Emzirirken kanguru gibi olmalı

Annelere "Bebeğinizi emzirirken insanlara en çok benzeyen orangutan ve kanguruları örnek alın" diyen Dr. Gülnihal Şarman,

"Emzirmek bebeğin bağışıklığını güçlendiriyor, zekasını da geliştiriyor" görüşünde...

Acıbadem Maslak Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, emzirme konusunda merak edilenleri, az bilinenleri ve yanlış anlaşılan konulardaki soruları yanıtladı...

Anne emzirmenin seyrini nasıl ayarlamalı?
Biz, sağlık problemi olmadıkça emzirmenin bebeğe bırakılmasını çok önemsiyoruz. Yani bebek istediği süre boyunca ve istediği dozda annesinin memesini emebilmeli. Emzirme süreci anne ve bebeğe kaldığında, bu konunun kendiliğinden çözümlendiğini, yoluna girdiğini görüyoruz. Yenidoğan bebekler, son derece muhtaçtır ve en gelişmiş duyuları da temastır. Bunu en iyi giderebilecekleri anlar ise annelerinin kokusunu aldıkları emzirme seanslarıdır.

EMZİRİRKEN KONUŞUN
Bebeği eğitmek için her ağladığında emzirmek yerine saatli emzirmek mi doğru?
Bebeklerimizi sürekli bir programa sokarak onlarla adeta teması kesiyoruz. Örneğin 'bebeği yerinde bırakalım, kendi yerini bilsin' diyoruz. Ancak bebekler, buna karşı çıkıyorlar. Çünkü, onların doğal gelişim süreçleri böyle... Bebekler ancak üç aydan sonra sosyal temasa geçiyorlar, kendi kendilerine 5-10 dakika oynuyorlar, sonra küçük bağırışlarla yanlarına annelerini çağırıyorlar. Çünkü yalnızlığa katlanamıyorlar.

Bebek annesini yanına çağırarak aslında ne demek istiyor ya da neyi anlatmak istiyor?
Bebeğin annesini yanına çağırarak aslında anlatmak istediği şu: 'Ben de varım. Bakın beynim nasıl hızla gelişiyor!' Bu yüzden annenin emzirme ve temas sırasında bebeğiyle 'annece' konuşması çok önemli. Bu inişli-çıkışlı vurguları olan konuşmaların, sık sık yapılması gerekiyor. Genç anneler, bu konuşmayı saçma bulsalar da bu tarz konuşmalar bebeği dinlemeye yöneltiyor, bebek de kendi bebekçe dilini kullanarak annesiyle konuşmaya çalışıyor.

Peki bu dili kullanarak anlatmak istediği ne?
Aslında kendi dilinde önemli ipuçları veriyor. Bu ipuçları, her dönemde farklılıklar gösteriyor. Örneğin; dokuz aydan büyük bebekler geceleri daha sık uyanıp, annelerini daha fazla yanlarında görmek isterler. Adeta çevrelerini kontrol ederek 'En güvendiğim insanlar yanımda mı?' diye bakınırlar. Önceki aylara göre beyinleri daha iyi çalışır. Bazı anne ve babalar, geceleri bebek çok uyanıyor diye kızabiliyorlar. Oysa ki bebek, anne ya da babası yanındaysa korkusunu yeniyor. Onların yanında yatmak huzur veriyor. Bu, doğal bir süreç. Büyüdükçe zaten anne babasını istemiyor. Ama, uyutma ve temas etme konusunda bebeklik dönemiyle çocukluk dönemlerini karıştırmamak lazım.

ONU SOĞUTMAYIN!
Kanguru yavruları doğduktan sonra nasıl bir süreç izliyorlar?
Yavru, doğduktan sonra annenin karın kılları arasında içgüdüsel olarak 30-40 cm'lik yolculuk yapıyor. Buna 'hayat yolculuğu' adı veriliyor. Yolculuk bitince kanguru yavrusu annesinin kesesinin içine düşüyor, oradaki bir memeye yapışıyor. Yavru dokuz ay daha keseye girip çıkıp emiyor. Biz de aynı şekilde davranmalıyız. Bebek sizi daha fazla istiyorsa, kendinizi ondan soğutmayın, emzirmeyi kesmeyin.

ANNEYE MUHTAÇLAR!
Sizce kadınlar emzirme konusunda doğada neyi örnek almalılar?
Doğada emzirmenin en çarpıcı örneğini kangurular ve orangutanlar veriyor. Kanguruların yavruları doğduğunda üç cm'lik cenin kadar doğuyor ve annelerine muhtaç oluyorlar.

