Halkın temiz hava soluma hakkı gaspedilemez

Türk Tabipleri Birliği’nin de bileşenlerinden biri olduğu Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), Danıştay'ın kahvehanelerde sigara yasağının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurumasının ve Anayasa Mahkemesi'nin de sigara yasağını esastan inceleme kar

Türk Tabipleri Birliği’nin de bileşenlerinden biri olduğu Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), Danıştay'ın kahvehanelerde sigara yasağının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurumasının ve Anayasa Mahkemesi'nin de sigara yasağını esastan inceleme kararı almasının ardından bir basın toplantısı düzenledi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Nazmi Bilir ile Doç. Dr. Dilek Aslan, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık ileTTB'nin SSUK temsilcisi Doç. Dr. Özen Aşut, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Prof. Dr. Hilal Özcebe ve Türk Toraks Derneği'nden Doç. Dr. Gaye Ulubay'ın katıldığı basın toplantısında, halkın sağlık hakkının sigara şirketlerinin ticari çıkarlarından üstün olduğu vurgulandı ve 4207 Sayılı Yasa'nın delinmemesi istendi.
 
07.07.2010
4207 SAYILI “TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN” ÇAĞDAŞ BİR KANUNDUR…
 
BU KANUN İLE HALKIN SAĞLIĞI SİGARANIN ZARARLARININ ÖNLENMESİ KONUSUNDA GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR…
 
