Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Ayhan, Türkiye’de her yıl bin 500’e yakın kadının rahimağzı kanserine yakalandığını ve bunların 500’ünün aynı yıl hayatını kaybettiğini belirterek, erken tanının önemine dikkati çekti.
Prof. Dr. Ayhan, Belek’te düzenlenen "12. Jinekolojik Onkoloji Ulusal Kongresi" kapsamındaki basın toplantısında, kadın üreme organlarında en sık görülen kanser türlerinin yumurtalık, rahimiçi ve rahimağzı kanserleri olduğunu söyledi.
Türkiye’de kadınlarda görülen kanserler arasında kadın üreme organları kanser türlerinin dördüncü sırada bulunduğunu belirten Prof. Dr. Ayhan, yumurtalık ve rahimiçi kanserlerinin doğurganlıkla azaldığını, rahimağzı kanserinin ise aynı nedenle arttığını vurguladı.
Dünyada yılda ortalama 500 bin kadının rahimağzı kanserine yakalandığını vurgulayan Prof. Dr. Ayhan, bunlardan 280 bininin hastalık nedeniyle öldüğünü söyledi.
HPV virüsüyle yakın ilişkili olan kanserin özellikle gelişmekte ve gelişmemiş ülkelerde sorun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ayhan, "Türkiye’de yılda bin 500’e yakın kadın rahimağzı kanserine yakalanmaktadır ve 500’ü aynı yıl hayatını kaybetmektedir" diye konuştu.
Bağışıklık sistemiyle ilgili çalışmalar sonucu HPV virüsünün tiplerine karşı aşı geliştirildiğini dile getiren Prof. Dr. Ayhan, üç doz aşının Türkiye’de 11-12 yaş aralığında uygulandığını söyledi.
Aşının geçmişinin 8.5 yıl olduğunu belirten Prof. Dr. Ayhan, koruyuculuğunun 56 yaşına kadar sürdüğünü kaydetti. Bu aşıyı kanser aşısı olarak lanse etmemek gerektiğini vurgulayan Ayhan, aşının HPV virüsüne karşı koruma sağladığını kaydetti.
AŞI MALİYETİ
Sağlık Bakanlığının oluşturduğu komisyonun aşıyla ilgili 48 TL maliyet belirlediğini belirten Ayhan, ihaleyi alan firma olması durumunda aşı maliyetinin devlet tarafından karşılanacağını söyledi.
Rahim ağzı kanserinin önlenmesi için en önemli faktörlerden birinin halk arasında "Simir testi" olarak bilinen servikal smear ile yapılan yıllık taramalar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ayhan, bu tarama ile erken teşhisin mümkün olduğunu vurguladı.
Rahim ağzı kanserinin sigara içen toplumlarda daha sık görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Ayhan, çok eşlilikten kaçınma ve prezertavif kullanımının da riski azalttığını kaydetti.
Kadınların 30 yaşından itibaren 5 yılda bir simir testi yaptırmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Ayhan, erken tanı ile hastalığın tamamen tedavi edilebildiğini dile getirdi.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ KORUYUCULUĞU
Dernek Genel Sekreteri Doç. Dr. Faruk Köse de, kadın iç genital organlarındaki en tehlikeli kanser türünün yumurtalık kanseri olduğunu söyledi. Yumurtalık kanserinin erken teşhisinin mümkün olmadığına dikkati çeken Doç. Dr. Köse, "Her 4 kadından 3’ü ileri evrede doktora gelmektedir" dedi.
Yumurtalık kanserinin tedavilere rağmen en sık tekrarlayan kanser türü olduğunu belirten Doç. Dr. Köse, "Bu hastalığa yakalanıp da 5 yıl yaşar dediğimiz 10 kadından 6’sı 5 yıl dolmadan hayatını kaybediyor" diye konuştu.
Doç. Dr. Köse düzenli kullanılan doğum kontrol hapının yumurtalık ve rahimiçi kanserlerinin oluşmasını yüzde 40 önlediğini sözlerine ekledi.
RAHİMÇİ KANSERLER
Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Macit Arvas da, rahimiçi kanserinin kadın üreme organları kanserleri içinde en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Arvas, hastalığın daha çok menopoza girmiş yaşlı hastalarda görüldüğünü vurgulayarak, "Adet görmeyen kadınların uzun süre sonra kanaması oluyorsa mutlaka doktora başvurmalı. 45’in altındaki kadınlarda kanalamalar uzun sürüyorsa mutlaka başvurmalı. Hastalığı erken dönemde yakalamak önemli. Her aklı başında kadın jinekolojik muayenesini yaptırmalıdır" dedi.