Manisa'nın Demirci İlçesi'ne bağlı Esenyurt Köyü'nde 4 yıldır aile hekimliği yapan Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu Dr. Emrehan Barış Gülten, geçen perşembe günü vücuduna ağrı kesici enjekte edip yaşamına son verdi.
İş yoğunluğu nedeniyle bunalımda olduğu ve bir süredir psikolojik tedavi gördüğü belirtilen Dr. Gülten'in ölümüyle, en yakın arkadaşı Minnetler Köyü Aile Hekimi Dr. Erdal Küçükali büyük şok yaşadı. Olay günü ilçede nöbetçi doktor olduğu için göreve başladığı ilk günden beri tanıdığı arkadaşının otopsisini de yapmak zorunda kalan Dr. Küçükali, depresyon hastalarının iyi takip edilmesi gerektiğini söyledi. Ani intiharların dışında yaşanan intihar vakalarının depresyona bağlı nedenlerden dolayı gerçekleştiğini kaydeden Dr. Küçükali, "Her depresyon hastası intihar edecek diye bir şey yok, ancak depresyon hastalarının dikkatle izlenmesi gerekiyor. İntihar olayından bir kaç yıl gerisine kadar bakmak gerekiyor. Çünkü intihar bazı istisnaların dışında biranda gelişen bir olay değildir" dedi.
ÜZÜNTÜSÜNÜ MEKTUPLA DİLE GETİRDİ
Yakın dostunu kaybetmenin acısını içinde yaşayan Dr. Erdal Küçükali, üzüntüsünü bir mektupla dile getirdi. Dr. Küçükali'nin kaleme aldığı mektup şöyle:
"Manisa'nın Demirci İlçesi Minnetler Köyü'nde 4 yıldır aile hekimi olarak görev yapmaktayım. Benimle aynı tarihte göreve başlayan ve çok samimi arkadaşım olan Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu Dr. Emrehan Barış Gülten de bana en yakın bölge olan Esenyurt Köyü'nde aile hekimliği yapmaktaydı. İlçenin aile hekimleri her ay iki gün otopsi nöbeti tutmaktaydı. O karanlık gün de ben otopsi nöbetçisiydim. 21.07.2011 Perşembe günü sabah 06.06'da cep telefonum çaldı. Savcılıktaki yetkili kişi bana 'Esenyurt aile hekimi muhtemel intihar nedeniyle vefat etmiş, savcı bey gelmenizi ve otopsiye katılmanızı istiyor' dedi. Bir anda şoke oldum, doktor olan eşimi de uyandırdım o da şoke oldu. Çok sevdiğim arkadaşımın meslektaşımın otopsisine çağrılıyordum. İnanamadım, durumu kesinleştirmek için Esenyurt Aile Sağlığı Merkezi'ndeki personeli aradım, personel telefonu açtığında ağlamaktan konuşamıyordu ve bana ikinci şoku yaşattı, haber doğruydu. Her ne kadar otopsiye katılmak istemesem de nöbetçi doktor olduğum için gitmek zorunda kaldım. Evine vardığımda, her karşılaştığımda esprilerle, şakalarla beni karşılayan arkadaşım bu sefer bana hiç de iyi davranmadı, hiçbir espri yapmadı, benimle hiç konuşmadı, hoş geldin bile demedi çünkü o artık yaşamıyordu.
Canım arkadaşımın depresyon tedavisi gördüğünü biliyordum. Ancak birçok insan depresyon tedavisi görüyor ama sevdiklerini bu şekilde üzmüyor. Bir hekim gözüyle bu şekilde yoğun işler içeren aile hekimliği işlerini sürekli yardımcı sağlık personeli olmadığı halde gerektiği gibi yürüten bir kişinin de intihar etmesi çok beklenen bir durum değildir. Bu noktaya varması için, işini uzun bir süre aksatması, sosyal yaşantısında da gözle görülür bozulmalar olması gerekirdi. Bugüne kadar gördüğüm en mükemmel anne ve baba da her zaman destekcisiydi. Ancak canım arkadaşımın kişiliği çok hassas bir yapıya sahipti. Hiç kimseyi kırmazdı ve bunun için de hep kendinden ödün verirdi. Canım arkadaşımın hiçbir problemi yoktu, arabası vardı, yeni ev alması için resmi işlemleri yapıyordu, güzel bir ailesi vardı ama demek ki bu hastalık bunları bile yok sayıyor, onu küçücük dünyasına hapsediyordu. O sevenlerini perişan edebileceğini bile düşünmeden 35 yaşında hayatının baharında küçücük dünyasına son verdi.
Bu yazıyı yazmamdaki amaç arkadaşım için bir şey yapmak ve aynı zamanda da toplumda depresyon hastası olan kişilerin daha iyi takip edilmesi ve bu acı sonlarla karşılaşılmamasıdır. Çünkü depresyon hastalığı ilaç tedavisi ile en iyi sonuçların alındığı psikolojik hastalıklardan birisidir. Lütfen arkadaşıma herkes dua etsin. Canım kardeşime Allah'tan rahmet geride kalanlarına da başsağlığı diliyorum.
Seni hiç unutmayacak olan meslektaşın, canın arkadaşın Dr. Erdal Küçükali."