Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Taner Canatar, Türkiye'de kadınların büyük çoğunluğunun cinselliği evlilikle birlikte yaşamaya başladığını belirterek, "Tam anlamıyla kadın olmadan anne olmamak için en az 3 yıl boyunca çocuk yapılmamalı" dedi.
Kız çocukları yetiştirilirken cinselliğin erkeklere özgü olduğu ve sadece erkeğin zevk aldığı, kadın içinse çoğu zaman mide bulandırıcı, acı veren ancak evliliğin devam etmesi ve anne olmak için yerine getirilmesi gereken bir 'kadınlık gö revi' olarak öğretildiğini anlatan Canatar, "Aile ve toplum baskısı, cinsellikle ilgili yanlış inan ışlar, cinsel eğitim yetersizliği, cinselliğin ayıp, günah veya yasak olarak kabul edilmesi nedeniyle kadınlarımız, cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olamadığı gibi bilgi sahibi olmak bir yana cinselliği kelime hazinelerine dahi ekleyememektedir" dedi.
"KADINLAR EVLİLİKLE BİRLİKTE CİNSELLİĞİ DE YAŞAMAYA BAŞLIYOR"
Evleninceye kadar cinselliği hiç bilmeyen veya çoğu zaman yaşamayan kadınların, cinselliği evlilikle birlikte yaşamaya başladığının altını çizen Canatar, hayatı boyunca cinsel fantezi kurmamış, kendi bedenine yabancılaşmış ve cinselliği eşine karşı yerine getirilmesi gereken bir görev ya da onu sevdiğini gösterebilmesinin bir yolu olarak algılayan kad ın için cinselliğin haz alınacak güzel bir yaşantı olmaktan çok istenmeyen bir durum haline dönüştüğünü anlattı. Canatar, "Çoğu zaman yatakta aktif olan erkektir. İlişkinin uzun ya da kısa olup olmayacağını ve ilişki tarzını belirleyen erkektir. O isterse sevişilir, istemezse sevişilmez. Kadın da erkeğin isteklerine uyum gösterebilmeyi mutlu bir cinsellik gö stergesi olarak algılamaya başlayabilir. Bu da bir kadın olarak cinselliği bir hak olarak görme sürecini sekteye uğratır ve 'Kadın doğulmaz kadın olunur' sözünün içini boşaltır" diye konuştu.
"TAM ANLAMIYLA KADIN OLMADAN ANNE OLMAMAK İÇİN 3 YIL ÇOCUK YAPMAYIN"
Cinselliği hak ettiğine inanan ve rahat bir şekilde yaşayan bir kadın için 'anne' olmanın bir açmaz olarak öne çıktığını savunan Taner Canatar, bir kadının gerçek anlamda kendi bedenini ve eşinin bedenini tanıyıp, onu keşfedip rahat ve gevşemiş bir halde cinsel haz alıp, haz verebilecek bir seviyeye gelebilmesi için en az 3 yıla ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Cinselliğin öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranış olduğunu belirten Canatar, "3 yıldan önce erken bir hamilelik yaşayan her kadın, daha tam anlamı yla kadın olmadan anne olmak zorunda kalıyor. Bu durum da mutsuz ve tatmin olamayan kadın sayısın ın hızla artmasına yol açacağı gibi mutsuz aileler kurulmasına da neden olacaktır" ifadesini kullandı.
Evlilikte ilk 3 yıllık zaman diliminin çok önemli olduğuna işaret eden Canatar, s özlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süre çiftin cinsellik dışında diğer konularda da bir uyuma gelebilmesi için yeterli bir süredir. Bu nedenle yeni evlenen çiftlere 'tam anlamıyla kadın olmadan anne olmamak için en az 3 yıl çocuk yapmayın' önerisinde bulunuyoruz."
"KADINLARA CİNSEL EĞİTİM VERİLMESİ BİR ZORUNLULUKTUR"
Cinselliğin erkeğin olduğu kadar kadının da hakkı olduğunu vurgulayan Canatar, kadının biyolojik olarak cinsel haz alma, boşalma veya orgazm olma kapasitesinin erkeğe göre fazla oldu ğunu kaydetti. Söz konusu kapasitenin kullanabilmesi için kadının öncelikle cinselliğin farkında olması gerektiği uyarısında bulunan Canatar, "Kadınlara yaşamlarının ilk y ıllarından itibaren cinsel sağlık bilgisinin verilmesi, cinselliği yaşamanın bir günah, konuşmanın ise ayıp olmadığının öğretilmesi gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları en baştan ortadan kaldıracaktır. Yani cinsel eğitim şart. Çünkü cinselliğin tam olarak gelişimi temas, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat gibi temel ihtiyaçların doyumuna bağlı" dedi.
"KADININ CİNSELLİĞİNİ AİLE TOPLUM VE AHLAKİ DEĞERLER BELİRLİYOR"
Cinsel isteğin nerede, ne zaman ve kimle yaşayıp yaşanamayacağının aile, toplum, ahlaki değerler ve sosyal yapılar tarafından belirlendiğine dikkat çeken Canatar, cinsel arzularını bastırmayan, gerektiğinde erteleyebilen ve istediğinde doyuran bir kadının, cinselliği de haz alı nan bir etkinlik olarak algılayacağını savundu. Canatar, şu görüşleri dile getirdi:
"Bir kadın cinselliği, aşkı yaşamanın veya sevgiyi paylaşmanın bir par çası olarak görürse cinsel doyum yaşama ve haz alma kapasitesini arttıracaktır. Bütün bunların sonucunda cinsellikle ilgili yanlış inanışlardan uzak, cinsellikten korkmayan, cinsel arzularını, düşüncelerini eşiyle paylaşan daha sağlıklı ve daha mutlu kadınlar ortaya çıkacaktır."