Hasan AY-Zeynel YAMAN - Rize'nin Güneysu ilçesinden Kasımpaşa'ya gelen Deniz İşletmeleri'nde kaptan Ahmet Erdoğan ile ev hanımı Tenzile Erdoğan'ın ilk çocuğu 26 Şubat 1954'te dünyaya geldi. Recep ayıydı. Dedesinin adı da verildi: Recep Tayyip... Karadeniz'den teknelerle gelen usta denizciler ve mavnacıların İstanbul'da yaşamak için ilk adım attıkları yer olan Kasımpaşa, sert mizaçlı, bıçkın delikanlıların yaşadığı bir mahalleydi. Haliç Tersanesi'nde işe giren Karadenizli ailelerin yeni yaşam yerinde, Anadolu kültürüyle yetişen gençlik, Beyoğlu'nun görkemli dünyasına karşı gizli bir tepkiyi de içten içe büyütüyordu. Yıllar sonra Türkiye'nin liderini çıkaran belki de bu gizli gizli büyüyen tepkinin sonucuydu. Recep Tayyip, tozlu sokaklarında kağıt yumaklarından, bez parçalarından yaptığı topla koşturdu. Perşembe Pazarı'nda arkadaşlarıyla rulman arar, bulur ve tornet denilen araçla yokuştan aşağıya kayardı. Çelik-çomak, üç taş, beş taş, dokuz taş, misket, gazoz kapağı, topaç oynardı. Annesinden aldığı unla gazete kağıtlarını yapıştırıp uçurtma uçururdu. Kendi imkanlarıyla oyuncak yapan çocuklarındandı Kasımpaşa'nın. Komşuluk ilişkilerinin çok sıkı olduğu yıllardı. Annesi bir yere gittiğinde karşı komşusu Müşerref Küçükkiper (84), onu kendi çocuklarıyla birlikte alıp leğende bile yıkamıştı. Piyalepaşa İlkokulu'nda eğitimine başladığında okul müdürü ondaki ışığı gördü. Babasını çağırdı ve çocuğunu okutması konusunda telkinde bulundu. İlkokuldan sonra parasız yatılı sınavı kazanarak İmam Hatip Okulu'na kaydoldu. Hayatın zorluklarını da küçük yaşta gördü. Babasından aldığı 2.5 lirayla kartpostal alıp satıyordu. Tatil günlerinde su ve simit satıyordu. O paralarla da kitap alıp ilk kütüphanesini oluşturdu. Osman Yüksel Serdengeçti'nin, Necip Fazıl Kısakürek'in, Mehmet Akif Ersoy'un kitapları hep başucundaydı. Münazara yarışmalarında okulunu iki yıl üst üste birinciliğe taşıyarak vazgeçilmez olmuştu. Katıldığı bir şiir yarışmasında da Mehmet Akif'in 'Zulmü Alkışlayamam' şiiriyle birinci oldu. Erdoğan, o yarışmada bugünün usta seslendirme sanatçısı Parla Şenol'u geride bırakmıştı. Daha çocukken tanıştığı Necip Fazıl ve Mehmet Akif, siyaset hayatı boyunca yoluna ışık tuttu. İmkansızlıklar içinde bile olsa vazgeçmemeyi, doğru noktaları yakalayıp ikna edebilmeyi ilk kez bu zamanlarda tecrübe etti. Bu tecrübeler, siyaset hayatında en büyük yardımcısı olacaktı.
OYUNLARIN HEP BAŞINDAYDI'
Kapı komşusu Müşerref teyze, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu söylüyor. "Bir zamanlar leğende yıkadığım, elimde büyüyen çocuk şimdi cumhurbaşkanı oldu" diyen Müşerref teyze şöyle konuştu: "O benim çocuğum. Elimde büyüttüm. Gözümün önüne çocukluğu geliyor. Yıkıyorduk, paklıyorduk. İki oğlum işitme engelliydi, onlarla oynar, ilgilenirdi. Kendi çocuklarımdan hiç ayırt etmedim. İftihar ediyorum kendisiyle. Çok akıllı bir çocuktu. Bütün arkadaşlarını idare ederdi. Oyun oynadıklarında hep baştaydı, hep o idare ederdi. Temiz bir ailenin evladıydı. Birlik Sokak'tan bir cumhurbaşkanı çıktı."
BAŞLARKEN
Recep Tayyip Erdoğan, Kasımpaşa'da gençlik kollarından başladığı siyaset hayatında adım adım çıktı merdivenleri. İstanbul'da yaptığı çalışmalarla yıldızı parladı. Önüne engeller çıkarıldı ama yılmadı. O engelleri de aşıp daha güçlü olarak yoluna devam etti. "Muhtar bile olamaz" denilen Erdoğan, devletin en üst mertebesi olan Çankaya Köşkü'ne çıktı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. İşte Kasımpaşa'dan Çankaya'ya uzanan o yolculuğun hikayesi...
ERDOĞAN 'I UNUTMADI
Erdoğan ailesinin kapı komşusu Müşerref Küçükkiper 84 yaşında. Aradan yıllar geçse de "çocuğumdu" dediği Recep Tayyip'i hiç unutmadı. Türkiye'deki yükselişini hep takip etti. Cep telefonunda sakladığı Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafına gururla bakıp özlemini giderdi.
OTURDUĞU SOKAKTA DAVULLU ZURNALI KUTLAMA
Başbakan Erdoğan'ın seçim zaferi, doğduğu semt Kasımpaşa'da da sevinç ve gururla kutlandı.
Erdoğan'ın 1994'de kadar oturduğu sokağa gelen çok sayıda Roman vatandaş da yaşadıkları sevinci davul, zurna ve klarnet çalıp oynayarak gösterdi. Kaptanpaşa Mahallesi sakinlerinden Emine Er, "Onunla aynı havayı teneffüs ettiğimiz için Rabbimize şükrediyoruz" dedi. Erdoğan ile 20 yıl komşuluk yapan Hüseyin Üstünbaş da "3 sene önce gelmişti buraya. Kendisinde kibir, büyüklük yoktur. Nerede görse ilgilenir, konuşur. İrtibatını hiçbir zaman koparmadı" diye konuştu.
'TAYYİP, KABİLİYETLİ ÇALIŞKAN BİR ÇOCUKTU'
Başbakan Erdoğan'ın İmam Hatip Lisesi'nde Arapça öğretmeni Hüseyin Attila Şener ise "Bir öğretmenin hissedebileceği hislerin en doruk noktasını yaşıyorum. Çocukluğunda elimize aldığımız, itinayla büyüttüğümüz ve onurla seyrettiğimiz bir insan var karşımızda. Bu hissi tarif etmek mümkün mü? Sadece yaşanır" dedi. Şener, "Tayyip kabiliyetli, çalışkan bir çocuktu. Hem futbol oynar hem de münazara yarışmalarına katılırdı. Erdoğan ve ekibi 57 lise arasında iki yıl üst üste İstanbul 1'incisi oldu. Fikir teatisinde ve ifadede güçlüydü. Güzel konuşurdu. O güzel konuşmasını bugün de sergiliyor. Çocuk küçüklüğünden itibaren kendisini belli yerlerde hissettirmeye başlıyor" diye konuştu.