Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Dünya Ebeler ve Hemşireler Günü" etkinliği kapsamında düzenlenen gecede, "Şiddetle ilgili, özlük haklarıyla ilgili sıkıntılarımız var. Yıpranmayla ilgili sıkıntılarımız var. Bütün bunları yine bu yolculukta bir taraftan fedakarlıklarımızı hizmet ettiğimiz insanımıza yaparken diğer taraftan da bütün bunları gören birlik beraberlik içinde çözüm üreten bir anlayışla yarınlarımızı bugünden daha iyi yapacağız" dedi.
Kamu Hastaneleri Kurumu ev sahipliğinde, 81 ilden yılın ebe ve hemşirelerinin katılımıyla Bursa'da bir otelde düzenlenen geceye katılan Bakan Müezzinoğlu, ebe ve hemşirelerin insanlık tarihinin en onurlu mesleğinin mensubu olduklarını söyledi.
Sağlık çalışanlarının sorunlarına dikkati çeken Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Rab'bim inşallah bu ülkede sağlık alanında yakaladığımız başarıların çok daha iyi noktaya gitmesini bizlere, sizlerle birlikte nasip etsin. Çok güzel hizmetler yaptık. Çok büyük hedeflerimiz var. İnşallah ebelerimiz ve hemşirelerimizle bütün hekimlerimizle sağlık çalışanlarımızla bütün sorunlarımızı ve sıkıntılarımızı da bilerek her geçen günde azaltmaya çalışarak bu yolculuğu yapacağız. Biz özveriyle gayretle mesleğimize duyduğumuz saygının gereği bu mesleğin onuru ve saygınlığını daha iyi noktaya taşımak için çalışıyoruz. Şiddetle ilgili, özlük haklarıyla ilgili sıkıntılarımız var. Yıpranmayla ilgili sıkıntılarımız var. Bütün bunları yine bu yolculukta bir taraftan fedakarlıklarımızı hizmet ettiğimiz insanımıza yaparken diğer taraftan da bütün bunları gören, birlik beraberlik içinde çözüm üreten bir anlayışla yarınlarımızı bugünden daha iyi yapacağız."
Yasal düzenlemelerle uzman ebeliğin önünü açtıklarına değinen Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Yani vekil ebelerimiz var ve inşallah uzman ebelerimiz de olacak. Çünkü yasal düzenlemeyi yaptık. İnşallah bundan sonra uzman ebelerimizi ve ebelerimizi çok daha aktif noktada değerlendirmeyi düşünüyoruz. Ebelerimizi biraz doğumdan geri çekince bir baktık ki dünya çapında bizi mahçup eden bir fotoğrafla karşı karşıyayız. Sezaryen oranı dünyanın en yüksek ülkelerinden biri olduk. Ebelerimiz ve özellikle bu alanda uzmanlaştırdığımız ebelerimizi çok daha iyi noktaya taşıyacağız. Zorlukları beraber aşacağız. Biz sizleri seviyoruz. İnanıyorum ki siz de bizi seviyorsunuz."
Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Hemşiresiyle ebesiyle yardımcı sağlık elemanlarıyla hekimleriyle uzmanlarıyla yan dal uzmanlarıyla ve hocalarıyla gerçekten farklı farklı teknolojik gelişmelerle her geçen gün karmaşıklaşan, her geçen gün zorlaşan ama asla insanlığın da milletimizin de gönlünde saygınlığı anlamında, her geçen gün ihtiyacın ve saygınlığın arttığı bir mesleğin mensuplarıyız. Zorluklarımız, sıkıntılarımız çok ama dünyanın neresinde olursak olalım, özellikle Türkiye'de neredeyse ülke insanımızın yüzde 99'u annesine dua ettiğinden daha çok ebelere, hemşirelere, doktorlara dua ediyor. Babasına ailesine baktığından daha çok, samimiyet ve minnetle ebelere, hemşirelere, hekimlere, sağlık çalışanlarına bakıyor. Bunu yaklaşık 20 yıl fiilen yaptığım meslek hayatımda çok yaşadım. Bazen dünyanın hiç beklemediğim bir yerinde, ömrümde ilk defa gittiğim İsviçre Zürih'te metroya binerken yakalayan bir hasta, 'Benim hayatımı sen kurtardın' diyerek dua ediyor veya herhangi bir ücra köyde, kasabada yaşlı bir teyze 'Allah senden razı olsun, ömrünü bereketlendirsin' diye dua ediyor. Hiç bir meslek yok ki toplumun gözünde bu kadar değerli olsun."
