Erken teşhis koyacak doktor aranıyor

Hürriyet gazetesi'nden Buse ÖZEL'in yazısı ..

Elinde torbalarca tahliller ve reçeteler, doktor doktor gezen insanlar hemen her hastanede görebilirsiniz. Hepsi şikayetlerine çözüm bulmak istiyor. Doktorlar da haykırıyor "Erken teşhis önemlidir." Peki ama erken teşhis yapabilen doktor var mı? Maalesef sayıları yok denecek kadar az.

Doktorların erken teşhis yapamamasının sebebi yetersiz eğitim mi, işlerini özensiz yapmaları mı, aşırı hasta sayısı mı?

Bunun en önemli nedenleri hastanelerdeki yığılmalar, hastaya bütüncül bakan, hastayı tanıyan, genetik faktörlerini bilen bir doktorun ve buna uygun bir sistemin olmaması. Soğuk algınlığı gibi basit sorunları için de uzmana başvuran hastaların yarattığı yığılma tatmin edici tedavi yapılmasını da engelliyor.

Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. İlhan Bayazıt birinci basamak sağlık hizmetleri güçlenirse insanların sadece daha uzun ömürlü değil aynı zamanda kaliteli bir yaşlanma yaşayacağını belirtiyor.

"Aile hekimliği güzel bir sistem. Ama eksikleri var. Daha bütünlüklü hale getirilmesi, hastanın koruyucu sağlık hizmeti alması gerekiyor. İnsanlar doğrudan uzmana başvurmak yerine aile hekimi tarafından yönlendirilirse şikayetine en uygun bölüme başvurup, teşhise de daha kolay ulaşabilir.

HASTALAR NE YAPACAK?

Sistemin sıkıntıları çok, ama vatandaş olarak ne yapabilirsiniz? Diyelim ki şikayetinize çözüm bulamıyorsunuz, kafanıza göre bir iki doktora gittiniz olmadı. Kendi başınıza ne yapabilirsiniz? İşte birkaç öneri...

- Eğer hangi uzmana başvuracağınızı bilmiyorsanız aile hekiminize başvurun ve şikayetlerinize göre sizi bir uzmana yönlendirmesini isteyin.

- Uzmanlaşma arttıkça doktorlar ister istemez sadece kendi alanlarını değerlendirir ve bütünü göremeyebilir. Mesela iç hastalıklarının bir alt dalı olan endokrinoloğa başvurmadan önce bir iç hastalıkları uzmanına başvurun. Yani genelden özele doğru ilerleyin.

- Kendiniz için inatçı olmaya çalışın. Tüm sağlık sisteminin bir anda düzelmesi mümkün değil. O yüzden sağlığınızı, şikayetlerinizi ciddiye alın. İyice ilerlemesini beklemeyin.

- Bir türlü teşhis koyulamayan bir hastalığınız varsa ve hangi organınızla ilgiliyse o zaman bu konuda uzmanlaşmış bir hastaneye başvurabilirsiniz. Mesela cilt probleminiz bir türlü çözülemiyorsa o zaman deri hastalıkları hastanesine, gözünüzle ilgili bir sorun varsa göz alanında uzmanlaşmış bir hastaneye başvurun.

- Kendi kendinizin doktoru olacağım derken kendinizi hasta etmeyin. Bilinçli hasta olun ama bilinçsizce kendinizi hasta etmemek için sağdan soldan duyduğunuz bir ürünü kullanmadan önce doktorunuza sorun. Başkasına iyi gelen bir şey sizde kötü etkiler yaratabilir.

SİSTEMİN SORUNLARI NELER?

Sistemin sorunları aslında bir dokun bin ah işit durumunda. TTB Genel Sekreteri Dr. İlhan bu konuda da sıkıntıları şöyle dile getiriyor.

- Aile hekimliği güçlendirilmeli. Hekime bölge verilmeli ve bu bölgede dönem dönem doktor, kapı kapı her evi dolaşarak insanların takibini yapmalı. Ayrıca aile hekimliği yeni olduğu için yıllarca doktorluk değil de yöneticilik yapmış doktorlar da bu işle ilgilenebiliyor. Tecrübeli aile hekimlerinin sayılarının artması gerekli.

- Devlet ve üniversite hastanelerindeki yığılma azaltılmalı. Bunun için de yine en önemlisi aile hekimliğinin güçlendirilmesi.

- Özel hastanelerde yığılma az, hizmet daha iyi ancak burada da başka bir tehlike var. Özel hastaneye gidenler "hasta" olarak değil de birer "tüketim nesnesi, müşteri" olarak görülüyor. Bu nedenle bir gelir kaynağı olarak görülen insanların paralarının ve sağlıklarının suistimal edilme riski var. Nitekim, Bayazıt İlhan bunun bazı özel hastanelerde çok katı şekilde uygulandığını söylüyor: Ciro baskısı hekimlerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi duruyor. Eğer 2-3 ay yetersiz ciro yapan bir hekim varsa kapının önüne koyuluyor.

- Özel hastanelerdeki ciro kaygısının devlet hastanelerindeki karşılığı ise performans sistemi. Her ay performansı hesaplanan hekimin maaşı buna göre değişiyor.

Özetle hastasını tanıyan doktorlar olmadıkça, her hastalık için uzmana gitmek mecburiyetinde kalındıkça, devlet hastanelerinde 10 dakikada bir randevu verildikçe, özel hastanelerde hekim kotayı doldurabilmek için hastaya gereksiz yere tomografi, mr, tahlil yazdıkça, devlet hastanelerinde maaş performansa göre verildiği müddetçe ve hastasından, doktoruna, bürokratına sistemin içinde olan herkes iğneyi kendisine batırmadıkça "erken teşhis" çağrıları kamu spotlarında, haberlerde ve kısacası lafta kalmaya devam edecek gibi duruyor.

Buse ÖZEL
Hürriyet

Manşetler

DUYURU-4