Ölen adamın oğlu, kararın emsal teşkil etmesini istediklerini belirterek, "Zamanında teşhis konulmuş olsaydı babam şu an hayatta olacaktı" dedi.
Edinilen bilgiye göre, İzmir yolu üzerindeki bir demir çelik fabrikasında çalışan 52 yaşındaki Metin Dede, iş yerine gelen iş güvenliği uzmanları tarafından bütün işçilerle beraber muayene edildi. 27 Temmuz 2012 tarihinde doktor A.G. tarafından röntgen filmi değerlendirilen 4 çocuk babası Dede’nin akciğerinde herhangi bir lezyon tespit edilmedi. Sağlıklı olduğu yönünde rapor verilen Dede, 5 ay sonra rahatsızlandı. Bursa Göğüs Hastanesi'nde tedavi altına alınan Dede’nin kanser olduğu ortaya çıktı. Dede’nin eski akciğer filminde de kanser emarelerinin görüldüğü, fakat o dönemde de gözle görülür kitleler olduğu halde gerekli teşhisin konulmadığının ortaya çıkması aileyi şoke etti.
Hemen tedavisine başlanan Metin Dede’nin akciğerindeki kanser beyne sıçradı. Kısa süre sonra beyin ameliyatına alınan Dede kurtarılamadı. Dede’nin yakınları akciğer kanserinde erken teşhisin çok önemli olduğunu belirterek, babalarının röntgenini çeken Dr. A.G.’nin görevini yerine getirmediği için cezalandırılması talebiyle savcılığa başvurdu.
Bursa Cumhuriyet Savcısı Özgür Katip Kaya tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu, Dede’nin ölümüyle ilgili raporunda, "Radyoloji Uzmanı Dr. A.G. imzalı Metin Dede’ye ait akciğer grafisinde herhangi bir patolojik lezyon saptanmadığı kayıtlıdır. Ancak kurulumuz tarafından incelenen grafiye göre rapor edilmeyen kitle sebebiyle akciğer kanseri teşhisi konulması gecikmiştir. Akciğer kanserinde erken teşhis ve tedavinin hayatta kalma sürecinde olumlu etkisi olduğunun tıbben bilindiği, doktorun aynı hal ve şartlarda bir radyoloji uzmanı tarafından gösterilmesi gereken özeni göstermediği" ibarelerine yer verdi.
Bunun üzerine Dr. A.G. hakkında, "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 6 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Ceza alması halinde doktorluk mesleğini icra etmesinin yasaklanması istenen Dr. A.G.’nin yargılamasına önümüzdeki günlerde Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.
Babasını kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Uğraş Dede (33), "Babamın çalıştığı iş yerine belli periyotlarla gelen firma akciğer filmi çekmiş. Doktor babama sağlam raporu vermiş. Doktorun verdiği bu sağlam raporunda sıkıntı var. Doktor o aşamada bizi uyarmadı. Biz babamın kanser olduğunu 5 ay gecikme ile öğrendik. Zamanında öğrenmiş olsak erken tedavi şansımız vardı. Bunu sonuna kadar kullanacaktık. Babam şu an hayatta olacaktı. Bundan sonra babamızı geri getiremeyiz, ama bu sorumsuzluğun cezasız kalmamasını istiyoruz. Ben Türk adaletine güveniyorum. Bu kararla güzel şeylerin olacağına inanıyorum. Bu kararın emsal olmasını istiyorum. Başkalarının da aynı sıkıntıları yaşamasını istemiyorum. Herkes işini daha titiz yapsın. Mücadelemizi sonuna kadar sürdürecek hakkımızı arayacağız" dedi.
Ölen Metin Dede’nin ailesinin avukatı Okan Dursun ise, "Şu anda hayatta olmayan Metin Dede, bana müracaat ettiğinde, teşhiste geç kalındığını ifade etti. Bunun üzerine doktor hakkında, savcılığa ‘görevini ihmal’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunduk. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu’ndan iki kere rapor aldı. Her iki raporda da doktorun ağır ihmali olduğu ifade edildi ve şüpheli doktor hakkında dava açıldı. Biz iddianamedeki gibi ‘taksirle ölüme sebep olmaktan’ ziyade, bilinçli taksir suçunun oluştuğunu düşünmekteyiz. Alkollü araç kullanarak ölüme sebep olmaya verilen ceza neyse, aynı şekilde görevini ihmal eden doktor hakkında da böyle bir ceza verilmesini talep ediyoruz. Çünkü herkes mesleğini yaparken titiz davranmalıdır. Doktorların da kişileri sağlığına kavuşturma görevlerini özenle yerine getirmelerini istiyoruz" diye konuştu.
Böyle bir olayda kastının olmasının söz konusu olmayacağını ifade eden doktor A.G. ise 35 yıllık meslek hayatında ilk kez böyle bir olayla karşılaştığını söyledi. Röntgen filminde tenis büyüklüğünde bir lezyonun gözle görüldüğünü kaydeden Doktor A.G. "O filmi ben görmedim. Görsem bunu atlamam mümkün değil. Fabrikanın doktoru olması lazımdı. Filmler mi karıştı, benim yazdığım rapor mu karıştı? Ben bilemiyorum, açıklayamıyorum. Bu, benim 35 yıllık meslek hayatımdan ilk kez karşılaştığım bir olay. Biz röntgenciler olarak bir hastayı kurtardığımız zaman seviniriz. Bu film bana gelmedi. Ben birinci basamak sağlık hizmeti veriyorum. İş yeri hekiminin muayene edip filmlerine bakıp vermesi lazımdı. Ama fabrikada iş yeri doktoru yokmuş."