- "Geleceği daha iyi, daha güçlü planlayalım"
7 Haziran seçimlerinin ardından önümüzdeki 4 yıl seçim atmosferi yaşanmayacağına işaret eden Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben 1982 yılından bu yana bu mesleğin içindeyim. 2002 yılına kadar da bu mesleği severek dolu dolu yapan bu kardeşiniz, ağabeyiniz, Allah bugünde nasip etti, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı oldu ama bu meslek farklıdır. Bu mesleğin hasreti, verdiği onur ve mutluluk çok farklı bir durum. En çok özlediğim şey beyaz önlüğü giyebilmektir. Beyaz önlükle bizim gözümüzün içine bakan, bizden medet uman insanımızla göz göze gelebilmek, 'Ben senin derdine derman olabilirim' mesajını verebilmek. Bu mesaj dünyanın en büyük zenginliği, en büyük mutluluğu. İnşallah bundan sonraki süreçlerde önümüzde daha güçlü olabileceğimiz dönemlerin arifesindeyiz, inşallah 7 Haziran seçimlerini, 1 ay kalmadı geçireceğiz. 7 Haziran seçimleri anlamında da demokrasinin kazanmasını, sandık iradesinin güçlenmesini, milletin ve hukukunun korunacağı bir sürecin daha güçlü olarak tecelli etmesini temenni ediyorum.
Bu ülkede demokrasi ne kadar güçlüyse sağlık iradesi ne kadar güçlüyse milletin yarınları o kadar güçlü, o kadar ümit var olacaktır. Zaman zaman demokrasiye müdahaleler yapıldı. Zaman zaman demokrasi, milli irade yok farzedildi. Bundan sonraki süreçlerde ümit ediyorum ki birinci sınıf demokrasi, milli irade hukuku olabilecek süreçleri ülke olarak yaşayalım ve geleceği daha iyi, daha güçlü planlayalım. Geçtiğimiz dönemlerde çok sık sık seçimler ve çok sık sorunlar yaşadık. İnşallah 7 Haziran seçimlerinden sonra ülke 4 yıl süresince yerel seçim genel seçim ne de cumhurbaşkanlığı seçimi gibi değişik atmosfer de hadi dur bakalım seçimler geçsin diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıya olmayacak. İnşallah istikrarlı bir siyasi irade, ekonomik istikrar hep birlikte paylaşarak büyüteceğimiz bir Türkiye, paylaşarak mutlu edeceğimiz bir Türk milleti, bu paylaşımda da kendi payımızı daha güçlü alacağımız süreçlere vesile olmasını temenni ediyorum. Yarınlarınız bugünden daha güzel, daha aydınlık olsun diyorum. Sizleri seviyoruz. Yarın 10 Mayıs Dünya Anneler Günü, siz anneliği tadan veya tattıran insanlarsınız. Dolayısıyla anneliği tadan kardeşlerimin Anneler gününü kutluyorum."
