Doğum başladıktan sonra mı, başlamadan mı Sezaryen?

Sezaryen şart mı dedik, sezaryenden sonra sezaryen olmak zorunlu mudur dedik, haydi herşeye rağmen tıbbi gereklilik ciddi bir boyutta ve sezaryen de şart ise, bunun zamanlaması ne olmalıdır diye soracağız şimdi de....

Sezaryen şart mı dedik, sezaryenden sonra sezaryen olmak zorunlu mudur dedik, haydi herşeye rağmen tıbbi gereklilik ciddi bir boyutta ve sezaryen de şart ise, bunun zamanlaması ne olmalıdır diye soracağız şimdi de....

Bebeği anne karnında bir meyve gibi görüp, "artık olmuştur alalım" diyen bir zihniyetin hakimiyetindeki günümüzde genellikle 38. haftaya randevu verilmektedir. Yani doğum başlamadan..

Meyve benzetmesini doğru kabul edersek, ağaçtan ham meyveyi koparmazsınız, olmuş olan meyve ise zaten kendiliğinden geliverir. Bu durumda doğum başlamadan alınması sözkonusu olan bebek için henüz olmuşluk sözkonusu mudur sizce?Burada tekrar sezaryenin sağlık açısından gerçekçi olarak gerekliliği olması hallerini konu dışı tutuyorum.

Ama doktorun tatile gidecek olması, konfernsa katılacak olması nedeniyle annenin kendini huzursuz ve güvensiz hissederek bebeğinin erkenden alınmasına onay vermesi, acı diye beyne nakşedilen kavramdan kaçınılması, doğum korkusu, bebeğin kilolu olması, bebeğin doğum pozisyonuna girmemiş olması vb sayılabilecek onlarca sebebin hiçbiri doğumun başlamasını beklemeye engel değil..

Doğuma saygı, bebeğe saygı, doğaya saygı ve kendine saygıyı geri plana itip, sadece doktora ve hastaneye saygıyı gündeme alan bu bakış açısı gerçekten anne ve bebek açısından, annenin bedeninin eski haline sağlıkla dönmesinin kolaylığı açısından, anne-bebek arasındaki bağın kurulması açısından, annenin sütünün gelmesi için hormonlarının gerektiği düzende salgılanmasına destek açısından, annenin kesilerinin iyileşme çabukluğu açısından vb. olumsuz yönde ayrı ayrı önem taşımaktadır.

Doğumun başlamasını sağlayan bebektir önce buna saygı duymak gerekir. Bebek doğmaya hazır olduğunda akciğerleri de hayata ve nefes almaya hazır hale gelmiştir. Doğumu başlatan da bebeğin akciğerlerinden çıkan sıvının amniyotik sıvıya salınmasıyla anne beyninde salgılanan hormonlardır. Bunlarla başlayan doğum süreci boyunca anne ve bebekte aynı hormonlar salgılanır ve bunlar özellikle anneyle bebek arasındaki bağın oluşmasında büyük öneme sahiptir.

Doğum başladığında uterusdaki kasılmalar ile uterusun üst ve yanlarındaki dikey kaslar kasılıp uzamaya başlar. Her kasılmanın ardından eski haline geri gelişinde bir miktar kısalma olarak bu sürec devam ederken, rahim ağzına doğru yuvarlak kasların da açılmasıyla bebeğin geçişine izin verecek hale gelmesi sözkonusudur. Yani uzun kaslar kısalıp uzayarak kısalmaktayken, halka kaslar bu kasılmalarla beraber açılmaktadır.

Süreç, bebeğin içinde bulunduğu uterusdan dışarı doğru itilmesini sağlayacak bir ritimdir sonuçta ve doğum bittiğinde uterusun hacmi, başladığı zamana oranla oldukça küçük bir forma kavuşmuş olur. Bu ise daha sonra emzirme sırasındaki kasılmalarla da beraber uterusun eski haline dönmesinin ilk adımı olarak oldukça büyük bir ilk adımdır.

Ama sezaryen yapıldığında ve bu doğum başlamadan olduğunda henüz uterus en büyük halindedir ve kesi yapılarak natural yapısı değişen lifleri bölünmüş olan uterusun eski haline gelmesi elbette daha yavaş olacaktır. Buna ilave olarak doğum başladıktan sonra yapılan keside dikişlerin iyileşmesinin çabkluğu ile başlamadan yapılanın arasındaki farkı inceleyen doktrun araştırmasından da bahsetmiştim.Bunu metin olarak bulur bulmaz sizlerle de paylaşacağım.

Ayrıca bebekle annede salgılanan hormonların önemi doğum sonrası annenin depresyon halinin derinliği veya kolay atlatılabilirliği açısından da önemlidir.

Çünkü bu hormonlar salgılanmadan yapılan bir sezaryen sonrasında pek çok annenin itiraf ederken duyduğu suçluluk duygusu yaşatan" bu benim bebeğim gibi değil, öyle hissetmiyorum, Tanrım ben ne kadar kötü bir anneyim" duygusu depresyonun yoğunluk ve derinliğini arttırır. Bebeğin huzurlu ve kendini güvende hissedişi de bu konuyu yakından ilgiilendirir. Kimsenin keyfi olarak bu durumu yaratmaya, ihtimalini bile yaşatmaya hakkı olamaz.

Lütfen doğumlarınıza sahip çıkınız.

Lütfen doğumlarınızda kendinize

bebeğinize

bedeninize

doğaya saygı duyunuz ve duyulmasını talep ediniz.

Çok değerli doktorlarımız, emin olun ve biliniz ki ben de eminim, sezaryenin zmanalamasını seçerken bunu kimseye kötülük olsun diye yapmıyorlar, aldıkları eğitimin gereği olarak bildiklerinin en iyisini yaptıklarına adım gibi eminim ancak gelişen ve değişen dünyada doğala dönüşün her alanda gündemde olması bir tesadüf değil ve dünyada doğumlar da değişiyor, eğitimler var, araştırmalar var, ne olur başınızı yoğun işlerinzden kaldırıp biraz da o çerçeveden birşeyleri okuyup görmeye, anlamaya çalışın. Belki o zaman elele çok daha güzel şeyleri başarırken stres faktörleri de azalacaktır ve daha sağlıklı daha güçlü anne-bebek-ailleler ile beraber daha çok sevgi , saygı ve güvene dayalı hasta doktor dayanışmaları gelişecektir.

İçten sevgilerimle

JALE ÖZEN

www.hamilelerkulubu.com

 

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