Gelişen teknoloji antibiyotik direnci ve kanser tedavisinde çığır açacak!

Nano ve mikro teknolojiler, tıp dünyasını çaresiz bırakan antibiyotik direnci ve kanserin tedavisinde çığır açacak potansiyele sahip

TÜLİN AÇIKBAŞ

Stanford Üniversitesi'nde araştırmacı olarak çalışan Dr. Gözde Durmuş'un adını, geçen sene 'hücreleri yerçekimsiz ortamda uçurup birbirinden ayırmayı başaran bilim insanı' olarak duyduk. Dr. Utkan Demirci'yle hayata geçirdikleri bu proje, tıp dünyasında büyük yankı buldu. Buluş, saygın tıp dergilerilerinde de yayımlandı...

Pek çoğumuz için kulağa garip gelen bu bilimsel buluş, aslında hepimizi yakından ilgilendiriyor... Çünkü kanserin tanı ve tedavisinde yepyeni bir sayfa açıyor. Dr. Durmuş'la teknolojinin kanser tedavisindeki yerini konuştuk.

- Nano ve mikro teknolojilerin kanser tedavisindeki yeri nedir?

Bu teknolojiler; kanser görüntüleme, moleküler tanı ve hedefli tedavi uygulamaları araştırmalarında yaygın kullanılıyor.

Bilim dünyası, bu teknolojilerin tüm kanser türlerine uygulanabileceğini düşünüyor. İlk önce Amerika'da yaygın hale gelecekler ama üretim maliyetleri çok düşük ve tıbben çok etkili olduklarından diğer ülkelere de hızla yayılacaklar.

- Teknolojiler başka sağlık alanlarında da kullanılabiliyor mu?

Antibiyotik direnci çok büyük bir problem. Birçok hasta, özellikle hastanelerden kaptıkları antibiyotiklere dirençli bakteriler yüzünden ölüyor. İlaç firmaları yeni araştırmalara yatırım yapmak istemiyor. Yani alternatiflere ihtiyacımız var.

'Lego gibi alet'

- Peki siz çalışmalarınızda neler yaptınız?

Birçok antibiyotiğe dirençli MRSA enfeksiyonlarına odaklandım. Çalışmalarım sonunda nano parçacıkların dirençli MRSA'yı öldürdüğünü, hatta antibiyotikten iki kat daha fazla etkili olduğunu bulduk. Manyetik nano parçacıkların toksik etkilerini de araştırdık ve minimum olduğunu, hatta kemik hücrelerinin büyümesinde pozitif etkisi bulunduğunu kanıtladık.

- 'Yerçekimsiz bir ortam oluşturarak kanser hücrelerini uçurup birbirinden ayırmak' ne demek?

Geliştirdiğimiz teknoloji, hücreleri iki mıknatıs arasında tutarak yerçekimsiz ortamda uçurup, yoğunluğunu çok hassas şekilde ölçebiliyor. Mıknatıslar ve plastik parçalardan oluşan, lego gibi bir alet ürettik. Bu manyetik alanda her hücrenin kendine has bir özelliği ve yoğunluğu bulunduğunu kanıtladık. Mesela kanser hücreleri kan hücrelerine göre çok daha hafif.

'20 dakikada tespit'

- Bu buluş kanser hastaları için ne anlama geliyor?

Basit bir kan testiyle sağlıklı hücreleri kanser hücrelerinden ayırabileceğiz. Günümüzde bunu yapmak hem teknolojik hem biyolojik açıdan samanlıkta iğne aramaya benziyor. Bu teknoloji sayesinde milyarlarca kan hücresi arasından çok nadir görülen kanserli hücreleri 20 dakikadan az bir sürede tespit edebiliyoruz.

Ayrıştırılan bu hücrelerin farklı ilaçlara karşı nasıl davrandıklarını, 'sıvı biyopsi' teknolojisiyle buluyoruz. Böylece hastaların ve hastalığın seyrinin takibi kolaylaşıyor. Hücrelerin farklı ilaçlara, kemoterapi, radyoterapi ve immunoterapiye nasıl davrandıklarını saptayabiliyoruz. En büyük avantajı da ucuz, kullanımı kolay ve taşınabilir olması.

Uygulamayı Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde deniyoruz. Akciğer, meme ve böbrek kanseri hastalarından alınan kan örneklerinden, kanda dolaşan kanserli hücre sayısını tespit ediyoruz.

-Toplumları tehdit eden hastalıkları nano ve mikro teknolojilerle ortadan kaldırmak mümkün mü?

Genetik teknolojilerin maliyetinin ucuzlamasıyla DNA'mızı, zamanla gelişen ya da genetik olan hastalıklarımızı takip edebileceğiz. Tüm bu teknojiler; hastalıkların erken teşhisinde ve dolayısıyla yaşam kalite ve süresinde çığır açacak.

Manşetler

DUYURU-4