söylemeyeceğim, sonra ben bu insanı kematorapiye radyoterapi'ye göndereceğim ve o hasta kanser olduğunu anlamayacak. Bu mümkün mü? İnternetten her şeyi görebiliyorsunuz artık. Nasıl olsa hastalığını bilecek ama bilmemiş gibi yapacak. Karşılıklı tiyatro mu oynayacağız? Bu doğru değil. O hastanın size güveni kalır mı?
Beslenmeyle ilgili olarak hangi doktorun söylediğine inalım onu da şaşırdık.
Halkla gerçekten çok oynanıyor. Kolesterolün halka anlatıldığı kadar korkunç ve riskli bir şey olmadığına inanıyorum. Bu konuya biraz ticari bakıldığını düşünüyorum. Bakın kalp hastasıysanız yani kalp damalarınızda bir darlık varsa bu durumda kolesterol konusunda tedavi olmanız tabi ki gerektir. Ama artık 200'ün üstündeki her kolesterol vakasına derhal rejim ve bir takım ilaçlar dayatılıyor. Kolesterol vücudun yapı taşı. Sağlıklı yaşamamız içi gerekli olan şey. Ama ipin ucunu kaçırdık. Tereyağın ölçülü bir miktarda mutlaka yenmesi gerektiğine inanıyorum. Bakın, kolesterolün yüzde yirmisi gıdayla yüzde sekseni genetiktir. Bu kadar savaş verir tarzda yaşamanın da mantıklı olmadığını düşünüyorum. İlaç firmalarının bu işte artı payının olduğuna çok inanıyorum.
Funda Hanım bu derece yoğun yaşayan bir doktorun eşi olmak nasıl bir duygu?
Biz çok küçük yaşlardan beri birlikteyiz. O nedenle, neyle karşılaşacağımı biliyordum. Cerrahi onun aşık olduğu bir daldı. İşini o kadar seviyor ki, ben hiç şikayetçi olmadım. Birbirimize olan saygı ve sevgiden kaynaklanan bir hoş görü var aramızda. Ben onun mesleğine ve özel ilgi alanlarına saygı duyuyorum. O da bana aynı şekilde saygı duyuyor. Ben yaklaşık 17 yıldır Philip Morris Kurumsal İlişkiler bölümünde çalışıyorum. Bazen benim de eve işten geç geldiğim zamanlar oluyor.

İP ÜSTÜNDE!
Berkhan Bey Çeşme'de yaşanan sağlık sorunları için ne düşünüyorsunuz?
Çeşme'nin yaz nüfusu kış nüfusunun on katına büyüyen bir ilçe. Bu ilçede sağlık planlaması çok yanlış. Çeşme'de 25 yataklı bir hastanede geçici görevli doktorlarla sağlık temin etmek mümkün değil. Buradaki hastanenin yaz hesabı yapılarak yeniden düzenlenmesi lazım. Sissus Hastanesi kendisini kurtaramadı ve kapandı. Özel hastanelerin burada yaşaması kolay değil. Burada, Devlet Hastanesi'nin en az 50 yatağa çıkartılarak içinde tüm branşların olduğu bir hastane haline getirilmesi gerekiyor.

Hafta sonu 100 bin araç giriyormuş Çeşme'ye..
Çeşme'nin 300 bin nüfusa göre planlanması gerekir. Burada kanser ameliyatı yapılsın demiyorum ama bir beyin kanamasında, ani kalp krizi ve ani ölüm riski taşıyan rahatsızlıklarda buradan 9 Eylül Hastanesine gidene kadar kaybolan vakti kazandıracak bir sistemi kurmak zorundayız. Trafik ve deniz kazaları oluyor. Olaya müdahale edecek ortopedi uzmanın, genel cerrahın veya beyin cerrahının mutlaka hazır bulunması lazım. Bu şartlar sağlanmadıkça Çeşme'ye gelen insanların ip üstünde yaşaması kaçınılmaz. Çünkü, insan hayatı dakikayla ölçülen bir zaman dilimine dahildir. 9 Eylül'e yarım saate gidilir diye hesaplamak yanlıştır. Yarım saat insan hayatında müthiş büyük bir süredir. Zamanında müdahale etmezseniz hastayı kaybedersiniz. Maalesef bunlar tatil beldelerinin olmazsa olmaz koşulları. Türkiye'nin esnek düşünmesi ve önlemler alması kaçınılmaz.

DOĞRU BİLGİ
Korkunç sıcaklar yaşadık..Bu sıcak günlerde ne gibi önlemler almalıyız?
İnsanlar kendini kandırmasın. Güneşle dost olunmaz. İnsan sağlığı için 20 dakika güneş almak yeterlidir. Güneş ışınlarının tehlike boyutu ispat edildi. Aşırı sıcaklar cilt kanseri, kalp ve beyinle ilgili birçok hastalığın nedeni. Akşam ağır yemekler ve içki yaz sofraların vazgeçilmezi oluyor. Sonrasında ciddi riskler baş gösteriyor. O nedenle hafif yemekler ve bol sıvı gıdalar almak, kesinlikle güneşin altında fazla kalmamak gerekiyor. Güneş ışınlarının insanın DNA'sını kalıcı olarak bozduğunu herkes bilsin.

Berkhan Bey, son olarak ne söylemek istersiniz?
Dediğim gibi cerrahinin yüzü soğuk. Bir kişiye seni ameliyat edeceğim demek kolay değil. Ne derseniz deyin sözün sonu buraya varacak. Doktorların hastalarına doğru bilgiyi onların anlayacağı şekilde anlatmaları gerekir. Eğer bir insan iyileşmek isterse hangi hastalık olursa olsun iyileşir. İnsanlar içlerindeki yaşama sevincini, ne hastalığa yakalanırsa yakalansınlar kaybetmesinler. Aksi halde doktorun yapacağı bir şey kalamaz.

Kanser vakalarında artış var
Türkiye tıbbın gelişmesine ne kadar ayak uyduruyor?
İnanın Amerika'dan sonra geliyoruz. Laparoskopik ameliyata (kapalı ameliyat) ilk başlayanlardanım. Kamera ile ameliyat İzmir'de tüm hastanelerde uygulanır hale geldi. Teknik olarak yeni bir yöntem ama Türkiye Avrupa'dan daha çabuk adapte oldu. Tıp olarak Avrupa'nın önde gelen bir ülkesiyiz. Türkiye'deki insanların kansere ve kanser cerrahisine bakış açısının değişmesi gerektiğine inanıyorum. Kanser Türkiye'de çok arttı. Bunda Çarnobil'in ve yenilen gıdaların etkisi var. Çok antibiyotikli ve hormonu gıda alıyoruz. 17- 18. yy'da en pahallı gıdalar rafine gıdalardı ve sadece saraylarda tüketiliyordu, halk doğal gıdalarla besleniyordu. 20. yy'a geldik, şimdi rafine gıdalar çok ucuz, doğal gıdalar çok pahallı. Halkta ucuz rafine gıdalar tüketiyor. Ayrıca etrafta çok fazla radyasyon var. Kanser vakalarında yaşça küçülme, sayıca artma var. 30'lu yaşlarda meme kanseri görmeye başladık. Korkunç bir tiroit kanseri görülüyor. Kanser cerrahisinden ''Elleyince yayılır'' diye Türk halkı çok korkar. Bu yanlış. Kabul edilmesi mümkün değil. Elmayı kesince armut olmaz!

Yeniasir

Manşetler

DUYURU-4