Genç yaşta kalp krizi geçirmede bir numarayız

Kalp hastalıkları genç yaşlı demeden herkesin kapısını çalabiliyor.

Doğuştan olan hastalıklardan kapak problemlerine, damarsal sorunlara kadar pek çok kalp rahatsızlığı içerisinde en çok korkutanların başında ise kalp krizi geliyor.

Türkiye'de her yıl 200 bin kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Oysa bazı basit önlemlerle kalp sağlığını korumak mümkün. Sigarayı bırakmak, kolesterol, tansiyon ve kiloyu kontrol altında tutmak, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak bunların başında geliyor. Kalp krizinde ise erken müdahale hayat kurtarıcı oluyor!

ERKEN MÜDAHALE HAYAT KURTARIR

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Fatih Tekiner; kalbin yeteri kadar oksijen alamaması sonucu kalpteki dokuların ölmesiyle oluşan kalp krizinin (miyokard enfarktüsü) koroner damarlarda bir tıkanıklık veya daralma söz konusu ise kalbin yeteri kadar oksijen alamaması sonucu oluştuğuna değiniyor ve “Beslenemeyen kalp dokusunda gelişen metabolik değişikler, ölümcül ritim bozuklularına yol açarak erken ani ölümlere neden olabilir. Ayrıca bu durum uzun sürerse kalp, işlevini yitirip kanı pompalayamaz hale gelebilir.

KRİZ HASARININ GERİ DÖNÜŞÜ YOK

Kalp krizi geçirmiş kimselerde ölen dokunun yerine yenisi gelmez. İşlevsiz bir yara tabakası oluşur. Yani kalp krizinin verdiği hasar, geri dönüşü olmayan bir hasardır. Bu nedenle; kalp krizinde erken müdahale, hem hayat kurtarıcıdır, hem de sonradan gelişebilecek kalp yetersizliğini önleyebilmektedir. Nitekim hastaneye ulaşabilen olgularda ölüm yüzde 5- yüzde 15'e kadar düşmektedir” diyor. Günümüzde genç insanlarda da kalp krizinin çok sık yaşandığına dikkat çeken Dr. Tekiner, bu konuda da şu bilgileri veriyor:

GENÇLER DE TEHDİT ALTINDA

Son dönemlerde gençlerde görülen kalp krizleri pek çoğumuzu endişeye sürüklüyor. Yani bugüne kadar 'yaşlı hastalığı' olarak düşündüğümüz kalp rahatsızlıkları; artık gençleri de, orta yaş grubunu da tehdit etmeye başlamıştır. Avrupa Kardiyoloji Derneği'nin 22 Avrupa ülkesi arasında yaptığı araştırmada, 50 yaş altında görülen kalp krizi oranlarında birinci sırada olmamız da maalesef bu olguyu desteklemektedir. Sanayileşmenin getirdiği beslenme bozukluğu, aşırı stres yükü ve gençlerdeki sigara ve bağımlılık yapan madde alışkanlığındaki artış; gençlerde kalp krizi sıklığını arttıran faktörler olarak düşünülüyor. Bununla birlikte genç ölümlerin çoğu aslında gözden kaçmış doğumsal kalp kası, kalp kapak hastalıklarına veya ani gelişen ritim bozukluklarına da bağlı olabiliyor. Bu nedenle ailede genç ani ölüm hikayesi varsa mutlaka diğer aile fertleri de kardiyolojik muayene ve tetkiklerle kontrol edilmeli.

RİSK YARI YARIYA AZALIYOR

Kalp krizinin, genetik miras olarak çocuklara geçebileceğini belirten Dr. Tekiner, kriz eğer 50-60'lı veya daha erken yaşlarda olmuşsa, diğer aile fertleri için de kalp krizi riskinin arttığını söylüyor ve ekliyor: Bu durum; mutlaka diğer aile fertlerinin de kalp krizi geçireceği anlamına gelmez ancak ailesinde kalp krizi hikayesi olmayanlara göre riskin artması demektir. Erken yaşta kalp krizi geçirme hikayesi olan ailelerin; hayat tarzı ve beslenme alışkanlıklarına daha fazla özen göstermeleri ve periyodik kardiyolojik kontrollerini yaptırmaları önerilir. Sigara; en önemli faktörlerden biri. O kadar ki sigarayı bıraktıktan sonraki bir gün içinde dahi kalp krizi geçirme riski yarı yarıya azalır. Yaklaşık 4 ila 10 yıl içinde sigara içmeyen biri ile aynı seviyeye gelinir. Günde 3 fincan kahveden fazlası da zararlı. Fazla alkol tüketimi de damar sertliğini hızlandırıyor ve kalp krizi riskini artırıyor.

Kalbinizi korumak için bunları yapın

Besinlerle aldığımız doymuş yağlarda fazla miktarda kolesterol varken; doymamış yağlarda daha az kolesterol bulunur. Öyleyse hedefimiz öğünlerimizde doymuş yağ miktarını azaltmak olmalıdır. Doymuş yağlar en çok hayvansal (katı) yağlarda bulunurken, doymamış yağlar daha çok sıvı yağlarda bulunur. Yağlı koyun, sığır eti tüketiminden kaçınılmalı, tüketilecekse etlerdeki yağlar pişirilmeden önce sıyrılmalı, daha çok tavuk, hindi, balık eti tercih edilmelidir. Tahıl, sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Tam yağlı peynirler yerine az yağlı peynir, yağ oranı azaltılmış süt ve yoğurt tercih edilmelidir. Ayrıca

• Sigarayı bırakın

• Yüksek tansiyon ve diyabet hastalığınız varsa tedavi ettirin ve düzenli takibe alın

• Daha çok meyve ve sebze tercih ederek, kolesterolden daha fakir bir diyet tercih edin

• Düzenli egzersiz yapın

• Ailenizde kalp hastalığı hikayesi varsa düzenli kontroller yaptırın

• Yoğun stres altındaysanız kendinizi daha mutlu edecek şeylerle meşgul olun.

Her çarpıntıda paniklemeyin!

Her çarpıntı dikkate alınmaması gerektiğine değinen Dr. Tekiner, kalp çarpıntısının çoğunlukla sinirsel bir durum olduğunu söyleyerek “Ancak uzun süren, kalp hızının genellikle çok yüksek seyrettiği (dakikada 150 ve üzeri), bayılmanın veya tansiyon düşüklüğünün eşlik ettiği çarpıntı durumlarında, mutlaka sağlık merkezine başvurulması uygun olur” diyor. Dr. Tekiner şu belirtilere dikkat etmek gerektiğini söyleyerek sözlerini noktalıyor:

• Göğüste tam yeri belli olmayan sıkışma hissi veren bir ağrı (sanki 100 kiloluk biri göğsümüze oturmuş gibi) olur.

• Bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılır

• Ağrı, hareket etmekle artar, dinlenirken azalır, fakat geçmez. Yarım saatten uzun sürer.

• Ağrıyla birlikte soğuk soğuk terleme ve mide bulantısı vardır.

• Nefes darlığı olur. İç sıkıntısı eşlik eder.

• Bazı insanlarda belirtiler gizli olabilir. Örneğin; diyabet hastaları hiç ağrı duymayabilirler ve sadece nefes darlığı ve soğuk terleme şikayetleri olabilir. Bazı hastalarda mide ülseri ve kas ağrısıyla kalp krizi ağrısı karıştırılabilir ve yanlış yorumlanabilir.
 

Manşetler

DUYURU-4