SÜT BEBEK İÇİN AŞI GİBİDİR
Sütlerin hepsi besleyici midir?
Bazı memelilerde örneğin koyunlarda ve ineklerde 'kolostrum' dediğimiz yoğun kıvamlı ilk gelen süt, son derece yaşamsal önem taşıyor. İlk haftada 'kolostrum'u ememeyen yavruların ölüm riski yüzde 100'e çıkıyor. Çünkü bağışıklığın oluşması için gereken tüm maddelerin transferi, 'kolostrum' sayesinde yapılıyor. Aşı özelliği taşıyor ve benzeri üretilemiyor. Bebeklerin 'kolostrum'u azar azar emerek korunması gerekiyor. Bu süt, az geliyor ama proteinden zengin. Bebeğe annenin bağışıklık gücünü iletiyor. Aynen aşılarda olduğu gibi bakteri ve virüs parçaları bebeğin bağırsağına iletiliyor. Bağırsaklar yararlı bakterilerle kaplanıyor.

BEBEĞİ JİLET GİBİ MEMEDEN KOPARMAYIN
Sütten kesmenin doğru bilinen bir yolu var mı?
Sütten kesmenin doğrusu yok! Amerikan Pediatri Akademisi '2 yıl emzirin' diyor. Bazı bebekler kendiliğinden bırakıyorlar. Bence bırakmayanların temas gereksinimi devam ediyor. Bebek, çok sık emiyorsa bu sıklık yavaş yavaş azaltılabilir. Bir yaşını geçen çocuk başka şeylere yönlendirilebilir. Yoğun emen bebeği birdenbire sütten kesmek doğru değildir. Bebeği anneden jilet gibi kopartmayın. Bebek bunu doğal sürecinde yaşamalı. Sadece memeden kesme meselesi değil, bebeğin ne kadar korunmaya ihtiyacı var, bebeğin başka gereksinimleri mi var onlara da bakmak lazım.

ONU YÖNLENDİRİN
Bebeği emzirme ihtiyacı olduğunda oyalamak, dikkatini başka şeylere yönlendirmek gerekli. Emzirmeyi programlı olarak azaltmak önemli. Zorlamalarla uzaklaştırmaya çalışmak bebeği küstürmektir.

SÜT SAĞILIRSA KALİTESİ ARTAR
Çalışan annelerin süt kalitesi azalıyor mu?
Kesinlikle. Annenin çalışması süt kalitesini etkilemez; ama işyerinde sağma şansı yoksa süt miktarını etkileyebilir. Çalışan annenin sütü adeta emziriyormuş gibi sağması gerekir. Yani işyerinde süt biriktirmesi lazım. Sekiz saatlik bir iş gününde 15-20 dakikalık üç-dört seans sağması gerekir. Bu konuda işyerinin anlayışlı olması çok önemli. Aslında bebek doğurup, çalışmaya başlayan anneler en verimli dönemlerini yaşarlar. Bir de işveren anneye anlayışlı davranıp onun süt sağmasına olanak sağlarsa, annenin verimi daha da artar.

ÇALIŞAN KADIN SÜT VERMELİ!
Çalışan anne, süt annesi bulmalı mı?
Hayır... Çalışan annelerimiz kendi sütlerini bebeklerine verebilirler. Çalışmak artık emzirme sürecini bozan bir etken olarak görülmüyor. Son 10-15 yılda süt sağma pompaları çok gelişti. Annelerin işlerine götürebilecekleri portatif etkin pompalar mevcut. Artık çalışan annelerimizin bebekleri anne sütünden mahrum kalmıyor. Burada en önemli etken işyerinin emziren anneye anlayışlı davranması... Hatta emzirme odası, süt saklama dondurucusu olan işyerlerine Sağlık Bakanlığı bebek dostu işyeri plaketi veriyor. Çalışan ve emziren kadın en verimli çalışandır. Bu çalışanın kaybedilecek zamanı yoktur. İşine iyi konsantre olur.

MEME YAPISI BİLE İHTİYACA GÖRE DEĞİŞİR
İkiz bebekleri emzirmek, tek bebeğe oranla daha mı zor?
Son 20 yılda, ikiz bebek doğumları yüzde 65 oranında arttı. Bunun da nedeni 1980'lerden itibaren uygulanan yumurtlamayı artıran tedaviler ve tüp bebek uygulamaları. İkiz bebeklerin yarısı erken doğuyor. Bunların da yarısı 32 haftanın altında yani çok erken doğuyor. Eve gittiklerinde prematüre oluyorlar ve emme yetenekleri sınırlı oluyor.

DOMUZLAR 20 MEMELİ
Emzirme süreci, biberonla mama veya anne sütü verilmesi nedeniyle bozulmuş oluyor. İkiz bebeklerin olduğu evlerde tempo da yoğun oluyor. Bu nedenlerle yüzde 100 emzirebilen az sayıda ikiz annesi var. Doğamız tek çocuk yapmaya programlı... Dikkat edin; doğadaki meme yapıları bile canlıların ihtiyacına göre oluşuyor ve değişiyor. İnsanda iki meme var, genellikle bir bebek doğurduğu için diğerini yedek gibi düşünebiliriz. Ama domuzlarda 20-30 tane meme oluşuyor, domuz çok fazla doğurduğundan meme sayısı çok.

 

Manşetler

DUYURU-4