Sema EREREN / HABERTÜRK PAZAR
Bir sabah uyanacaksınız ve bir bakacaksınız ki her daim yapmayı arzuladığınız şeyleri gerçekleştirmek için vaktiniz kalmamış." Bu sözler Brezilyalı yazarımız Paul Coelho'ya ait. Öyleyse, "Şimdi yapın!"diyor Coelho... Öyle ya planlar üzerine planlar yapar dururuz da iş uygulamaya gelince kendimizi kaytarmaya ikna etmek için envai çeşit bahane buluruz. Mesela işe tam başlayacakken "Bir duş alayım da öyle başlarım" dersiniz. Bununla kalır mı? Birden karnınızın acıktığını hissedersiniz ya da öyle olduğunu varsayarsınız. Ee yemeğin üzerine kahve de olmazsa olmaz. Sonra tam işe başlayacakken tesadüf bu ya, etraftaki dağınıklık gözünüze batar! Ardından bir arkadaşınız arayıp kanınıza girer, hop kendinizi dışarı atıverdiniz. Bir bakmışsınız ki 'zavallı' yapılacaklar listeniz bir köşede boynunu bükmüş, ertelenmiş, başka bahara kalmış...
ÖĞRENCİLERİN YÜZDE 80'İ ERTELEYEREK YAŞIYOR
Erteleme hastalığı, literatürdeki adıyla 'procrastination' çağımızın en büyük sorunları arasında gösteriliyor, üstelik bundan 30 yıl öncesine göre 4 kat fazla karşılaşıyoruz. Calgary Üniversitesi'den Prof. Piers Steel, yüzde 95'imizin özellikle yapması gereken can sıkıcı ve zor işleri ertelemenin bin bir türlü yolunu bulduğumuzu söylüyor. Problemi yaşayanların yüzde 40'ı ciddi maddi kayıplar yaşıyor. Kronik erteleyiciler de bir hayli fazla. Chicago'daki DePaul Üniversitesi'nden Prof. Joseph Ferrari'ye göre dünyanın en az yüzde 20'si kronik olarak her şeyi ertelemekten mustarip. Öğrencilerinse yüzde 86'sı erteleyerek yaşıyormuş.
Bu arada yanlış anlaşılmasın, işlerini ciddiye almayan ya da tembellikten yapmayanlar değil mevzumuz; işleri beyninin bir köşesinde bekletip duranlar... Ben de kendimi bu sınıfa dahil ediyorum, yapılacaklar listem ne kadar kabarıksa harekete geçmem bir o kadar zorlaşıyor. O işe bir türlü başlayamama hali beni esir alıyor. Peki neden ertelemeden yaşayamıyoruz?
Uzmanlar, 4 temel sebebi olduğunu söylüyor. En bilindik olanı mükemmeliyetçilik. Mükemmeliyetçiler, özellikle alışık olmadığı bir işi yapması gerektiğinde hemen ertelemeye yeltenir. Hataya olan toleransları epey düşük olduğundan "Ya yanlış ya da eksik bir şey yaparsam" sorusu içlerini kemirir durur, haliyle ertelerler. Diğer bir sebebiyse psikolojik baskı. Prof. Joseph Ferrari'ye göre, erteleme probleminin özünde insanları memnun etme isteği yatıyor. "İnsanların hakkınızda ne düşündüklerine çok fazla kafa yoruyorsanız, gerçekten yapamayacağınız işleri bile kabul eder ama sonra ertelersiniz" diyor. Başarısızlık korkusu da erteleme dürtüsünü tetikleyenlerden. Ergenliğinizde yaşadığınız bir tramvadan bile kaynaklanıyor olabilir bu korku. Üstesinden gelemeyeceğinize inandığınız işi erteler geçersiniz. Ve son olarak yapacağınız iş zor, kolay ya da sıkıcıysa işi yapmak istemez, yapmayı reddedersiniz.
ERTELEMEK NASIL ÖLÜMCÜL BİR HAL ALIR?
Erteleme hastalığı üzerine araştırmalar yapan Dr. Fuschia Sirois, hastalığın nasıl ölümcül bir hal alacağını anlatıyor.
Beyin: Erteleyip durduğunuz iş varsa buna karşı beyniniz savaş açar. Tehdit olduğuna dair hipotalamusa uyarı gönderir. Peki hipotalamus ne yapar? O da boş durmaz, sinir ve endokrin sistemlerinizin aktif olarak çalışmasını sağlayarak vücudunuzu bir nevi acil durum moduna sokar, savaş çıkarır.
Hipotez bezi: Büyüme hormonu olarak bilinen hipotez bezi, ACTH yani adrenokortikotropik ve TTH yani tirotropik haberci hormonlarını harekete geçirerek stres reaksiyonunun geri kalan kısmını devreye sokar. Bununla beraber vazopressin hormonu da vücudunuzda su tutmasını ve kan miktarını artırmasını söyler.
Tiroit bezi: TTH hormonu tiroit bezlerine ulaştığında tiroit hormonu salgılanır. Metabolizma hızlanır, kalp ritmi ve tansiyon yükselişe geçmeye başlar.
Böbreküstü bezi: TTH tiroit bezlerini harekete geçirirken ACTH de boş durmaz, böbreküstü bezlerine ulaşır ve adrenalin, noradrenalin ve kortizol hormonlarını harekete geçirir ki bu stres hormonları, kaynakları belirli bir noktada toplamak ve korumak için öncelikle kaslarınızı hedef alır, akciğer fonksiyonlarınızı zorlaştırır. Bunlarla da kalmaz yaşamsal önemi olmayan tüm operasyonları duraklatmaya başlar.