- "Yüzde 95 memnuniyet var"
Müezzinoğlu, son üç aydır sağlık yöneticilerine verdiği görevden söz ederek, şunları söyledi:
"Son 3 aydır sağlık yöneticilerimize bir görev verdim. Kendim her gittiğim ilde yaptığım çalışmayı, tesadüfen çat kapı, bizden sağlık hizmeti almış hastalarımıza ev ziyareti yapıyoruz. Yöneticilerimize de dedim ki, 'Her ay 10 eve çat kapı gideceksiniz, doğum yapan, ameliyat olmuş, yoğun bakım tedavisi almış, 112 hizmeti almış bir eve her ay gideceksiniz'. Dün aldığım rakam yanılmıyorsam 167-168 bin eve gitmişiz ve giden arkadaşlarımızın yüzde 99'u karşısına kimin çıkacağını bilmediği evlerin kapısını çaldı. Bildiği tek şey vardı, bizden sağlık hizmeti almış bir hastamızın olduğu. Buradan aldığımız dönüşlerde yüzde 48 çok memnun cevabı var, 'Allah sizlerden razı olsun' duası var. Ben o duayı milletim adına söyleyeyim, Allah sizlerden razı olsun. Yüzde 47 memnunum yani ikisini topladığımızda yüzde 95 memnuniyet var. Yüzde 3-4 civarında şikayet, talep var. Onlara baktığımızda, nedir diye sorduğumuzda, hijyenle temizlikle ilgili şikayetleri var. Bunun bizim sağlık kuruluşlarımızda olmaması lazım. Yöneticilerimiz başhemşirelerimiz ve diğer arkadaşlarımızın temizliğe daha çok dikkat etmesi gerekir. İkinci olarak iletişim, daha çok bilgi edinmek istiyoruz. Bu anlamda zorluklarımız daha çok fedakarlık, sabır, özveri ve merhamet gibi çalışanlarımız bu meziyetlerle bu vasıflarımızla çok daha büyük başarılara imza atabilirler."
- "Türkiye'nin başarısını anlamakta zorlanıyoruz"
Dünya Sağlık Örgütü'nün Türkiye'nin sağlık alanındaki başarısını anlamakta zorlandığını ifade eden Müezzinoğlu, şunları dile getirdi:
"İzmir'de Avrupa Bölge Başkanı ile 3 gün süren toplantısında ilk akşam yemekteyiz, Susanne dedi ki 'Sayın bakan Türkiye'nin başarısını anlamakta zorlanıyorum. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) ortalamasının yarısı kadar hekiminiz var. OECD ortalamasından daha az ebe, hemşire var ama çok daha başarılı ve memnuniyet açısından çok daha başarılı bir sonuç alma süreciniz var. Bebek ölüm hızı yüzde 30'lardan binde 7'lere düşmüş. Anne ölümleri on binde 15'lere inmiş. Çok önemli rakamsal ve fiili başarılarımız var, daha da memnuniyet var. Anlamakta zorlanıyorum.
Ben de dedim ki, 'Sayın Susanne iki neden var başarımızın arkasında. Gizli iki tane neden var. Bunun birincisini anlatacağım ve anlayacaksınız. İkincisini anlatacağım ama anlamakta zorlanacaksınız. Muhtemelen de anlamayacaksınız veya ben anlatamayacağım. Birinciyi anlatayım. Sağlıkta hastaneleri birleştirdik, yönetimle ilgili şu kararları aldık. Fakirin fukaranın önünden engelleri kaldırdık. Sağlık sigortası getirdik. Poliklinik sayılarını çoğalttık' falan diye bunları anlattım. O da bana 'Anladım bunda anlayamayacak bir şey yok' dedi. 'Bu bizde zaten var ama bu kadar doktora ve hemşireye rağmen bu kadar başarı yok' dedi. O zaman ikinci nedene geçiyorum dedim.
Sayın Susanne diyerek, 'Bizim doktorumuz, hekimimiz mesaimiz bitti mi diye saate bakmazlar. Pazar günü doğum yapan hastasını gidip görür ve hastasını ziyaret ederler. Ebelerimiz ve hemşirelerimiz gecenin 00.02'si, 00.03'ü ya da cumartesi, pazar diye ayırt etmezler. Evdeki çocuğundan daha çok hastasını düşünürler. Evini ihmal eder hastasını ihmal etmezler. Annesini babasını ihmal eder ama hastasını ihmal etmezler. Burada ikinci cümle veya ikinci dayandığımız nokta, biz matematik ile birlikte rahmet ve bereket medeniyetinin mensubuyuz. Diğeri matematik var diğer taraftan özveri fedakarlık ve kendi derdin gibi görebilmek, paylaşabilmek, dertleri ve sıkıntıları paylaşarak azaltabilmek, onun şifalanmasından mutluluk duyabilmek, onun doğum yapan bebeğini sanki kendi bebeğiymiş gibi, sanki kendi evine bir bebek gelmiş gibi sevinen bir mesleğin, hizmetin mensuplarıyız."
Geceye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Uzm. Dr. Zafer Çukurova ile 81 ilden hemşire ve ebeler ve sağlık çalışanları katıldı.