Şu anda dünyada 500 milyon kişi ruh sağlığı problemi yaşıyor. Biraz daha detaylı söylemek gerekirse; her yedi kişiden biri her yıl, her dört kişiden biri yaşamı boyunca ruh sağlığı problemiyle karşı karşıya kalıyor. Bu insanların yaşadığı en büyük sorunsa, damgalanma! Önyargılar onları hastalıkları kadar yoruyor.
Dünya Psikiyatri Birliği tarafından, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Nöropsikiyatri Derneği işbirliğiyle, geçen hafta gerçekleştirilen Dünya Psikiyatri Birliği Tematik Konferansı’nda 60 ülkeden 1000 bilim insanı dünya ruh sağlığının gidişatını konuştular. Yeme bozuklukları da vardı konuları arasında, antidepresan ilaçlar da, toplumsal eşitsizlik ve ruh sağlığı ilişkileri, savaş ve çatışma ortamında ruh sağlığı konusu da. Biz de Dünya Sağlık Örgütü Ruh Sağlığı Bölümü’nden Profesör M. Taghi Yasamy ile konuştuk.
- Dünya ruh sağlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Felaket... Söylenecek öyle çok şey var ki, nereden başlasam... Ruhsal sağlık problemleri her insan için pek çok soruna yol açıyor. Günlük hayatlarını etkiliyor, acı çekiyorlar. WHO’un araştırmasına göre, dünya nüfusunun yüzde 12 ile 40’ı hayatı boyunca bir ruh hastalığından acı çekiyor. Ne yazık ki, ruh sağlığı hastalarıyla ilgili çok fazla genelleme yapıldığı, önyargılar olduğu için bu insanlar çok fazla sorun yaşıyorlar, özellikle de iş bulma konusunda.
Daha korkutucu olanıysa, WHO’nun gelecek tahminlerine göre dünyada ruhsal sağlık bozuklukları artacak.
- En çok hangi hastalıklarla boğuşuyoruz?
İlk başta depresyon geliyor, şizofreni, madde ve alkol bağımlılığı onu takip ediyor... Epilepsi gibi ruhsal sağlığını etkileyen hastalıklar da yükselişte. İntihar da önemli ruh sağlığı problemlerinden. Her 40 saniyede bir, dünyada bir kişi intihar ediyor. Biz bu konuşmaya başladığımızdan itibaren kaç kişinin intihar ettiğini siz hesap edin. İntihar edenlerin sayısı, her sene ortalama bir milyonu buluyor. Anlayacağınız, ruh sağlığı problemlerinin önemli olmadığını söylemek çok yanlış, çünkü ruh sağlığı bozukluğu öldürüyor!
- Dünya ruh sağlığı bu kadar büyük tehlike altında ancak niyeyse biz hep Dünya Sağlık Örgütü’nü virüsler, aşılar konuşurken duyuyoruz. Ruh sağlığı Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarında nasıl bir yer kaplıyor?
Önemli bir yere sahip. Ayrı bir departmanımız var. Farklı bölgelerde çalışmalar yapıyoruz. Ruhsal bozukluklar neye bağlı, neler sebep oluyor, ülkelerin neye ihtiyacı var, talepler nasıl karşılanıyor, ülkenin kaynakları neler, ülkeye nasıl yardımcı olabiliriz gibi konularda çalışmalar yapıyoruz.
- Peki en çok risk altındaki ülkelere dair bir şey söylemek mümkün mü?
Yüksek gelirli ülkelerde ya da düşük gelirli ülkelerde bu sorunlar var, gibi bir ayrım söz konusu değil. Herkesi, her ülkeyi etkiliyor ruhsal sorunlar. Ancak fakir ülkeler için durum daha zor. Çünkü orada tedavi açığı çok fazla oluyor. Yüksek gelirli ülkelerde, insanların üçte birinin tedavi almadığı tespit edildi. Ancak fakir ülkelerde bu oran yüzde 80’e kadar çıkabiliyor. Hatta bazı çok fakir ülkelerde nüfusun yüzde 1’i bile herhangi bir bakım, tedavi, hizmet alamıyor. Bir ülke ne kadar fakirse o kadar az ruh sağlığı üzerine çalışma yapıyor. Zaten sağlığa ayıracağı bütçesi düşük olduğundan, ruhsal sağlık için ayırdığı yüzdelik de daha küçülüyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerde toplam sağlık bütçesinin sadece yüzde 2’si ruhsal sağlığa harcanıyor.
