Bunun en önemli nedenini ise yaşam şekli değişikleri oluşturuyor. Hastalığın erken evrede tespiti için ise kendi kendine meme muayenesi önem kazanıyor. Her kadının 20 yaşından itibaren memesini tanıması, aylık düzenli kontrollerini yapması ve 40 yaşından itibaren de mamografi takibi erken tanıya olanak sağlıyor.
Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda Hisar Intercontinental Hospital Medikal Onkoloji Bölümü Uzmanı Dr. Betül Açıkalın kadınların en önemli sağlık sorunlardan biri olan meme kanseri hakkında bilgi verdi.
Genetik faktörler meme kanserinin başlıca nedeni
Türkiye’de her 12 kadından birinin hayatına girebilen meme kanserinde, genetik ve çevresel faktörler büyük oranda etkilidir. Ailedeki kadınlardan birinin meme kanserine yakalanmış olması, kişinin risk oranını 3 - 4 kat artırmaktadır. Genç yaşta erken menopoza girme, doğum kontrol haplarının uzun süreli kullanımı, erken yaşta adet görme, obezite problemi, fiziksel aktivite azlığı ve geç yaşta doğum yapmak meme kanseri riskini artıran diğer nedenlerdendir.
Belirtilere dikkat edin!
Meme kanserinde en önemli belirtilerin başında memede oluşan, ele gelen bir kitle, şişme ve renk değişikliğidir. Fakat memede oluşan her şişlik veya kitle, meme kanseri olmayabilir. Memede oluşan ve geçmeyen yaralar, kızarıklıklar, meme başlarında çekilme gibi belirtiler görüldüğünde kişi zaman geçirmeden mutlaka bir uzmana başvurmalıdır.
Kendinizdeki değişikliklerin farkında olun
Meme kanserinde kişinin kendi el muayenesi kanserin teşhisi aşamasında oldukça önemlidir. Meme kanserlerinde 20 yaşından sonra her kadın ayda bir defa, adet sonrası ayna karşısında memelerini muayene etmeli ve elleri ile kitle olup olmadığını gözlemlemelidir.
Düzenli olarak mamografi çektirmeyi ihmal etmeyin
Meme kanserinde erken teşhis hayati önem taşımaktadır. Kişinin belirtileri erken fark edebilmesi meme kanserinin tedavisinde başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Memede oluşan belirtiler fark edildiği dönemde mamografi ile konulacak erken tanı tedavide başarı oranını yükseltmektedir. Aile içerisinde meme kanseri olan kadınların düzenli olarak 30 yaşından sonra mamografi çektirmesi büyük önem taşır. 40 yaşını geçen kadınlar her yıl ya da iki yılda bir mutlaka mamografi çektirmeli ve bir hekim kontrolünde danışmanlık alarak memede kanser oluşumu ilerlemeden önlem alınmalıdır. 50 yaşını geçen kadınlarda ise her yıl mutlak şekilde mamografi çektirmeli ve bir uzmana muayene olmalıdır. Mamografi çekimi adet bitimini takip eden hafta yapılmalıdır. Menopoza giren kadınların ise düzenli olarak ayda bir kez meme muayenesi olması gerekir.
Erken tanıyla tedavide başarı şansı yüksek
Meme kanserinde erken teşhis öncelikli olarak hastanın kendi el muayenesi ile başlar. Teşhis edilen ve tanısını konulan kitleler için cerrahi yöntemler uygulanabilmektedir. Bu ameliyatlarda aynı zamanda hastalığın evresini belirlemek amacıyla koltukaltı lenf bezlerinin çıkarıldığı girişimler de eklenir. Kanserin ilerlediği evrelerde ise; kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi gibi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Kemoterapi; ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılan kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir.
Radyoterapi; ışın tedavisi, meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra kalma olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır.
Hormonoterapi; kanser hücreleri hormona duyarlı olabilir. Hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisinin ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir.
Bedeninize iyi bakın
Kanserin başlıca risk faktörlerinden biri de dengesiz ve sağlıksız beslenmektir. Antioksidan içeren meyve sebzelere yaşamınızda öncelik vermek kilo kontrolü ve vücudun koruma sistemini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır. A ve C vitamininden zengin, yüksek lifli gıdalar tüketerek, hazır ve paketlenmiş yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Hayvansal yağ ve trans yağ içeren besinler tüketilmemelidir. Düzenli spor yapan kadınlarda kansere yakalanma riski oldukça düşüktür. Menopoz dönemi sonrası kadınların düzenli yürüyüş ve egzersiz yapması, hem meme kanseri riskinin azaltılmasına hem de kemikleri güçlendirerek kemik kaybının önlenmesine yardımcı olur.