'Gece vardiyasında çalışan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha fazla'

Prof. Dr. Atilla Soran: ‘‘Gece vardiyasında çalışan kadınların meme kanserine yakalanma oranı artıyor’’


Uzun yıllardır ABD’de yaşayan ve ekibiyle meme kanseri ile ilgili çok değerli araştırmalara imza atan Türk Bilim İnsanı Prof. Dr. Atilla Soran, meme kanseri ile ilgili güncel gelişmeleri paylaştı. Soran, “Gece vardiyasında çalışan kadınların meme kanserine yakalanma oranı artıyor. Bunun nedeni gece uykusunda salgılanan melatonin hormonunun gece uykusuz kalındığında salgılanmaması. Kanseri engelleyen bir hormon olan melatonin salgılanmadığında da kanser oranında artış oluyor’’ dedi.

ABD Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi Cerrahi Onkoloji Departmanı Meme Hastalıkları Ünitesi Meme Hastalıkları Klinik Araştırmalar Direktörü ve Amerikan Ulusal Meme Merkezi Konsorsiyum Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Soran, meme kanserindeki son gelişmeleri paylaşmak üzere Türkiye’deki özel bir hastanede seminer verdi. Avrupa’da çok sayıda önemli araştırmaya imza atan Soran, kadınların meme kanserinden korunması için önerilerde bulundu. Seminerde kadınlarla buluşan Soran, meme kanseri konusunda doğru bilinen yanlışları açıkladı.

‘‘Türkiye’deki akraba evlilikleri meme kanseri oranını etkiliyor’’

Meme kanserinin Türkiye’deki gençlerde yüzde 40 oranında görüldüğünü ifade eden Türk Bilim İnsanı Prof. Dr. Atilla Soran, ‘‘ABD’de bu oran yüzde 20 civarlarında. Türkiye’de bu oran ABD’nin iki katı olarak görülüyor. Bunun birinci sebebi olarak bizde büyük ihtimalle genetik olarak kırılmalar var ve bu genetik kırılmalar sonucunda genç bayanlarda meme kanseri ortaya çıkıyor. İkinci olarak biz de akraba evlilikleri var. Bu genetik kırılmalar kuzen evlilikleri nedeniyle aynı ailede kalmaya devam ediyor. Diğer nedenler Akdeniz tarzı beslenme yerine daha çok batı tarzı beslenmeye geçmekle yani daha çok karbonhidrat ve daha çok yağ tüketen bir toplum haline dönmekle meme kanserinde artış görüldü. Aslında hem genetik faktörleri hem de çevresel faktörleri birlikte düşünürsek, ülkemiz bu yönden gittikçe batıya yaklaştığı için ve genetik kırılmalar devam ettiği için daha çok genç yaşta bayanlarda meme kanseri ortaya çıkıyor’’ ifadelerini kullandı.

"Gece vardiyasında çalışan kadınlarda meme kanseri oranı artıyor"

Gece vardiyasında çalışan kadınların meme kanserine yakalanma oranının bir hayli yüksek olduğunu açıklayan Soran, ‘‘Son yıllarda yapılan çalışmalar gösterdi ki özellikle gece vardiyasında çalışan kadınlarda örneğin hemşirelerde meme kanseri oranı artıyor. Bunun nedenine bakıldığında gece uykusunda salgılanan melatonin hormonunun gece uykusuz kalındığında salgılanmadığını görüyoruz. Kanseri engelleyen bir hormon olan melatonin salgılanmadığında da kanser oranında artış oluyor. Bu özellikle batıda gösterilmiştir ki, akşam karanlığında uzun süre çalışanlarda kanser oranının iki katı, üç katı olarak arttığı görülmektedir. Bunu engellemenin yolu, gece vardiyasında çalışanların zaman içerisinde vardiyalarını değiştirmesi olarak belirlenmiştir. Ülkemizde maalesef tıbbi çalışma çok fazla çıkmıyor. Her ne kadar kaliteli bilim insanlarımız olsa da altyapımız yetersiz kalıyor. Biz 2007 yılında bir Türk çalışması olması için ulusal meme hastalıklarına federasyonuna başvurduk’’ dedi.