- Toplumsal eşitsizlikle ruh sağlığı arasındaki bağ, yüksek ve düşük gelirli ülkeler karşılaştırmasından ibaret değil. Hak ve imkânlardan yararlanma oranı aynı ülkenin şehirleri arasında da farklılık gösteriyor. Şehir-köy arasında adaletsizlikler var, hatta evden eve bile fark ediyor bu durum. Bunun önüne geçmek mümkün mü?
İşin kötüsü, fakirlikle ruh hastalıkları arasında bir denklem var. Ruhsal sorunlar fakir kesimlerde daha fazla ilerliyor. Ruhsal sağlık fakirliği, fakirlik de ruhsal sağlık bozukluklarını tetikliyor, bu bir kısır döngü...
Diğer yandan ruhsal sorunlarla ilgili yeterli ve kaliteli tedavinin sağlanması o ülkenin insan haklarındaki gelişmişliğiyle de bağlantılı. Mesela bazı ülkelerde, zincirle bağlanarak tedavi ediliyor hastalar. WHO, her ülkede ruh sağlığı hizmeti olmasını söylemiyor, her ülkede kaliteli hizmet istiyoruz biz. Bunu derken, pahalı teknoloji ve ilaçtan bahsetmiyoruz. Ruhsal sağlık problemi olanlara saygılı davranmak ve onların insan haklarını tanımakla işe başlanmalı, eşit yaklaşılmalı onlara, ayrımcılık olmamalı. Her vatandaşın hakkı neyse, ruhsal sorunu olan insan da aynı haklara sahip olmalı.
Bir ülkenin sağlık sisteminin iyi olup olmadığını, ruhsal sağlığa ne kadar değer ve vakit ayırdığını sorgulayarak görebiliriz. Ruhsal sağlık olmadan, sağlık olmaz.
- WHO bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyor?
2008’de Ruhsal Sağlık Eksikliği Aksiyon Planı diye bir program başlattık. Özellikle Afrika gibi düşük ve orta gelirli ülkelerde başlatıldı proje, genişletmeye çalışıyoruz. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, genel bakım hizmetlerini sunan hemşirelerin belli standartta eğitilmesini planlıyoruz. Ruh sağlığı, genel sağlık sistemine bağlı olmalı, normal doktorların, hemşirelerin de bir teşhis, hizmet sunabilmesi lazım. Hastanın, temel bakımda da tedavisinin yapılabilmesi lazım. Ancak vaka karışıksa, zorluysa o zaman uzmana yönlendirilmeli. Ruh sağlığında yeterli ve kaliteli tedavi için insan hakları örgütlerinden sağlık çalışanlarına kadar herkes birlikte çalışmalı.
WHO’nun akıl sağlığı raporu
Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre, dünyada fiziksel olmayan rahatsızlıklardan ötürü acil servislere başvurular son on yılda yüzde 5 artarak, yüzde 6’dan yüzde 11’e yükseldi.
- Ruh ve akıl sağlığına ilişkin sorunların yarısından fazlası 14 yaşından önce ortaya çıkıyor. Orta gelirli ülkelerde dört milyon çocuğa bir çocuk psikiyatristi düşüyor.
- Şizofreni hastalarının üçte biri, depresyon hastalarının yarısı ve alkole bağımlılığına bağlı hastalıklardan muzdarip olanların dörtte üçü basit tedavilere erişemiyor.
- Önyargılar ruhsal rahatsızlıklarla boğuşan insanların tedavi almasını engelliyor ya da geciktiriyor. Genel kanının aksine, eğitim düzeyi yüksek kişilerde ve kentsel alanlarda önyargı daha yüksek.
- Dünyada psikiyatri hastalarına yönelik insan hakları ihlalleri çok yaygın. İhlallerin başında fiziksel şiddet, ayrımcılık, temel ihtiyaçların ve mahremiyetin görmezden gelinmesi var. Çok az ülkede akıl hastalarının haklarını net biçimde garanti altına alan yasal düzenlemeler bulunuyor.
- Ruh sağlığı alanında donanımlı personel son derece adaletsiz bir dağılım gösteriyor.