Bilindiği gibi 19 Temmuz 2009 tarihinden bu yana ülkemizde 4207 sayılı Kanun sayesinde kamuya ve özel işletmelere ait kapalı alanlarda sigara içilmesi yasaklanmıştır. Bu Kanun bireyleri ve toplumu tütün dumanının zararlarından korumaktadır.
Hatırlanacağı gibi Türkiye kapsamlı bir tütün karşıtı Kanun’a sahip olması nedeniyle Avrupa’da ve dünyada lider ülkelerin arasında yerini almıştır. Yapılan araştırmalara göre Kanunun uygulamasından memnuniyetin giderek arttığının saptandığı bugünlerde yeni bir tartışma gündeme gelmiştir. İzmir Kahveciler Odası Başkanı tarafından “4207 sayılı yasanın ticaret özgürlüğünü engellediği” görüşü ile Danıştay’a olan başvurusu üzerine Danıştay 10. Dairesi konuyu görüşmüş, Kahveciler Odası tarafından ileri sürülen görüşü yerinde bularak dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne göndermiştir. Anayasa Mahkemesi de konuyu esastan görüşme kararı almıştır.
Ülkemiz gibi kapsamlı kanuna sahip olan ülkelerin tamamında buna benzer süreçlerin yaşandığını, sonuçların ise toplum sağlığı yararına tamamlandığını belirtmek isteriz. Örneğin Finlandiya ve Fransa’da da yasa sonrasında bu tür olaylar yaşanmış ancak toplum sağlığını koruyacak şekilde sonuçlanmıştır.  Tütün şirketleri tarafından başlatılan bu tür karşıt tartışma ve yasal müracaatların sonunda toplumun sağlığını korumaya yönelik kararlar alınmıştır. Ülkemizde de 1996 yılında ilk tütün karşıtı Kanun için de buna benzer olaylar yaşanmıştır.  Bu kanun o dönemde de sigaranın reklamını yasaklayarak çalışma ve girişim özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine götürülmüştür.  Anayasa Mahkemesi tarafından Tütün ve tütün mamüllerinin reklamı, bunların kullanılmasını teşvik ve özendirerek toplum sağlığını olumsuz yönde etkilediğinden genel sağlığın korunması amacıyla  girişim özgürlüğünün sınırlandırılabileceği öngörülmüş ve başvuru reddedilmiştir..
Daha önce ve halen yaşanan tartışmalara yönelik olarak görüşlerimizi sizlerle paylaşmak gereksinimi duymuş bulunmaktayız:
  1. Anayasa’nın 56. maddesinde “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı” olduğu belirtilmektedir. Hiçbir havalandırma sistemi kapalı alandaki sigara dumanını tam olarak temizlemez. Bu bağlamda sigara içilen bir ortamda sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı yok olur. 4207 sayılı Kanun’un kahvehanelerde uygulanmaması Anayasa’nın 56. Maddesi ile açıkça çelişki yaratacaktır.
  2. Kapalı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanmasının başlıca hedefi gelecek nesilleri sigaradan uzak tutmaktır. Sigara içmeyenlerin hakkının korunması temel amaçlarımızdan en önemlisidir. Ancak, yasanın bir başka yararı ise sigara içenlerin bu davranışlarını gözden geçirmeleri konusunda bir fırsat yaratmasıdır. Örneğin; 2010 yılının ilk 4 ayında son 12 yılın en düşük sigara tüketimi gerçekleşmiş ve %20 azalma olmuştur. Dolayısıyla da en az 20 bin kişinin erken ölümünün ve hastalandığının önlendiği de ifade edilebilir.
  3. Dünyada tütün ile mücadele kapsamında saygın bir konumda olan Türkiye’de bu türlü gelişmelerin tartışılması bile sağlanmış olan konumun sarsılmasına yol açabilir. Süreç uluslararası kamuoyu tarafından da yakından izlenmektedir. Ülkemizdeki olumlu gelişmeleri örnek alan diğer ülkeler için Kanun’da olası bir geri adım derin bir hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratacaktır.
  4. Sigara şirketlerinin bıkmadan tekrarladıkları “şehir efsanesi” niteliğindeki bazı söylemlerin yayılması bu konuda Kanun’una sahip çıkmış topluma yapılan bir haksızlıktır. Bu söylemlerin en yaygın olarak kullanılanı “sigara karşıtı kanun işletmelerde ekonomik zarara neden olmaktadır” ifadesidir. Ancak gerçek böyle değildir. TC Maliye Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, 2009 yılı Ocak-Ekim ayları arasında ikram sektöründeki işletme sayısında %2.7, lokanta vb yemek sektörü sayısında %3.5 ve alkollü içki servisi yapan işletme sayısında da %3.0 artış yaşandığı anlaşılmaktadır. Aynı dönemde ikram sektörü tarafından yatırılan KDV miktarı 2009 yılı Ocak ayında 800 milyon TL dolayından, Ekim ayında 1120 milyon TL’ye yükselmiştir. İşletme sahiplerinin bazıları çeşitli nedenlerle işyerlerini kapatmaktadır; ancak kapanandan daha fazla sayıda işletme açılmaktadır. Sigara karşıtı kanunun bu kapanmalarla bir ilgisi bulunmamaktadır. Yasanın ikram sektörünü kapsayan bölümünün yürürlüğe girdiği Temmuz 2009 tarihinden sonra, bu sektörde kapanan 7.387 işyerine karşılık 12.652 yeni işletme açılmış bulunmaktadır.
  5. Kahvehaneler-kıraathaneler kültürün önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Kültürün sağlık için önemli bir belirleyici olduğu yüzyıllardan beri bilinen, hatta toplum sağlığını korumak ve geliştirmek için yararlanılan bir birikimdir. Ancak bu denli güçlü bir birikimin yanlış ilişkiler üzerinden tartışmaya açılması oldukça yanıltıcıdır. Üstelik kültürün oldukça kirli bir ürün olan sigara ile yan yana getirilerek tartışmaya açılması sağlığın diğer alanlarındaki kültür-sağlık ilişkileri için de tehlike yaratmaktadır.
Sayın basın mensupları,
Elli altı kurumsal bileşeni olan Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) olarak sizlerle defalarca bir araya geldik. Bu toplantılarımızı yaparken vermek istediğimiz mesajın içeriğine göre de toplantı mekanımızı seçmeye çalışıyoruz. Bugün bu toplantıyı SSUK’nın bir bileşeni olan Türk Tabipleri Birliği çatısında yapmayı seçmemizin de bir özel anlamı var. Türk Tabipleri Birliği yöneticilerine bugün bizi burada konuk ettikleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Sağlık birey ve toplum için her şeyden üstün bir konumdadır. Bireyin ve toplumun sağlığını korumak için dönüm noktası niteliği taşıyan 4207 sayılı Kanuna SSUK ve bileşenleri olarak SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ. SİZ DEĞERLİ BASIN MENSUPLARINI DA YÜZBİNLERCE YURTTAŞIMIZIN YAŞAMINI KURTARMAK İÇİN GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE BİZİMLE BİRLİKTE OLMAYA DAVET EDİYOR, SİZLERİN ARACILIĞINIZ İLE BU MESAJIMIZI İLGİLİ KİŞİ VE KURUMLARA İLETEBİLMEYİ DİLİYORUZ…
 
SİGARA VE SAĞLIK ULUSAL KOMİTESİ

Manşetler

DUYURU-4