Bağışıklık sistemi: Vücudunuz ne olduğunu kestiremediğinden enfeksiyon savaşçıları olan akyuvarların dolaşıma girmesine karşı çıkmaz, akyuvarlar yanlarına kortizol hormonunu da alırlar. Ama erteleme bağımlılığınız sizi kortizole karşı dirençli hale getirdiğinden saldırıya geçmiş akyuvarların vücudunuza zarar vermesine bir nevi izin vermiş olursunuz.
Viseral yağ: Böbreküstü bezleriniz stres hormonlarını harekete geçirmek için fazladan enerjiye gereksinim duyar ve bu nedenle vücudunuz organlarınız çevresinde yağ depolayarak enerji oluşturmaya çalışır. Ama bel çevresinde tutulan viseral yağlar, enflamatuvar moleküller yayar. Bir sonraki adımda kötü kolestrol düzeyi hızla yükselir, insülin direncine bağlı kalp krizi yaşanabilir.
ERTELEMEDEN YAŞAYAMAYANLAR
Dalai Lama: Öğrenciyken kaytarmadan çalışması mümkün olmazmış Dalai Lama'nın. Kendisi kaytarmadan çalıştığı tek zamanın işi teslim etme zamanı geldiğinde olduğunu söylüyor. O da öğrenciyken bir 'son dakikacı'ydı anlayacağınız.
Bill Clinton: Eski ABD Başkanı Clinton da ertelemeden yaşayamayanlardan. Öyle ki Time Dergisi zamanında Clinton'ın krononik olarak erteleyenler sınıfına girdiğini ilan etmişti. Söylenilene göre Clinton'ın yapacağı konuşmalara haftalar hatta aylar öncesinden hazırlanma niyeti her defasında suya düşer, son dakikaya kalırmış. Eşi Hillary Clinton'ın da kendisinin bu huyundan şikayetçi olduğu biliniyor.
Leonardo da Vinci: Hiçbir projesini zamanında bitirememiş, bazısını tamamlaması uzun yıllar almış Leonardo da Vinci'nin. Mesela Mona Lisa portresini tamamlaması 16 yılını almış. Öldüğünde ardında tonla tamamlanmamış proje bıraktığı da söylenir.
Victor Hugo: Victor Hugo erteleme alışkanlığının önüne geçmek için sıra dışı bir yöntem geliştirmişti. Söylenilene göre Hugo, yardımcısından kıyafetlerini saklamasını ister hatta yazılarını çıplak olarak yazarmış. Bu şekilde evden çıkamayacağını ve zaman kaybetmeden yazacağını düşünürmüş. Hugo'nun Sefiller ve Notre Dame'ın Kamburu eserlerini aynı anda yazdığı söylenir.
KURTULMAK İÇİN 10 TÜYO
Yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmeyenlerdenseniz, siz de erteleme sarmalına girmişsiniz demektir. Peki kurtulmak için ne yapılabilir?
1- Ortaklar
Yapmanız gerekenlere çevrenizi dahil ederseniz cayması zor olabilir. Güvendiğiniz bir arkadaşınıza gidin 50 lira verin ve hedeflediğiniz işi tamamlayana kadar geri vermemesini isteyin.
2- 25'e 5 kuralı
25 dakika iş, 5 dakika mola vermek konsantrasyonunuzu ayakta tutacağından işi yarıda bırakma ihtimaliniz azalır.
3- Deadline
Kendinize deadline'lar koyun, yani işi tamamlamanız gereken bir bitirme zamanı hedefleyerek yola çıkın.
4- Zeigarnik Etkisi
Yeter ki başlayın! Çünkü bir işe başladığımızda, beynimiz onun tamamlanmasını ister ve bu Psikolog Bluma Zeigarnik'in deyişiyle bizde 'Zeigarnik Etkisi' oluşturur. Buna bir kitabı ya da filmi çok sevmeseniz bile inatla bitirmeye çalışmamız örnek olabilir.
5- Küçük parçalar
Prof. Piers Steel, insanların doğasında ertelemeye yatkın olduklarını ancak yapmaları gereken işleri küçük parçalara ayırıp düzenli olarak yaparlarsa daha az sorun yaşayacaklarını söylüyor.
6- Bölünme!
İşe başlamadan ortamınızı öyle bir düzenleyin ki o şeyi yapmaya başladığınızda çevrenizdekiler sizi işinizden alıkoyamasın. Başlamak için başkaları tarafından bölünme potansiyeliniz olmayan vakti seçin.
7- Venn diyagramı
General Electric'in Pazarlama Müdürü Beth Comstock, mühim işlere başlamadan önce Venn Diyagramları çizermiş. Bunun için 3 adet çember çizip ilkine "yapmam gerekenler", ikincisine "yapmayı sevdiklerim" üçüncüsüneyse "yapmaktan nefret ettiklerim" yazar, işin alt maddelerini bu tabloya yerleştirip, "yapması gerekenler" ve " yapmayı sevdiklerim" kümelerinde kesişen işlerle başlarmış.
8- 3 dakika "ErteleME!"
kitabının yazarı Steve Chandler '3 dakika' çözümünü öneriyor. Bunun için "Ertelediğim bir şeyi yapmak için şu an 3 dakikam var" diyerek yola çıkın.
9- Bitmişler listesi
Her günün sonunda tamamladığınız işleri yazın. Böylece günün sonunda o gün ne kadar çok şey yaptığınızı görecek, hepsinin üstesinden gelecek gücün içinizde olduğuna inanacaksınız.
10- Ödül
Hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizde kendinizi ödüllendirmek, bir sonraki iş için sizi kamçılayacaktır.