"Türk çalışması adını verdiğimiz çalışma Avrupa’da referans olarak gösteriliyor"

Bu çalışmanın yaklaşık olarak 10 yıl sürdüğünü belirten Prof. Dr. Atilla Soran, ‘‘Bu çalışma 2016 yılında dünyada meme hastalıklarında tıbbı değiştiren bir çalışma olarak lanse edildi ve dünyada bütün ülkelerde gösterildi. Biliyorsunuz meme kanseri evrelere ayrılıyor. Meme kanserinin evre 4 dediğimiz yani başka bir organa yayılmış olan meme kanseri hastalarında artık hastalara cerrahi müdahale haricinde hormonal terapi, kemoterapi veriliyordu. Bizim düşüncemiz şuydu. Eğer tümöre cerrahi müdahale yaparsak yani tümörü ortadan kaldırırsak vereceğimiz hormonoterapi yada kemoterapi daha yetkin olabilir miydi hipotezinden yola çıktık. Çalışmanın sonunda şunu gördük ki 10 yılın sonunda hastalar bize evre 4 olarak başvurduğunda eğer cerrahi müdahale yapıp memedeki tümörü ortadan kaldırırsanız verdiğiniz hormonaterapi ve kemoterapi çok daha faydalı oluyor. 5 yıl sonra cerrahi yapılan hastaların yüzde 40’ı, yapılmayan hastaların yüzde 20’si yaşamaya devam etti. Şöyle de denilebilir, cerrahi yaptığımız hastaların yaklaşık 9 ay yaşama süresi uzadı. Ben bu çalışmaya Türk çalışması adını verdim. Şu an Amerika Birleşik Devletleri dahil dünyanın bütün ülkelerinde referans olarak kullanılan bir Türk çalışması olarak geçiyor’’ şeklinde konuştu.

"Erken tanı ve sağlıklı beslenme kanserden korunmayı sağlıyor"

"Bu bizim tıp tarihi boyunca tüm literatüre bir Türk çalışması olarak geçen çalışmamızdır" diyerek sözlerini sürdüren Soran,"Meme kanseri Türkiye’de de diğer ülkelerde olduğu gibi en sık görünen kanser. Türkiye’deki her 4 kadın kanserinden biri meme kanseri. Bunları göz önüne alarak iki şeye çok dikkat etmeliyiz. Birincisi nasıl korunabiliriz, ikinci nasıl erken tedaviye gidebiliriz, özellikle egzersiz çok önemli. Amerikan kanser derneğinin önerdiği günde sadece yarım saatlik normal yürüme yaparak yüzde 20 oranında kanser riskini azaltabilirsiniz. Sağlıklı beslenme çok önemli, biz ülke olarak şanslıyız. Ülkemizde Akdeniz diyeti denen bir diyet var. Düzenli olarak normal tükettiğiniz sebzenizi meyvenizi yiyip, egzersizinizi yapıp sağlıklı kalabilirsiniz. Erken tanının önemini ise hepimiz biliyoruz. Ne kadar erken tanı konursa kurtulma şansınız o kadar yüksek olur" dedi.

"Genetik kanser testinin önemi büyük, Angelina Jolie’de genetik kanser testi yaptırmıştı"

Meme kanserinde erken yakalanıldığında ve tanı konduğunda yaşama şansının yüzde 95’in üzerinde olduğunu ifade eden Soran, ‘‘Geç yakalanıldığında oran yüzde 35’e kadar düşüyor. Ülkemizde mutlaka 40 yaşından itibaren mamogram ve uzman bir hekim ile muayenelerin yapılması gerekir. Eğer ailenizde, anne, baba, kardeş ya da ikinci derece akraba teyze hala’da meme kanseri oluşmuş ise muhakkak genetik danışmanlık almanız bir takım testlerin yapılması gerek, bunlar için korunma yöntemleri var. Bu şekilde kadınlarımız yüzde 95 oranında meme kanserinden korunmuş olacak. Angelina Jolie’nin de genetik kanser testi yaptırması sonucunda ve pozitif çıkması sonucu iki memesini aldırdı. Bu genetiğin önemini daha da medyatik hale getirdi. Genetik test isteme oranında 2-3 kat oranında arttı. Medyatik insanların bu şekilde konuyu gündeme getirmesiyle diğer kadınların da daha çok ilgisini çekmekte’’ diye konuştu.

Manşetler

DUYURU-4